BİZE ULAŞIN
'Periodontoloji' Uzmanı Dişhekimi Dr. Dt. Ali Palalı, diş eti hastalıklarının toplumda diş çürüklerinden daha fazla görülmesine rağmen hastalığın müzmin ve ağrısız bir seyir izlemesi nedeniyle çok fazla dikkate alınmadığını; fakat hastalığın dişlerin kaybedilmesiyle son bulduğunu söyledi.
Palalı, "Bu hastalık 35 yaş sonrasında diş kayıplarının en önemli nedeni. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) diş eti hastalıklarını dünyadaki en yaygın hastalık olarak gösteriyor. Diş çürüğünden daha yaygın bir hastalık. Sağlıklı bir ağızda diş etleri gül kurusu pembe rengindedir. Hastalık kendini, diş etlerinde kızarıklık, şişkinlik, ağız kokusu, dişleri fırçalarken diş etlerinin kanaması gibi belirtilerle gösterir. Diş eti hastalıklarında genelde apse olmadığı zaman hastalık ağrısız geçer. Mevcut belirtilerden hasta rahatsızlık duymadığı için bir uzmana başvurma ihtiyacı duymaz. Hastalık, dişleri tutan kemiklerin erimesine neden olur. Netice de dişleri tutacak kemik kalmadığında da dişler sallanmaya başlar. Bu hastalar bize ya dişler sallanmaya başladığında ya da bir diş hekimi tarafından hastalık tespit edildiğinde gelir. Çürük olmayan dişlerin kaybedilmesinin en önemli sebebidir" dedi.
Diş eti hastalıklarının ağız bakımı gereklerinin yeterince yerine getirilmemesinden kaynaklandığını anlatan Palalı, çeşitli sistemik hastalıklar, stres, sıkıntı, beslenme bozukluğu, vücut direncinin zayıflığı gibi sebeplerle birlikte, hastalığın seyrinin ve şiddetinin değiştiğini; ancak hastalığın etkeninin bakteri plağı olduğunu vurgulayarak, "Hastalığın tedavisi ancak bakteri plağı ve diş taşlarının mekanik olarak temizlenmesi ile mümkündür. İleri safhalarda hastalığın tedavisinde cerrahi operasyon gerekebilir. Diş eti altındaki apsenin temizlenmesi için bu gereklidir. Aksi takdirde dişlerin kaybedilmesi kaçınılmaz olur. Tek başına antibiyotik tedavisi hastalığın tedavisinde yeterli olmaz, antibiyotikler tedavi de yardımcı unsur olarak kullanılırlar" diye konuştu.
Diş eti hastalıklarına karşı alınabilecek en büyük önlemin ağız temizliğine dikkat etmek olduğunu anlatan Dişhekimi Palalı, her yenilen ve içilen gıdalardan sonra ağızda bakteri plağı oluştuğunu ifade ederek, "Ağız temizliğinde diş ve dilin mekanik temizliği önemlidir. Bu nedenle ağız sağlığı için birinci derecede önemli olan dişlerin fırçalanmasıdır. Kullanılan diş fırçasının sapı da düz olmalıdır. Fırçanın kılları da kesinlikle naylon olmalıdır. Fırça 45 derecelik açıyla tutulmalı ve 7-8 fırça darbesi ile dişler fırçalanmalıdır. Fırçalama diş etinin bittiği yerden dişe doğru yapılmalıdır. Fırçalama için orta sertlikte fırça kullanılmalıdır. Bu iş günde en az 2 kez tekrarlanmalıdır. Ağız sağlığı için dişlerin fırçalanması tek başına yeterli olmaz, bunun için ayrıca diş ipi kullanılmalıdır. Ne kadar iyi fırçalanırsa fırçalansın dişlerin ara yüzlerinin temizliği için diş ipi kullanılması şarttır. Bu iş her gün en az 1 defa yapılmalıdır. Aksi takdirde, oluşacak bakteri plağı diş çürümesine ve dişeti hastalıklarına neden olur. Dişler genelde, diş aralarından başlayarak çürür" diye konuştu.
Ağız sağlığı açısından diş taşlarının temizlenmesi gerektiğini kaydeden Palalı şunları söyledi:
"Diş taşları en mikrobik oluşumdur. Bu nedenle, yılda en az 2 kez diş hekimince temizlenmelidir. Dişler için en tehlikeli gıdalar karamelli çikolata, mesir macunu ve kola gibi yapışkan şekerlilerdir. Kolada, dişe zararlı şeker, asit ve karamel mevcut. Karamel ağıza sakız misali yapışan bir madde. Dişler için çok zararlı. Bu ve benzeri yiyecekler mümkün olduğunca az tüketilmeli. Ya da tüketildikten sonra dişler mutlaka fırçalanmalı."
