İSTANBUL (AA) -SASLANBEK İSAEV- Ermenistan son iki yıldır protesto eylemleriyle gündeme geliyordu. Rusya ise bu protestoların arkasında Batı’nın olduğunu söylüyordu. İki yıl süren bu bilek güreşi Rusya’nın mağlubiyetiyle sonuçlanmış gibi görünüyor. Peki, durum gerçekten göründüğü gibi mi?
10 yıl boyunca Ermenistan’ı yöneten Serj Sarkisyan 23 nisan 2018’de resmi olarak istifa etti. Sarkisyan başkanlık sisteminden parlamento sistemine geçen Ermenistan’a istifa sözü vermişti; fakat sözünden dönen Sarkisyan’ı halk zorladı ve sözünü tutmak zorunda bıraktı. Sarkisyan’ın iktidara gelişi de kanlıydı: 1 mart 2008’de Sarkisyan’ın iktidara gelişine karşı yürütülen protesto gösterilerinde 10 kişi hayatını kaybetmişti. Sonraları sokak hareketi tarafından pek zorlanmayan Sarkisyan 2 yıl önce enerji sektöründeki zamlardan dolayı protesto gösterileriyle karşılaşmıştı. Rus enerji şirketinin sebep olduğu bu zamlar halkı sokağa dökmüştü. Ruslar bunların Ukrayna tarzı Batı senaryosu olduğunu iddia etse de gösteriler aslında ekonomi kaynaklı halk isyanıydı. Elektriğe yapılan zammı protesto eden göstericiler hiçbir siyasi liderliği kabul etmemiş, hükümetin yapılan zammın halka yansıtılmayacağı sözü üzerine de sokaktan çekilmişti.
Fakat muhalifler bu durumdan istifade etti ve halkı bugünkü protestolara hazırlamaya devam etti. Barışçıl sokak hareketin etkinliğini anlayan muhalefet bu stratejiyi elden bırakmadı. Daha sonraki 4 günlük Dağlık Karabağ savaşı ve silahlı isyanlar hep Sarkisyan’ın aleyhine işledi. Özellikle Rusya’nın Azerbaycan’a sattığı gelişmiş silahlar, halkın Sarkisyan’a olan tepkisini artırdı. Bu olumsuz etkileri kırmak için adım atan Sarkisyan ise hem AB ile müzakereye yanaştı hem de devlet mekanizmalarını kullanarak iktidarını sürdürecek oy oranlarını korudu. Fakat sandıkta kendisine oy verenler bile sokakta gitmesini istiyordu.
Ermenistan ekonomiden siyasete, savunmadan dış siyasete kadar Rusya’ya bağlı bir devlet. Rusya ile yolları her ayrı düştüğünde veya Rusya’ya her itiraz ettiğinde kısmen Batı kartını kullandı. Bu kartı kullanması Sarkisyan ile Kremlin’in arasını açtı. Halkın iç sorunlardan kaynaklanan memnuniyetsizliğini dış hamleler yaparak kamufle etmeye çalışan Sarkisyan, yönetimi elden bırakmamak için elinden geleni yapsa da Rusya ile halkı arasında sıkışmıştı. Bu sıkışıklığın sebebinin içerideki yolsuzluk, işsizlik ve ekonomik sorunlar olduğunu ısrarla görmeyen Sarkisyan yönetimi sonuçta en büyük kaybını verdi. Sokağa karşı kaybeden, Sarkisyan’ın kendisi oldu. Sarkisyan kaybederken Rusya Ermenistan üzerinde var olan etkinliğini şimdilik koruyabildi. Rusya adeta işini yapamayan bir yöneticiyi kurban verdi; fakat Rus yanlısı hükümet yerinde kaldı. Hatta Sarkisyan’ın istifasıyla başbakan olan yeni ismin Rusya açısından çok daha iyi bir tercih olduğunu bile söylenebilir. Başbakanlığa geçici olarak oturan Karen Karapetyan Rus enerji devi Gazprom’da görev yapmış bir siyasetçi. Sarkisyan’ın istifasını Rusya’nın bir hamlesi olarak da değerlendiren uzmanlar da var. Sonuçta Sarkisyan’ın gitmesi sokağın “gazını almış” olsa da Ermenistan’ın yönetiminde radikal bir değişime sebep olmadı.
Komşuları da Ermenistan’ı yakından takip ediyor. Ermenistan’daki gelişmeleri Gürcistan’dan takip eden gazeteci yazar Gela Vasadze talebimiz üzere yaptığı değerlendirmede “Ermenistan’da yaşanan olayın devrim mi, darbe mi olduğunu soranlar var. Tam olarak ne olduğu henüz belli değil. Bütün devlet sistemini 10 yıl içinde kendisine göre düzenleyen bir lider, sokak hareketin baskısıyla 10 günde istifa etti. Bu çok enteresan bir durum” diyor. Protesto gösterilerinin nedenlerini anlaşılır bulan Vasadze, siyasi, ekonomik ve sosyal olarak durumu çok kötü olduğu bir ülkede, insanların geleceğe dair perspektife de sahip olamayacağını söylüyor. “Serj Sarkisyan devletin başında kalmaya devam ettikçe bu durumun değişmeyeceği belliydi. Fakat şimdi küçük de olsa bir şans var” diyen Vasadze “Altını çizmek lazım: Bir şans var” diye ekliyor. “Ermenistan’da bütün siyasi güçlerin protesto gösterilerinin dışında kaldığını, fakat tek ELK olarak bilinen bir siyasi azınlık ittifakının lideri olan Nikola Paşinyan’ın öne çıktığını” söyleyen Gela Vasadze, bu durumu “Halkın güçlü bir direnişle değişim talep ederek siyaseti dizayn ettiği ortada” diyerek değerlendiriyor. Ermenistan’ın sivil toplumunun takdir edilecek bir tutum sergilediğini düşünen Vasadze “Halk darbe yaptı ama devrimin devamı gelir mi göreceğiz” diyor.
Ermenistan’daki muhalif haber kaynaklarımız ise Serj Sarkisyan’ın gidişinin yeterli olmadığının altını çiziyor. 23 Nisan günü yaptığımız görüşmelerde, Sarkisyan’ın gitmesinin taleplerden sadece biri olduğunu söylediler. Muhalefet kısa dönemde yeni parlamento seçimleri talep edecek. Bu talebin ise yeni başbakan ve muhalif lider arasında müzakere edilmesi bekleniyor.
Sarkisyan’ın gitmesine sessiz kalan Rusya, kendisine yakın hükümetin ve parlamento çoğunluğun gitmesine izin verir mi? Rus uzmanlar ve medya böyle bir ihtimale sıcak bakmıyor. Fakat anlaşılan o ki Ermenistan (Ukrayna gibi sıcak çatışmalı bir şekilde olmasa da) Batı ve Rusya arasındaki bilek güreşinin alanı olmaya devam edecek. Hatta son iki yıldır bu konumda bulunan Ermenistan’da görünüşte Batı’dan “gol yiyen” Rusya, “karşı kaleyi zorlayacak” gibi görünüyor. Ermenistan sonuçta Rusya’nın “ceza sahası” olarak da algılanabilir.
Ermenistan Putin seçildikten sonra Rusya'nın yediği tek gol de değil: Skripal davası, Esed rejime yönelik füze saldırısı ve yaptırımlarla birlikte, bu dördüncü gol. Putin henüz yeni başkanlık dönemi törenini bile düzenlememişken skor 4-0. Fakat hem Rusya’yı hem de Putin’i tanıyanlar, henüz oyunun birinci yarısında bile olmadığımızı tahmin edecektir.
[Grozni ve İstanbul'da yaşayan araştırmacı gazeteci Saslanbek İsaev, Rusya, Kafkasya ve Türkiye ilişkileri alanında uzmanlaşmıştır]