İSTANBUL(ANKA) - Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, 2008 yılının "AB Yılı" olacağını belirterek, "2007 seçimlerle kayboldu, ancak demokrasi sınavı verdik. Son 5 aydır kolları sıvadık. 229 toplantı yaptık. 2008 bambaşka olacak. Şaşıracaksınız" dedi.
"Kriter" dergisine konuşan Ali Babacan, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecinin aksadığı yönündeki eleştirilere yanıt verdi. Meclis'in 2007 yılında seçimler dolayısıyla uzun süre kapalı kaldığını, bu durumun da AB reformlarını olumsuz etkilediğini kabul eden Babacan, 2008 yılı için ise iddialı konuştu.
-"YENİ BİR REFORM DALGASI İÇİN ALTYAPIMIZ HAZIR"-
2007'nin kayıp bir yıl olduğunu ama Türkiye'nin özellikle yaz döneminde yaşanan seçimlerde büyük bir demokrasi testinden geçtiğini vurgulayan Babacan, "Türkiye bu testten, yapılan reformları içine sindirerek, güçlenerek çıktı. Şimdi yeni bir Cumhurbaşkanı, Parlamento ve Hükümet var. Yeni bir reform dalgası ile devam etmek için alt yapımız hazır. Son beş aydır kolları sıvadık. Eylül'den bu yana 229 tane toplantı gerçekleştirildi. Bunların hepsi AB müktesebatına uyum ile ilgili çalışmalar. Sadece Brüksel'e 5 ayda 17 heyet gönderildi. 2008 AB yılı olacak. Bambaşka bir yıl olacak. Şaşıracaksınız" diye konuştu.
-"2008'DE 9 FASLIN AÇILIŞ KRİTERLERİNİ TAMAMLAYACAĞIZ"-
Babacan, Türkiye'nin 35 faslın 35'inde de ilerlemeye devam ettiğini, kurumların AB standartlarına uyumu ve müktesebatın güncellenmesi çalışmalarının sürdüğünü ifade ederek, ikinci tur güncellemelerin de 17 Mart'ta tamamlanacağını kaydetti. 2008 yılında 9 tane faslın açılış kriterlerini tamamlamayı hedeflediklerini dile getiren Babacan, bazı siyasi engeller var diye ilerleme sağlanmayan fasıllardaki reformlara ara vermediklerini söyledi. Babacan, "Çünkü bir gün gelip Kıbrıs konusu masanın üzerinden kalktığında. teknik açıdan hazır olacağımız için, 8 faslın önü açılacak ve 8 fasılda birden müzakere başlayabilecek. Biz bunların hazırlığındayız" dedi.
-"REFORMLAR DURDU DEMEK DOĞRU DEĞİL"-
Vakfılar Yasası ve 301. Madde gibi çok gündemde olan ve uluslararası çevreler tarafından da izlenen konularda gelişme olmadığın zaman, "Türkiye'de hiçbir reform yapılmıyor" diye düşünüldüğüne dikkat çeken Babacan, "Bunlar olmayınca Türkiye'de hiçbir reform yapılmıyor, her şey durdu gibi algılanıyor. Bu doğru değil. Mesela biz yeni bir anayasa reformuna giriştik. Bırakın ceza yasasının bir maddesini, iki maddesini, anayasayı komple yeniden ele alıyoruz. Bunlar bütün AB ülkeleri tarafından çok yakından izleniyor, takip ediliyor. Bugün Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye Raportörü geldi onunla uzun uzun konuştuk. Çok ilgileniyorlar bu anayasa ile" diye konuştu.
-"MERKEL İLE SARKOZY'NİN TUTUMLARI BİZİ ETKİLEMİYOR"-
Babacan, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve Almanya Başbakanı Merkel'in Türkiye'ye ilişkin görüşlerinin AB üyelik sürecinde belirleyici olamayacağını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Merkel ile Sarkozy'nin tutumları bizi etkilemiyor. Her ikisi de müzakerelerin sürmesini istiyorlar. Sarkozy ile bizim seçimlerimizden sonra ve o Cumhurbaşkanı olduktan sonra, iki kere masaya oturduk. Biri New York'da, biri de Lizbon'da. İkisinde de bunu açık ifadelerle söyledi. Ben süreci durdurmak, süreci engellemek istemiyorum. Sürecin devamından yanayım dedi. Merkel ile ilgili biliyorsunuz, bir süre endişeler vardı. Alman dönem başkanlığında biz 3 fasıl açtık. Alman dönem başkanlığı ilerlemenin en hızlı olduğu dönemlerden biri oldu. 27 ülke de Türkiye ile sürecin devam etmesini istiyor."
-"ÜÇLÜ ZİRVEDE TÜRKİYE'NİN KONUMUNU TARTIŞTIRMAYIZ"-
Babacan, önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi planlanan Sarkozy-Erdoğan-Merkel üçlü zirvesine ilişkin olarak ise, "Böyle bir toplantı eğer gerçekleşirse, bu kesinlikle AB'nin diğer mekanizmalarına ya da diğer süreçlerine bir alternatif teşkil etmez. Böyle bir toplantı kesinlikle Türkiye'nin sürecini tekrar tartışmaya açma olmamalı, olamaz. İzin de vermeyiz. Zaten eğer öyle böyle bir niyet varsa, biz bunu da önceden bilirsek, bize bildirilirse toplantının amacı, ben bu toplantının gerçekleşeceğini zannetmiyorum" değerlendirmesinde bulundu.
-"TÜRBANDA AB STANDARTLARINDAN FARKLI BİRŞEY YAPMIYORUZ"-
Son günlerde ülke gündemine oturan "türban" tartışmalarına da değinen Babacan, "Özgürlüklerden bahsediyorsak, her türlü özgürlükten bahsetmemiz lazım. Yani özgürlükleri kendi anlayışımıza göre sınırlayıp, şunlar özgürlüktür, şunlar değildir diyemeyiz" dedi.
Artık Türkiye'de sistem dışılığın, kayıt dışılığın bitmesi gerektiğinin altını çizen Babacan, şöyle konuştu:
"AB projesi siyasi reformlar açısından baktığımızda, bütün bunların hepsini kuşatan bir proje. Yani biz hem AB üyesi olalım, hem siyasi kriterlerde AB standartlarına ulaşalım derken, hem de bazı alanlarda Türkiye'de bu iş özeldir, arkadaş diyemeyiz. İster adına başörtü deyin, ister başka reformlar deyin, 301 deyin, vakıflar deyin, bunların hepsi, bu refomlar çerçevesinin içindeki konulardır. Yani AB standartlarından farklı birşey yapmıyoruz."
Babacan, türban konusunda AB kurumlarından herhangi bir tepki almadıklarını da vurgulayarak, "Biz bu işe özgürlükler perspektifinden bakıyoruz. Türkiye'de eğer düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü olacaksa bu AB açısından kesinlikle problem olmaz" dedi. (ANKA)