HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bülent Arınç'tan "kaset" yorumu

"Siyasetçilerin garsoniyerlerinde yan yana geldiklerine karşı söyledikleri şeyler bence toplumu daha çok ilgilendirmeli"

Bülent Arınç'tan "kaset" yorumu

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, toplumun ortak değerlerine her zaman sahip çıkılması gerektiğini belirterek, ''Sayın Baykal'ın, Akif Hamzaçebi'nin, son olarak iki MHP milletvekilinin yaptıkları için bunları söyleyebiliriz. Yani 'bunlar özel hayat, bunların siyasetle ilgisi yok' diyemezsiniz'' dedi.

Arınç, A Haber Televizyonunda yayımlanan ''Bir Sormak Lazım'' programında, gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Siyasette özel hayat tartışmaları ve yasa dışı yollarla elde edilen görüntülerle ilgili değerlendirmesi sorulan Arınç, herkesin özel hayatının mukaddes olduğunu ve mutlaka gizli kalması gerektiğini, kendi isteği ve dışında özel hayata müdahalenin ahlaksızlık ve aynı zamanda suç olduğunu vurguladı.

Arınç, şunları belirtti:

''İnsanlar veya siyasetçiler, bahsettiğiniz kişiler, daha çok siyasetle ilgili kişiler, evli olduğu eşinden başkalarıyla gayri ahlaki ilişkiler kurabiliyorsa ve bu ilişkiler sırasında da temsil ettiği siyasi misyona hakaret ediyorsa, vatandaşların belki yarısından fazlasını hakaret edici nitelendirmelerle kötülüyorsa ve bunlar bir şekilde duyulmuşsa o zaman, o siyasetçinin bunları niçin yaptığını, niçin insanları aldattığını sorgulamak da ikinci bir görevimiz olur. Evet biz, insanların özel hayatlarına saygı duyarız ama 'bir siyasetçinin özel hayatı olmaz' diye de ben 40 senedir siyasetin içindeyim. Yani biz şeffaf insanlar olmalıyız, aile değerlerimizi herkes bilmeli. Toplum içerisindeki itibarımızı her zaman korumalıyız. Toplumun ortak değerlerine her zaman sahip çıkmalıyız. Bu ve bunun benzerleri, Sayın Baykal'ın yaptığı için bunlar söylenebilir, Akif Hamzaçebi'nin yaptığı için bunlar söylenebilir, en son iki MHP milletvekilinin yaptıkları için bunlar söylenebilir. Yani, 'bunlar özel hayat, bunların siyasetle ilgisi yok' diyemezsiniz.

İnsanlar çift kişilikli değiller. Toplumu aldatmaya kimsenin hakkı yok, sadakat denen bir şey, aile bağlarının güçlü olması gereken bir şey var. Yani bir insan her şeyi yapabilir, her şeyi yapsın. Kanunlar ne kadar izin veriyorsa bunları yapabilir. Artık TCK'da zinayı suç sayan bir madde de yok işin kötüsü. Ne kadının, ne de erkeğin zinasına bugün suç ve ceza veremiyorsunuz ama toplumun ortak değerleri var. Bu değerleri yıpratıcı hiçbir görüntü ve konuşma, bence reddedilecek, hafife alınacak bir şey değildir.''

''YILLARDIR SAĞCILARDAN OY ALDIKLARI BİLİNMESİNE RAĞMEN...''
''Yassıada'da özel hayata ilişkin konular da dava konusu edildi. Bu anlamda 'bir meşrulaştırma olmuyor mu bu tutuma karşı?' gibi bir soru tartışılıyor'' denilmesi üzerine Arınç, konunun bunlarla alakası olmadığını belirtti. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Biz maalesef 27 Mayıs darbesinden sonra köpek davasıyla, bebek davasıyla bütün bunlarla o dönemin kötülenmek istendiğini biliyoruz. Bir insan, eşinden başka biriyle ilişki kurmuş, ondan bir çocuğu doğmuş olabilir. Bu, kendisi açısından bir ahlaki zaaf olarak da değerlendirilebilir ama mahkeme kayıtlarına bakarsanız o kadının da söyledikleri, Adnan Menderes'in de ifade ettikleri geçmişte kalan bir acı olaydır. Bugün, bu siyasetçilerin garsoniyerlerinde yan yana geldiklerine karşı söyledikleri şeyler bence toplumu daha çok ilgilendirmeli.

Yıllardır sağcılardan oy aldıkları bilinmesine rağmen sokaklara çıkıp 'vatan, millet, Sakarya' diye nutuklar atarken, 'PKK terörü kahrolsun' diye bağırırken, AK Parti iktidarına 'bunlar terörle mücadele değil, müzakere yapıyor, ülkeyi bölecekler' derken, yanındaki aşüfteye dönüp de 'bu sağcılar yuvarlaktır, zaten bunların hiç bir şeyine güvenilmez, biz aslında şöyle şöyle yapıyoruz' diye hakaret etmenin bence çok önemli bir yeri var, ben işin burasındayım.''

BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
YGS'deki şifre iddialarıyla ilgili soruyu da yanıtlayan Arınç, bu konuda daha önce açıklamalarda bulunduğunu, ''Olayın incelenmesi, soruşturulması, çocukların istikbalini veya ümitlerini zedeleyen bir ağır kusur veya suç işlenmişse bunun karşılığında cezasının başkanından itibaren verilmesi gerektiğini'' dile getirdiğini hatırlattı.

Arınç, kendisinin tatmin olup olmamasından ziyade, toplumun, öğrencilerle velilerin yaklaşımının önem taşıdığını belirterek, ''Biz, hiç kimsenin ne yanında, önünde, sağında, solundayız. Herkes, yaptığı işin hesabını vermeli. Bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığı inceleme, soruşturma yapıyor. Bilirkişi inceleme yaptı. Onun raporlarına göre de dava açılıp açılmayacağını hep beraber göreceğiz'' diye konuştu.

Daha önceki başkanlık sistemiyle ilgili açıklamaları anımsatılarak, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile farklı düşündüğünüz ender konulardan biri. Başkanlık sistemini, demokrasinin bekası açısından mı gerçekçi ve olumlu bulmuyorsunuz?'' sorusuna da Arınç, ''12 Haziran'dan sonra söyleyeceğim, bugünün konusu değil bu. Bizim, Başbakan ile bu konudaki tek müşterek tavrımız şudur: Bir sistemi konuşuyoruz, bu sistem yarı başkanlık, başkanlık, parlamenter demokrasi veya bir başkası... Bütün bunların ana kaynağı bir ülke nasıl daha iyi yönetilebilir? Bu bir arayış olacaksa bu arayış için herkesin fikrini söylemesi serbest olmalı'' diye konuştu.

Bunun yasak veya tabu olmadığını, herkesin farklı düşünceleri olabileceğini ifade eden Arınç, ''Yani 'söyletmen vurun' mantığı içerisinde değilim. Herkes fikrini rahatlıkla söylerken benim tercihimin farklı olması da doğaldır. Ben, kendi şahsi fikrimi söylerken bir başkasına dönüp de ondan alacağım talimatla hareket etmem'' dedi.

Birilerinin başkanlık sisteminin hiç konuşulmamasını istediğini kaydeden Arınç, ''Tayyip Bey'in güçlü bir liderliği olduğunu biliyorlar. 'Başbakan iken böyle, bir de başkan olursa ne yapacağız, nereye gideceğiz?' diye endişe ediyorlar. Hiç endişeye gerek yok. Nihayet bu, bir anayasal yapıdır. Bu noktada parlamento, siyaset, eğer konuşmaya başlarsa parlamento gerekeni yapacaktır ama şimdiden 'bunu konuşmayalım çok tehlikeli, tutan elini yakar', ben böyle bir şeye katılmıyorum. Ben fikrimi söylüyorum, Sayın Başbakan da fikrini söyleyecektir, herkes fikrini söyleyecektir. En azından parlamentoda bu bir fikir haline gelecektir'' şeklinde konuştu.

Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutukluğu ile ilgili sözleri anımsatılarak, ''Tutukluluk sürelerinin uzunluğu ve bu noktada siyasi karar alıcıların üzerine düşen görevin ne olduğu?'' sorusu üzerine ise Arınç, bu konudaki mahkeme sürecinin ve soruşturmaların devam ettiğine dikkati çekti.

Bu davada yargılananlardan bazılarının milletvekili adayı olduğunu hatırlatarak, seçim sürecinde bu kişilerin durumlarının etkilenmemesinin önemine işaret eden Arınç, ''12 Haziran'dan sonra bu yargılama süreciyle ilgili olarak ben çok daha cesur sözler söyleyeceğim'' dedi.

Bir başka soru üzerine, söz konusu dava çerçevesinde ilgili yasada hiçbir açık bulunmadığını, mevcut yasaya göre tutuklu sanıkların hangi nedenlerle tutuklandıklarını bilmesi gerektiğini anlatan Arınç, çok sanıklı davalarda süreçte bazı gecikmeler olabildiğini, bu davayla ilgili tartışmaların da aynı nedenden kaynakladığını ifade etti.

Arınç, başı örtülü kadın milletvekili adayları konusundaki kampanya ile ilgili bir soruya karşılık da bunun geçmiş bir konu olduğunu, artık bu seçim için söylenecek hiç bir şey olmadığını sözlerine ekledi.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler