HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Geleceği tahmin ettiler

Geleceği tahmin ettiler

Son zamanlarda maya takvimine göre 2012’de dünyanın sonunun geleceğine dair tezler ortaya atılmış durumda. Bu doğruysa insanlığın sonu için 3 yıldan daha az bir zaman kaldı! Peki geleceği herhangi bir şekilde önceden bilebilmek mümkün mü? 20’nci yüzyılın önemli olaylarını başarıyla tahmin etmiş en azından 5 insan var. İşte o dehalar...


Aslında dünya çapında bir ağa bağlanabilen bir telekomünikasyon ağı fikri Gibson’ın fikriydi. ‘Siberpunk’ akımının babası olarak bilinen Gibson 1984’te yayınladığı ‘Neuromancer’ ilk olarak siber bir dünyadan söz etti. Zaten siber uzay teriminin yaratıcısı da kendisiydi. Gibson’ın 40 yıl önce yaptığı bu kehanetle nasıl oldu da büyücü damgasıyla yakılmadığını düşünebilirsiniz.


Posta güvercinlerinden daha iyi bir haberleşme sisteminin arandığı yıllarda Arthur C. Clarke uçan antenlerin rüyasını gördü. Gezegende herhangi bir yere ses ya da sinyal göndermeyi aklından geçirdi. Dünyayı çevreleyen telekomünikasyon uydu ağının oluşturulması için gerekli ‘geostasyonel’ uydu fikrini öne sürmüştür.


90’ların başında olduğunu hayal et. Sovyetler Birliği’nin düşüşü dünyayı sonsuza kadar değiştirdi. Dünya 91’de ‘nintendo gücü’nün doğuşuna tanık oldu. Jimmy Peterford’un bir dergiye yazdığı ‘rüya oyun konsolu’ ile 2006 Nintendo Wii arasında ürkütücü benzerlikler ortaya çıktı. Peterford 512 bit bir sistem hayal etmişti (wii flash belleği 512mb). Ayrıca başka oyun konsollarına bağlanabilen bir konsoldan söz etmişti(wii bağlantısı gibi).


Robert A. Heinlein sıklıkla bilimkurgu yazarlarının duayeni olarak tanımlanır. Clarke gibi Heinlein da önemli bir kehanette bulundu. 1942’de Heinlein bir robot-sekreter mesaj cihazından bahsetti. Japonya’da 41 yıl sonra patenti alınan bir otomatik-cevap sistemine sahip bir cihaz. Su yatağı ise Heinlein’ın kitaplarında basit bir süs olarak değil ayrıntları ile betimlendi. 1968’te Charles Hall su yatağı için patent aldığında yatak Heinlein’ın kurgusal su yatağının nerdeyse aynısıydı.


Amerikalı yazar Morgan Robertson tarafından yapılan kehanet şüphesiz insanın kalbinin en derinliklerine bile korku salacak cinsten. 1898’te yazdığı romanı ‘The Wreck of the Titan’ Titanic batmadan tam 14 yıl önce yazılmıştı. Romanın konusu şöyle: Devasa bir ingiliz yolcu gemisinin bir buzdağı ile çarpışması sonucunda sulara gömülmesini konu ediniyor. Morgan Robertson'un gemisinin adı Titan. 800 ayaklı bu gemi ‘batmaz’ olarak tanımlanıyor. Her iki gemide Kuzey Atlantik’te nisan ayında battı ve onların kaptanı da aşırı hız kurbanı oldu. Her iki gemide de 3000 yolcudan fazla yolcu taşınıyordu ve her ikisinde de bu kadar insana yetecek kadar filika yoktu. Evet ! Şu an Robertson’un bir büyücü olduğunu düşünüyor olabilirsin.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler