HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Detaylı Frengi Hastalığı Rehberi: Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Genellikle cinsel yolla bulaşan bir hastalık olan frengi, çok ağır sonuçlara yol açabilen bir hastalık olması dolayısıyla mümkün olan en erken sürede tedavi edilmelidir. Bu sebeple erken teşhis ve tedavi son derece önemlidir. Belirtiler çok dikkatli bir şekilde gözlemlenmeli, uzman tarafından önerilen tedavi programına uyulmalı ve en kısa sürede hastalıktan kurtulmak için gayret gösterilmelidir.

Detaylı Frengi Hastalığı Rehberi: Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Genital bölgede yaralardan ciltte döküntülere kadar uzanan çeşitli belirtileri bulunan frengi hastalığı, ilerlemesi halinde ölüme bile neden olabilir. Bu yüzden frengiden korunmak adına ikili ilişkilerde dikkatli davranmak ve ciltte açık yaranın olduğu bölgeleri virüse karşı korumak gerekir.

FRENGİ NEDİR?

Tıp literatüründe sifiliz olarak adlandırılan hastalığın halk arasında frengi adını almasının sebebi hastalığın tarihçesiyle ilgilidir. Özellikle 16. yüzyılda Avrupa'da son derece yaygın bir şekilde görüldüğü için hastalığa frengi ismi verilmiş. Bu bağlamda "Frengi ne demek?" sorusu "Frankların hastalığı" olarak cevaplanabilir.

Anadolu topraklarında sıcak karşılanmaya serbest cinsel ilişki, o dönemlerde Avrupa'da son derece yaygındır. Dolayısıyla hastalığın temel yayılım bölgesi de Avrupa ülkeleriydi. Bu yüzden hastalık batı kökenleri çağrıştıran bir isim ile anılmaya başlandı.

Kronik bir tür enfeksiyon olmakla beraber cinsel ilişki yoluyla kişiden kişiye bulaşan frengi hastalığı için son dönemlerde etkili bir şekilde tedavi edilme imkanı ortaya çıkarılmış olsa da bilinçsiz şekilde girilen ilişkiler yüzünden hastalığın görülme sıklığında yeniden bir artış gözleniyor.

Kan dolaşımı aracılığıyla vücuda yayılan bir hastalık olmasından ötürü iç organlara da zarar veren frengi, kanın ulaşabildiği her noktaya yayılabilir ve eğer önlem alınmazsa bedenin her bölgesi tehdit altına girmiş olur. Dünya çapındaki araştırmalara bakıldığında Afrika kökenli Amerikalılarda beyaz Amerikalılara kıyasla otuz kat daha fazla görülen frengi hastalığının rastlanma sıklığı serbest cinsel ilişki ve homoseksüel ilişkiler ile doğru orantılı bir şekilde artış göstermiştir. Dünya genelinde her yıl yaklaşık olarak 15 milyon kişi frengiye yakalanıyor.

2010'dan bu yana uzmanlar tarafından incelenen hastalık vakaları göz önüne alındığında Amerika Birleşik Devletleri'nde kadınların frengi olma oranında azalma görüldüğü, erkeklerde ise frengi olma oranının arttığını söylemek mümkündür. Bunun temel nedeni ise erkek erkeğe ilişkinin geçmişe kıyasla daha yaygın hale gelmesi olduğu düşünülüyor. Frengi hastalığının, peniste frengi yarası gibi ortaya çıkabilen genital bölgelerdeki belirtilerle kalmayıp HIV virüsünün oluşumuna elverişli bir ortam hazırlaması sebebiyle AIDS gibi hastalıkların da önünü açtığı söylenebilir.

FRENGİ NASIL BULAŞIR?

Görsel 1

Frengi bakterisi olarak bilinen treponema çeşitli yollarla bulaşabilir. Dolayısıyla frenginin hangi yollarla bulaştığını bilmek, hastalığa karşı korunmak için son derece önemlidir.

1. Cinsel ilişki
Sifiliz ya da bir başka deyişle frengi hastalığı, cinsel ilişki yoluyla kişiden kişiye geçebilir. Hastalığın vücutta oluşmasına sebep olan virüsü taşıyan kişi ile cinsel ilişkiye giren sağlıklı kişide frengi semptomları ortaya çıkabilir. Genital bölgelerdeki temas neticesinde mikrop bir vücuttan başka bir vücuda geçebilir ve sağlıklı kişiyi de hasta edebilir. Daha çok anal ve oral cinsel ilişkiler yüzünden bulaşan frengi hastalığı son derece hızlı bir şekilde yayılır. Bu hastalığa yakalanmamak için sağlık durumu hakkında bilgi sahibi olmadığınız kişilerle cinsel ilişkiye girmemeniz, girseniz dahi doğru korunma yöntemlerini uygulamanız gerekir. Dolayısıyla tanımadığı insanlarla korunmadan cinsel ilişkiye giren insanların frengi tehdidi altında olduğunu söylemek mümkündür.

Cinsel ilişki esnasında başarılı şekilde korunma yöntemlerinin uygulanması ve ilişkiye giren tarafların birbirini tanıyor olması, frengi gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemenin en net çözümüdür. Son derece hassas olan genital bölgeler kolay bir şekilde mikroptan etkilenebilir ve cinsel ilişki esnasında ortaya çıkan haz dolayısıyla daha da korumasız bir hale düşülebilir. Dolayısıyla bu durum da sifiliz hastasıyla ilişkiye giren bir kişinin çok basit bir şekilde aynı hastalığı kapmasına neden olabilir. Frengi, grip gibi basit bir hastalık olmadığından ilerleyen aşamalarda bütün bedeni esir alabileceği için cinsel ilişkide ve partner seçiminde dikkatli olmak son derece önemlidir.

2. Öpüşmek
Öpüşme yoluyla frengi hastalığının bulaşıp bulaşmadığı konusundaki tartışmalar hala devam ediyor. Bununla beraber kimi durumlarda öpüşmenin hastalığı başka birisine bulaştırmaya sebep olabileceğine yönelik açıklamalar yapılıyor. Frengi hastası olan bir kişinin ağzındaki yarada oluşum gösterebilecek herhangi bir ufak kanama bile öpüşme esnasında sağlıklı kişiye mikrobun geçmesine sebep olabilir. Eğer sağlıklı kişinin de ağız içinde ufak da olsa bir yara bulunuyorsa, öpüşme kaynaklı hastalık bulaşma riski daha da yükselecektir.

Ağız bölgesindeki yaralar yalnızca sifilize değil diğer hastalıklara da sebep olabilir. Bu sebeple dudak bölgesinde ya da ağız içinde bir yara varsa yaranın boyutunun ne kadar olduğu fark etmeksizin mikrop kapmamak ya da mikrop bulaştırmamak için tedbirli davranmaya ve iki tarafında da sağlığını düşünmeye çalışmakta fayda var.

3. Kan yoluyla
Bulaşıcı tüm hastalıklar nasıl kan yoluyla geçiyorsa frengi hastalığı da kan yoluyla bir kişiden başka bir kişiye geçebilir. Eğer bir kişinin bağışıklığı çok güçlü değilse ve açık bir yarası bulunuyorsa buralara hasta ve virüslü birisinin kanının temas etmesi halinde hastalık riskiyle karşı karşıya kalması olasıdır.

Bir süre önce parmağını kesen ve yarası tam kapanmamış olmasına rağmen parmağını yara bandı ile korumayan birisini ele alalım. Bu kişi yolda yürürken düşüp kendisini yaralamış birisine yardım etmeye çalışabilir ve yaralı parmağına o kişinin kanı temas edebilir. Eğer kişide frengi ya da başka bir bulaşıcı hastalık varsa parmaktaki yaradan hastalığa sebep olan virüs vücuda giriş yapabilir ve hastalık ortaya çıkabilir. Dolayısıyla yaraların, tam olarak iyileşene kadar dış etmenlerden etkilenmemesi ve kan yoluyla buralardan hastalık girmemesi için yara bandı gibi yöntemlerle kapalı tutulması gerekir.

4. Doğum sırasında anneden bebeğe
Eğer annede frengiye sebep olan virüs bulunuyorsa anne karnındaki bebek de risk altındadır. Bedende dolaşım halinde olan virüse herhangi bir müdahalede bulunulmadıysa ve rahimdeki bebeğe kadar virüs yayıldıysa bebek çok kolay bir şekilde virüsü kapabilir. Henüz yeni gelişme aşamasında olan bebeğin bağışıklık sistemi çok zayıf olduğu için virüse karşı direnç gösteremeyecek ve çok kolay bir şekilde virüsü kapacaktır.

Böyle durumlarda çoğunlukla ölü doğum söz konusu olur. Bazı vakalarda ise uzmanlar bebekte bir problem olduğunu anlar ve bebeğin anne karnında hayatını kaybetmemesi için erken doğum kararı alır, bebeğe hızlı bir şekilde müdahale etmeye çalışılır. Fakat bu müdahaleler her zaman başarılı sonuç vermeyebilir. Çok zayıf bünyedeki bebekler virüsle mücadelede başarılı olamadıkları durumda hayatını kaybedebilirler.

Bu tip durumların önüne geçmek için hamile kalan annelerin bir uzmana danışması ve vücutlarında bebeği etkisi altına alabilecek bir virüsün olup olmadığını öğrenmeleri, gerekirse testten geçmeleri gerekir. Bu durum hem annenin sağlığını güçlendirecek hem de kötü sonuçlarla karşılaşma ihtimalini en aza indirecek ve bebeğin ölüm ihtimalini düşürecektir.

FRENGİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Görsel 2

Vücutta ciddi hasarlara neden olan ve hastanın hayatını alt üst eden bir hastalık olan frenginin belirtileri evrelere göre değerlendirilir. Hastalığın belirtileri ilk evreden itibaren ortaya çıkmaya başlar, dolayısıyla semptomların doğru gözlenmesi halinde erken tedavi ile daha hızlı sonuç almak ve az zarar ile hastalığı atlatmak mümkündür.

1. Birinci evre
Hastalığın ilk evresinde belirtiler genelde çok şiddetli bir şekilde kendisini göstermez. Bu evrede hastanın dikkatli olması ve kendi bedenindeki gelişmeleri anlamlandırabiliyor olması halinde belirtiler anlaşılabilir, erken teşhisin önü açılabilir.

Frengi belirtileri ne zaman ortaya çıkar? Frenginin ilk evresinde cinsel temas yoluyla bulaşan hastalık söz konusuysa 10-90 günlük bir süreç içerisinde şikayetlerin ortaya çıkmaya başladığını söylemek mümkündür. Genelde üçüncü haftada hasta tarafından bir şeylerin ters gittiği fark edilmeye başlanır.

Hastalık vakalarının büyük çoğunluğunda genital bölgenin çevresinde "chancre" ya da başka bir deyişle "şankr" adı verilen ve sert zemin üstünde ağrısız bir şekilde oluşum gösteren lezyon görülür. Frengi yaraları olarak da bilinen bu lezyonlar genelde tek başlarına görülür ama bazı durumlarda birden fazla görülmesi de mümkündür.

Bu lezyon erkeklerde penis derisinin üstünde ya da rektumda, kadınlarda ise dış genital bölgede yani vulvada ya da çok nadiren vajinanın iç bölgesinde ve rektumda ortaya çıkar. İlk evrede hastanın kasık bölgesinde lenf bezinin şiştiği ve lenfadenopati oluştuğu gözlemlenebilir. Bu durum daha sonra 90 gün içinde kaybolur.

2. İkinci evre
Vücut enfeksiyon kaptıktan sonraki süreçte 6-8. haftalar arasında ikinci evrenin başladığı kabul edilir. Bu süreç hastalığın en bulaşıcı olduğu dönem olarak da bilinir. Kişi hastalığı kaptıktan sonraki yaklaşık iki aylık süre zarfının sona ermesiyle birlikte başlayan bu süreç, frenginin üçüncü ya da dördüncü yılına kadar sürebilir.

İkinci evredeki belirtiler arasında cilt döküntüleri önemli bir rol oynar. Kaşıntı olmaksızın meydana gelen cilt döküntüleri genelde bacak, göğüs ve kol bölgelerinde oluşum gösterir. Kaşıntısız döküntüler zamanla cildin önemli bir çoğunluğuna yayılır ve zaman geçtikçe ayak ve el içlerinde, hatta makatta bile koyu kırmızı bir renk hakim olmaya başlar.

Kadınlarda dış genital bölgede ve erkeklerde torbada yayvan, siğil benzeri ve geniş bir karaktere sahip olan beyaza yakın renkteki lezyonlar ortaya çıkar. Kondiloma latum adıyla bilinen bu lezyonlar gözle görülecek kadar büyük olur. Sekonder sifiliz sürecinde bu belirtilere ek olarak halsizlik, kilo kaybı, boğazda yanma, baş ağrısı, ateş, büyük lenf nodları gibi semptomlar da gözlenebilir.

3. Latent evre
Gizli evre olarak da tabir edilen latent evrede frengiyle ilgili klinik belirtiler söz konusu olmasa bile serolojik testlerde pozitif sonuçlar oluşmaya başlar. Erken ve genç latent olmak üzere iki farklı aşamadan oluşan bu evrede diğer evrelere kıyasla bazı farklılıklar söz konusudur.

Erken latent evresinde frengi kişiye bulaşsa bile iki sene kadar hiçbir bulguya rastlamak mümkün olmayabilir. Geç latent denen evredeyse iki seneyi aşan bir süre boyunca hastalığın tespitine ilişkin herhangi bir bulguya rastlamak mümkün olmayabilir. Bu noktada hastanın kendi vücudunu tanıması ve vücudunda ortaya çıkan durumları analiz edip bir şeylerin ters gittiğini anlaması gerekir.

Latent dönemde olan kişiler, bir şeylerden şüphelenip doktora danıştıklarında tedavi konusunda önemli bir avantaj elde edebilirler. Latent evredeki bireylerin yüzde ellisi üçüncü evreye geçerken, yüzde 25'i aynı evrede kalmaya devam ediyor ve geri kalan yüzde 25'i de iyileşmeyi başarıyor.

4. Üçüncü evre
Hastalığın ihmal edilmesi ya da teşhis edilememesi halinde, frengi vücutta oluştuktan sonraki 1-25 yıllık süreç içerisinde üçüncü evrenin başlaması mümkündür. Hastalığın etkileri kişiden kişiye değişebildiği için seyrek de olsa bu evrenin elli yıl sonra başlaması söz konusu olabilir.

Frengi hastalığı görsellerinin çoğunda görüldüğü gibi bedenin her noktasında oluşan gomlar bu evrede ortaya çıkar. Kılcal damarlardaki tahribata bağlı şekilde ortaya çıkan yumuşak karakterdeki şişliklere ek olarak şiddetli ağrılar, felç, menenjit ve ölüm gibi durumlar söz konusu olabilir.

5. Genel belirtiler
Evre fark etmeksizin frengi hastalarında rastlanan genel belirtileri şu şekilde sıralamak mümkündür:

Şankr
Saç dökülmesi
Ağızda ve boğaz bölgesinde tahriş
Deride lezyon oluşumu
Ayak tabanında ve el ayasında meydana gelen çizgiler ya da renksiz lekeler
Hastalığa ilişkin belirtilerin ortaya çıkması halinde hiç vakit kaybetmeden uzmana başvurmak gerekir. Frengi testi ile hastalığa ilişkin teşhisin konması ve erken tedavinin başlaması halinde hastalığı en az zararla atlatmak mümkündür. İhmal ne kadar büyük olursa ve tedavi ne kadar geç başlarsa şikayetler ve hasar o kadar büyük olacaktır.

FRENGİ İÇİN HANGİ DOKTORA GİDİLMELİ?

Frengi hastalığında teşhis ve tedavi için kadınlar dermatoloji ya da jinekoloji bölümünü tercih edebilirler. Erkeklerin ise üroloji bölümüne gitmeleri gerekir. Bu kliniklerde yapılacak testler neticesinde hastalığa ilişkin tetikler gerçekleştirilir ve tedavi süreci başlatılır.

FRENGİ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Görsel 3

1. Penisilin ilaçlar
Erken evrede hastalığın fark edilmesi halinde penisilin ilaçlar gayet etkili bir şekilde frengi yüzünden ortaya çıkan problemlerin ortadan kaldırılmasına katkı sağlayabilir. Alerji yüzünden penisilin tedavisi alamayan hamileler için ise "penisilin g" adı verilen alternatif yöntem ile sorunsuz bir tedavi mümkün hale geldi.

2. Antibiyotik ilaçlar
Frengi hastalığının tedavisinde genelde penisilin alerjisi halinde antibiyotik ilaçlara başvurulur. Eğer hamilelik kaynaklı olmayan genel bir penisilin alerjisi söz konusuysa uzmanlar, bazı antibiyotik ilaçlar önerebilir. Tedavi sürecince bu ilaçların düzenli şekilde kullanılmasıyla, hastalık yüzünden meydana gelen belirtilerden kurtulmak amaçlanır. Yeni doğmuş ve vücudunda sifiliz virüsü olan bebeklerin tedavisinde de antibiyotik ilaçlara başvurulabilir.

FRENGİ TEDAVİSİ NE KADAR SÜRER?

Bu soruya net bir yanıt vermek ne yazık ki mümkün değil. Çünkü hastalığın tedavisinde uygulanan yöntemler kadar tedaviye ne zaman başlandığı da son derece önemlidir. Ayrıca hastanın kişisel özellikleri ve tedavi için göstereceği çaba da tedavinin süresi üzerinde önemli birer etken olarak kabul edilir. Tüm bunlar göz önüne alındığında tedavinin iki yıla kadar uzama ihtimalinin olduğunu söylemek mümkündür.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler