HABER

10 soruda Suriye sınırında 'güvenli bölge'

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Türkiye hükümeti Suriye sınırında kurulacak "güvenli bölge"den tam olarak ne kastediyor? Bölgeyi kim tanımlayacak, kim koruyacak? Gerçekten kurulabilecek mi, kurulursa TSK'nın rolü ne olabilir? İlhan Taşcı derledi.

İlhan Taşcı / Ankara

Suriye savaşının başladığı günden bugüne kadar sayıları 2 milyonu bulan mültecinin sığınağı haline gelen Türkiye, "uçuşa yasak bölge", "güvenli bölge" olasılıklarını uzun süredir tartışıyor.

Gelinen noktada uçuşa yasak bölge önerisi geri plana düşerken, hükümetin "güvenli bölge" oluşturma çabası ve destek arayışı öne çıktı.

Güvenli bölge nedir?

Aslında uluslararası hukuk terminolojisinde "güvenli bölge" diye bir kavram yok. Var olan deyim "tampon bölge". Ancak hükümetin istediği tampon bölge değil.

Zaten tampon bölge ile güvenli bölge kavramları içerik olarak da birbirlerinden çok farklı. Tampon bölge uygulamasında temel ilke, yoğun asker yığınağıyla sınır güvenliği benzeri bir tür korumanın sağlanması. Bunu en uzun süredir yapan ve dönem dönem revize eden ülke İsrail.

"Güvenli bölge"den kasıt ise güvenlik önlemlerinin sağlanmış olduğu bir alan. Belli bir alanın olası tehdit ve terör saldırılarından arındırılmış olmasından söz ediliyor.

İlk ne zaman gündeme geldi?

Bu kavram bir süredir tartışılmakla birlikte, bu şekliyle ilk kez Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın geçen Eylül'deki ABD ziyareti sırasında Başkan Yardımcısı Joe Biden ile yaptığı görüşmede somutlaştı.

Görüşmenin ana gündem maddesi, sınırın Suriye tarafında bir güvenli bölge oluşturulmasıydı. Erdoğan bu konuda Washington'un o dönemki düşüncesini "Buna böyle yarım ağızla evet diyorlar" diyerek aktarmıştı.

Bölge nerede düşünülüyor ve kim belirleyecek?

Başta Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere hükümet yetkilileri, güvenli bölgenin sınırlarının Birleşmiş Milletler ve NATO tarafından ilan edilmesi gerektiği görüşünde. Bu şekilde belirlenmesi aynı zamanda bölgeye uluslararası meşruiyet de sağlamış olacak.

Ancak şu ana kadar bu gerçekleşmiş değil. Türkiye hükümeti "güvenli bölge"nin Azez-Cerablus hattında, yani Kürt güçlerinin denetlemediği sınır hattında oluşturulmasını istiyor.

Kürt partisi PYD'nin yönetiminde ağırlıkta olduğu Türkiye sınırındaki üç "kanton"dan Afrin, bu bölgenin batısında, Kobani ile Cizire ise doğusunda kalıyor.

Güvenli bölgeyi hükümet neden istiyor?

Hükümet açısından bunun açıklanmış iki amacı var. İlk amaç, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun deyimiyle bu alanın "...mültecilerin kendi ülkeleri içinde barınabilmeleri için" düşünülmesi. Zira Türkiye'de resmi rakamlara göre Suriyeli sayısı 2 milyona dayanmış durumda ve sık sık bunun ekonomiye getirdiği yük gündeme getiriliyor.

İkinci amaç ise, yine birinciye bağlı olarak, bölgeye "terör saldırısı yürütebilecek" unsurlarının girişinin önlenmesi ve böylece alandaki sivillerin korunması. Davutoğlu'na göre, hükümetin kast ettiği güvenli bölge "Öyle bir bölge olsun ki, BM teminatı altında ya da uluslararası koalisyonun teminatı altında, insanlar oraya sığındıklarında hava bombardımanından ve kara ordusunun bombardımanından etkilenmeyeceklerine emin olsunlar."

Güvenli bölgeyi IŞİD'den kim temizleyecek?

Resmi olarak ayrıntıları henüz açıklanmayan plana göre ilk aşamada, öncelikli olarak IŞİD'in bölgede etkinliğinin kırılması ve tıpkı ABD'nin Tel Abyad'da yaptığı gibi "yerel muhalif unsurlara" havadan destek verilerek IŞİD güçlerinin temizlenmesi hedeflenecek.

Düşünce kuruluşu ORSAM'dan araştırmacı Oytun Orhan, önce IŞİD'e karşı "muhaliflerin" başarı sağlamalarının bekleneceği ve bu aşamada Türkiye'nin de aktif rol üstleneceği görüşünde. Uygun zemin oluşturulduğunda, Türkiye ordusunun kara gücünün bölgeye girmesinin mümkün olabileceğini ancak bunun çok düşünülmeyen bir senaryo olduğunu da söylüyor.

Orhan yetkililerin açıklamaları ışığında "dost güçlerin" kontrolünde bir güvenli bölge oluşturup, burasının Suriye rejimine karşı havadan korunacağı sonucunu çıkarttığını söylüyor. Orhan'a göre bu "dost güçler" ifadesi ile genel olarak Özgür Suriye Ordusu'nun kastedildiği düşünülüyor.

Bir başka iddia ise bu görevin Türkmenlerden isteneceği.

Bölge uçuşa kapatılacak mı?

Olası bir güvenli bölgenin oluşturulmasında "uçuşa yasak" bölgenin ön koşul olduğu düşünülüyor. Nedeni ise Ahmet Davutoğlu'nun "Şu ana kadar Türkiye'ye dönük mülteci akınının en önemli kaynağı Suriye rejiminin hava bombardımanıdır" sözlerinde gizli.

Güvenli bölge kesin kurulacak mı?

Türkiye hükümeti bölgenin kurulmasını ısrarla istiyor. ABD'nin temel hedefi, bölgenin IŞİD unsurlarından temizlenmesi.

ABD ile Türkiye arasında varılan mutabakatta, Azez-Cerablus hattı için sadece "IŞİD'den arındırılmış bölge" ifadesinin geçtiği bildiriliyor. Mutabakatta "güvenli bölge" ifadesi resmen yer almıyor.

Araştırmacı Oytun Orhan, daha önceki yıllardan farklı olarak ABD ile Türkiye'nin tehdit algılamasında ilk sırayı Esad'ın değil IŞİD'in aldığını, örgütün son dönemde gerçekleştirdiği saldırılarla da işbirliği ve ortaklığın ortaya çıktığını kaydediyor. Bu nedenle de güvenli bölgenin kurulmasını "güçlü bir olasılık" olarak yorumluyor.

Bölge ÖSO'ya mı bırakılacak?

Bu soruya en kapsamlı yanıtı Başbakan Ahmet Davutoğlu, katıldığı CNN International televizyonunun programında şu cümlelerle verdi:

"DAEŞ'i ortadan kaldırmak tabii ki stratejik bir hedef, ancak başka unsurlar da olmalı. Geçen hafta DAEŞ ve Suriye'deki bütün terörist gruplara karşı savaşmak için ABD ile hava üslerimizi açmak ve koalisyonla beraber savaşmak konusunda anlaştık. Aynı zamanda Suriye'nin geleceği için bir stratejiye sahip olmalıyız. Bu nedenle ılımlı muhalif güçleri desteklemeliyiz."

Ama Azez - Cerablus hattını IŞİD'den temizleme sürecinde destekleneceği söylenen bu "ılımlı güçler"in tam olarak Özgür Suriye Ordusu içindeki hangi unsurlar olacağı belirsiz.

Bir sorun daha var. Söylenenlerden, bölge adım adım temizlendikçe sivil halkın yerleştirilmesinin planlandığı anlaşılıyor. Ancak yerleşecek insanlar konusunda da kafa karışıklığı söz konusu. İnsanların önce güvenliğin gerçekten sağlanabileceğine, ardından da bölgeye yerleşmeye ikna edilmeleri gerekecek.

Uluslararası karar alındı mı?

Suriye'de başlayan ve bölgeyi etkisi altına alan savaşla ilgili olarak resmen alınmış uluslararası bir güvenli bölge ya da tampon bölge kararı yok.

Bölgede özellikle IŞİD'e yönelik mücadele, ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ne de NATO Konseyi'nin kararına dayanıyor. Operasyonların dayanağı, NATO tarafından da benimsenen IŞİD'in terör örgütü olduğu belirlemesi ve bununla mücadele edilmesi gerektiği yönündeki saptama.

Askerin güvenli bölgeye bakışı ne?

Hükümet bu planı yaşama geçirmeyi çok istese de TSK, sınırı geçmek ve Suriye topraklarında asker konuşlandırmak konularında çok da istekli olmadığını hissettirdi.

Özellikle son askeri operasyonlardan önce yazılı direktif isteyen askeri yetkililer, bir anlamda sorumluluğun hükümette olduğunu kayda geçirmiş oldular.

En Çok Aranan Haberler