Bugün Birleşmiş Milletler'in kararıyla her yıl 30 Ağustos'ta anılan Dünya Kayıplar Günü.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres bir bir açıklama yayımlayarak zorla kaybetmelerin sorumlularının yargılanması için devletlere çağrı yaptı.
24 yıl önce oğlu Hasan Ocak'ı kaybeden Cumartesi Annesi Emine Ocak, yayımladığı bir mektupla 24 yıldır yaşadıklarını anlattı ve Galatasaray Meydanı'nda Cumartesi Anneleri buluşmalarının yasaklanmasını eleştirdi.
"Anlatayım ki, unutulmasın. Anlatayım ki; evladını bulamayan, adaleti göremeyen anneler umudunu kaybetmeden nasıl ayakta kalır herkes bilsin" diyen Ocak, kaybedilen insanların birer mezarı olması için Galatasaray Meydanı'nda yaptıkları eylemlerin yasaklanması hakkında "Bunları istemek nasıl yasaklanabilir aklım almıyor" ifadelerini kullandı.
Oğlu Hasan Ocak'ı "Kimseyi incitmeyen, herkesin yardımına koşan, yüreği insan ve doğa sevgisiyle dolu bir sosyalistti" diye anlatan Ocak, oğlunu gözaltında görenlerin ağır işkenceye maruz kaldığını aktardığını söyledi.
Uzun uğraşlar sonucu oğlunun kimsesizler mezarlığında bulunduğunu hatırlatan Emine Ocak, bir anısını da paylaştı:
"Sene 1997 ya da 1998'di, genç bir delikanlı geldi yanımıza, elimizi öptü ama ağlayacak gibiydi. Birlikte geldiği annesi sürekli ağlıyordu, bizse şaşkındık. Anlatmaya başladı sonra; '18 gün beni gözaltında tuttular, çok işkence yaptılar. Beni kimsenin göremeyeceği ayrı bir yerde tutuyorlardı ve gözaltında kaybedeceklerini söylüyorlardı. Polisler beni savcılığa çıkarttıklarında 'Seni gözaltında kaybedecektik ama senin anan da gider Cumartesi Anneleri'ne katılır diye bırakıyoruz' dediler. Ben sizin sayenizde yaşıyorum.'
"Delikanlının anlattıklarını dinleyince hepimizin içi o kadar çok rahatlamıştı ki, o gün dünyalar bizim olmuştu sanki."
Ocak, Arjantin'de de benzer bir mücadele veren Plaza de Mayo anneleriyle de yan yana geldiklerini ve mücadelelerinden vazgeçmeleri durumunda insanların kayıplarını bulamayacağını bildiklerini söyledi:
"Ben bir söz verdim evladını, eşini, kardeşini bulamadan aramızdan ayrılan arkadaşlarıma. Onlar hesap vermemek için hepimizin ölmesini bekliyor ama hesap vermekten kurtulamayacaklar. Biz son kaybımız bulunup, kaybedenler ceza alana kadar vazgeçmeyeceğiz."
Zorla kaybedilenler konusunda 2016 yılında Yrd. Doç. Dr. Öznur Sevdiren tarafından hazırlanan ve Hafıza Merkezi tarafından yayımlanan Türkiye'de Cezasızlık Mevzuatı adlı raporda Türkiye'deki zorla kaybettirmelerle ilgili şu veriler yer alıyordu:
"Bugüne kadar zorla kaybedilen 296 kişiye dair hukuki veriye ulaştık.
"Bu veriler üzerinden yaptığımız incelemelerde 204 kişinin kaybedilmesine dair soruşturmaların sürüncemede bırakıldığını, dokuz kişiyle ilgili soruşturmanın zamanaşımı kararıyla sonlandırıldığını ve 16 kişiyle ilgili takipsizlik kararı sonucu dava açılmadığını gördük. 67 kişinin zorla kaybedilmesiyle ilgili ise dava açıldı.
"67 kişinin zorla kaybedilmesi ile ilgili toplam 13 dava açıldı. Bu davalardan 34 kişinin zorla kaybedilmesini içeren 7 davada beraat kararı verildi. 31 zorla kaybedilen kişiyle ilgili açılan 4 dava hala devam ediyor. Yalnızca 2 kişiyle ilgili açılan 2 davada ise mahkûmiyet kararı verildi.
"AİHM, iç hukuktaki seyrin tam tersi yönde, 102 kişiye ilişkin 51 başvuruda Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal ettiğine karar verdi."
İnsan Hakları Derneği ise zorla kaybedilenlerin sayısını 940 olarak açıklıyor. Dernek, tespit ettikleri 253 toplu mezarda 3 bin 248 kişinin gömülü olduğunu tahmin ediyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü için yayımladığı mesajda "Zorla kaybetmeler geçmişte kalan bir şeymiş gibi düşünülse de bugüne kadar kaybedilen pek çok kişinin akıbeti açığa çıkarılmadı ve her gün yeni kayıplar yaşanıyor" dedi.
Çoğu zorla kaybetme vakasının "örgütlü suçlar ve terörizmle mücadele adı altında" gerçekleştiğine dikkat çeken Guterres, kayıp yakınlarının yaşadığı üzüntüyü vurguladı ve "Bu ızdırabı sonlandırmalıyız" dedi.
Guterres, devletlere zorla kaybettirmelerin sorumlularını yargılama çağrısında bulundu.
Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından imzaya açılan Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi bugüne kadar imzalamadı.
Sözleşme, "zorla kaybedilme fiilinin gerçekleşmesini önlemek veya böyle bir fiili cezalandırmak için kendi yetkisi dahilindeki gerekli ve makul bütün önlemleri almayan veya konuyu araştırma ve soruşturma için yetkili mercilere aktarmayan kişilerin" de yargılanmasını öngörüyor.
2010'da yürürlüğe giren sözleşmeyi 90'dan fazla ülke imzaladı.
Birleşmiş Milletler Zorla Kaybettirilenler Komitesi de bugün Cenevre'de yaptığı açıklamayla devletleri bu suçları araştırmaya çağırdı.
Komite Başkanı Mohammed Aryat da dünyada son dönemde artan göçlere ve bu göçler sırasında kaybedilen insanlara dikkat çekti.