Geçtiğimiz haziran ayında Bursa'daki bir evde korkunç bir dehşet yaşandı. Evine gittiği İlyas Sarıkaya (49) tarafından rehin alınan F.O. (43), eve gelen Recep Özaslan'ın (47) öldürülüşüne şahit oldu ve Sarıkaya tarafından silahla yaralandı F.O.'nun tedavileri devam ediyor. Sarıkaya'nın cinsel saldırılarına da maruz kalan F.O, annesine gizlice attığı mesaj sayesinde polisin operasyonuyla alıkonulduğu evden kurtarıldı. Fiziksel mağduriyetleriyle birlikte psikolojik sıkıntılar da yaşayan kadının ailesi, sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. F.O'nun annesi A.O, AA muhabirine, olaydan önce kızının arkadaşına gittiğini, sonrasında ise kızına ulaşamadığını anlattı.
Kızının yanında bir kişinin de öldürüldüğünü dile getiren A.O, "Anne beni kurtar, sakın telefona geri dönüş yapma. Eğer anlarsa beni öldürecek. Polisle de gelme, polis olduğunu görürse eğer ilk önce beni öldürecek' diye mesaj attı. Ben de polise gittim sonra onu, 'Para vereyim de kızımı doktora götür' diye eve çağırdım. Polisler de bekliyorlardı, kapının önünde yakaladılar. Polis olduğunu anlayınca polise de silah çekmiş. Polis yakaladı, aldı gitti." ifadelerini kullandı.
A.O, kızının ameliyat olduğunu ve ayağına platin takıldığını belirterek, "Sekiz merminin birisi çıkmış, 7 mermi vücudunda. Bir tanesini Uludağ Üniversitesi Hastanesinde aldılar. Şu anda 6 tane mermiyle yaşıyor. Psikolojisi çok bozuk. Daha yeni yeni zaten ayaklandı. Kolu kırılmış, kalbine bir santim kalmış, doktorlar da şaşırdı röntgeni görünce. Şaka gibi bir şey. Sekiz mermiyle yaşama mücadelesi veriyoruz. Ben başında o yatakta uğraşıyoruz işte." dedi.
İddianamenin hazırlandığını ve sanık hakkında dava açıldığını ifade eden A.O, şunları kaydetti:
"En ağır cezayı almasını istiyorum ve bunun için de elimden ne geliyorsa yapmak isterim. Kızım ne çalışabiliyor ne başka bir şey, yatıyor. Psikolojisi tamamen bozuldu. Bütün ihtiyaçlarını yatakta gideriyoruz. Ben başında ağlıyorum, o yatakta ağlıyor. Koca yazı öyle geçirdik biz. Yani sen kimsin ki? Niye o kadar mermi sıkıyorsun? Gözünün önünde arkadaşını öldürmüş, 20 gün de o arkadaşının gözlerinin düştüğünü, etlerinin çürüdüğünü görmüş yanında."
A.O. devamında "3 metre uzağında yatmış o ceset, günlerce sonra sanık onu poşete koymuş. Bacaklarını kesmiş kutuya koymuş, öbür odada saklamış." ifadelerini kullandı.
A.O, sanığı daha önce tanımadıklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz bu kişiyi hiç tanımıyorduk. Kızım da tanımıyordu. Kızımın bir kız arkadaşının arkadaşıymış bu. Kız arkadaşına diye gidiyor oraya, telefonlaşıyorlar. Kızım önce gidiyor. Kızımı alıyor içeri, kapıyı kilitliyor. Tanıdığımız kişi değildi. Keşke onun yerine ben olsaydım orada, ben çekseydim, ben ölseydim diye düşündüm. Kızıma çok çok üzülüyorum. Kızımın kızı var, o benden daha perişan zaten. Ne hissedilebilir ki? Adalete güveniyoruz, inşallah ömür boyu çıkamaz oradan. Biz belki tedaviyle bu süreci atlatacağız ama inşallah o gün yüzü göremez." Sanığın, kızına, ziyaretine gelmesi için mektup gönderdiğini anlatan A.O, bu şekilde kızını ikna etmeye çalıştığını düşündüğünü sözlerine ekledi.