Geçmiş yüzyıllarda görülmüş olsa bile, tıp literatürü bu hastalığı yeni tanımıştır. Bu yüzden çok da netleştirilmiş bir tanımı yoktur. Özetlersek, kilo almaktan korkmak, aşırı yeme ataklarının olması ve sonrasında telafi edici davranışlarla giden bir hastalıktır.
BLUMİA İLE ANOREKSİYA ARASINDA FARK NEDİR?
Blumia ile anoreksiya arasındaki en önemli fark, anoreksiyada kişi hastalığını kabul etmez ve farkında değildir. Blumia hastalığında ise, hasta bunun farkındadır.
Anoreksiya hastası doktora başvurmayı genelde reddeder ve gizler. Blumia bunun farkındadır ancak kilo alma korkusuyla genellikle onda da başvurmama gibi eğilimler vardır.
Anoreksiyada kilo düşüktür. Blumiada ise genellikle normaldir ve çevresindeki insanlar tarafından da fark edilmesi güçtür. Blumiada kusmaya bağlı olarak sindirim sistemi bozuklukları, parmaklarda mide asidinin yarattığı yaralanmalar, diş çürükleri görülebilir.
Blumia ilaca kolay cevap verirken, anoreksiyada ilacın etkinliği daha azdır. Ortak özellikleri de, her ikisinin de tekrarlayıcı hastalıklar olmasıdır.
BULİMİANIN SEBEPLERİ NELERDİR?
Blumianın sebebi net olarak bilinmemektedir. Genetik olarak bir yatkınlık olduğu bilinmektedir. Bir diğer önemli neden ise aile içi ilişkilerdir. İlk çocukluk döneminde ebeveynlerle yaşanan çatılmalar blumiada etkilidir. Kontrolcü ebeveynlerin çocukla girdiği ilişkide, çocuğun bir otonomi sağlamayı bir şekilde yeme ve kilo üzerinden göstermeye çalıştığı söylenebilir.
Bedensel belirtiler çok sık görülmekle birlikte, nedenin aslında biyolojik bir rahatsızlıktan kaynaklanmadığı şu andaki verilerle söylenebilir.
BULİMİANIN BELİRTİSİ NEDİR?
Blumia hastalığında psikolojik ve bedensel belirtiler vardır. Psikolojik belirtilere bakılırsa, genellikle bir yeme arzusu vardır ve bu yeme arzusundan sonra gelen suçluluk duygusu, buna bağlı olarak telafi edici davranışlar vardır. Telafi edici davranışlardan sonra bir kısır döngü oluşur. Kilo alma korkusuyla oluşan depresif belirtiler, alkol ve madde bağımlılıkları oluşabilmektedir. Bu da sosyal açıdan ilişki problemlerine neden olur.
Bedensel açıdan özellikle kusmaya bağlı olarak parmaklarda yaralar, diş çürükleri, boğaz enfeksiyonları, mide ülseri gibi sindirim sistemiyle ilgili problemler çok fazladır. Kusmaya bağlı sıvı kaybından dolayı ölümle sonuçlanabilecek dengesizliğe neden olabilmektedir. Blumiada sakat bırakıcı hatta bazen öldürücü bir takım belirtiler de buna eşlik edebilmektedir.
BULİMİA NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Blumianın tedavisi öncelikle psikolojik süreçlerin değerlendirilmesiyle başlar. Tanısı da psikiyatrik tanı kriterlerini karşılayıp karşılamadığına göre konmaktadır. Öncelikle biyolojik açıdan mide ülseri, boğaz enfeksiyonları, ellerde yaralar, potasyum dengesizliklerinin giderilmesi gerekir. Daha sonra yeme davranışıyla ilgili düzenlemeler yapılır. Sonra da bunun altında yatan psikolojik süreçler değerlendirilir.
Yeme davranışı, kişinin kendisini yetersiz hissettiği stres zamanlarında kimi kişilerde artış olur. Bu da kilolu olacağım korkusuyla arkasından gelen telafi edici davranışları oluşturur.
İlaç blumiada daha etkilidir. Ancak tek başına yetersizdir. Klinik psikologun yaptığı psikoterapi, diyetisyenin yemekle ilgili düzenlemesi, dahiliyecinin bedensel belirtileri düzeltmesiyle yapılan bir ekip çalışmasıyla ancak başarılı sonuçlar alınabilir. Beraberinde ailenin de tedaviye katılması, aile psikoterapisinin de eklenmesi tekrarın engellenmesinde önemli bir etkendir.
BULİMİANIN ERKEN TEŞHİSİNDE HASTALIĞI ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Blumianın erken teşhisi genellikle zordur. Çünkü kişiler durumun farkında değildirler. Hiç beklemedikleri bir anda blumia gelişir.Yeme isteği, bundan duyulan suçluluk arkasından da telafi girişimleriyle olur.
Telafi davranışlarıyla kişi bu belirtileri kullanmaya başladığını fark edemeyebilir. Dolayısıyla blumianın istenmeyen ağır sonuçları ortaya çıkabilir. Burada kişinin kendisini tanıması çok önemlidir. Telafi edici davranışların ortaya çıktığı dönemlerde, kişinin temel motivasyonlarını değerlendirmesi gerekir.