HABER

Karne, ebeveyn için sürpriz olmamalı

Psikiyatr Uz. Dr. Salman Ünlügedik, çocuğunu çok iyi tanıyan ebeveynlerin, gelecek karnenin içeriği hakkında birtakım fikirlere sahip olacağını söyleyerek, bu tür velilerde karnenin bir sürpriz etkisi oluşturmayacağının altını çizdi.

Karne, ebeveyn için sürpriz olmamalı

Okul hayatının uzun ve zahmetli bir süreç olduğunu belirten Psikiyatr Uz. Dr. Salman Ünlügedik, "Karne günleri hemen hemen hepimizin defalarca ve iyi kötü yaşadığı önemli deneyimlerdir. Evlerimizin bir köşesinde katlanıp bırakılmış bir karne genellikle vardır. Hiç olmazsa o günlerimizden kalma acı ya da tatlı bir anıyı mutlaka saklıyoruzdur. Nasıl heyecan duyduğumuzu, sevindiğimizi, korktuğumuzu, karmakarışık duygularla hep bir ağızdan 'Karadeniz-Akdeniz karnelerimizi isteriz, eğer zayıfımız olursa öğretmene küseriz' nakaratını ya da benzer şeyleri söylediğimizi bir şekilde anımsıyoruzdur. Hatırladıklarımız ve hatırladıklarımızı anlamak önemlidir. Zira, herhangi bir durumda yaşadıklarımızın ne kadar farkına varmış, duygularımızı ne kadar iyi anlayabilmişsek çocuklarımızın duygularını da o oranda anlayabileceğimizi, daha iyi iletişim kurabilme fırsatı bulacağımızı unutmayalım" dedi.

"SÖYLENENLERDEN ÇOK YAPTIKLARIMIZLA İLGİLİLER"

Çocukları anlamaya çalışmanın, iletişim kurmanın, bir sorunu çözmeye çalışmanın ilk adımı olduğunu; ancak bunun da sağlıklı bireyler yetiştirmede yeterli olmadığını kaydeden Dr. Ünlügedik, "Çocuklarımızın gelişmelerini yakından takip etmek, sabırlı olmak, ilk bocalamalarında ya da hatalarında tepkisel davranmayıp kabullenici olmak, olabildiğince tutarlı davranmak, farklılıklarına tahammül etmek, gururlarını kıracak kıyaslamalardan kaçınmak, seçimlerini ifade etmelerine olanak tanımak, her şeyden önce de bizleri sürekli olarak gözlediklerini ve örnek aldıklarını, ne söylediğimizden çok ne yaptığımızla daha ilgili olduklarını unutmamak gereklidir. Karne meselesi bir kağıt üzerindeki notları tartışmak meselesi değildir. O anın bir öncesi ve sonrası vardır" şeklinde konuştu.

Kendimizi o ana ne kadar iyi hazırlamışsak ve gidişattan haberdarsak, hayal kırıklığına uğrama şansızlığımızın da o oranda az olacağını vurgulayan Ünlügedik, "Hayal kırıklığının az olması bazı istenmeyen durumların gerçekleşmesini engelleyecektir. Unutmamak gerekir ki, iyi bir eğitim iyi bir kimlik gelişimiyle birlikte olur. Kimlik gelişimi ise okuldan önce aile ortamında sağlanan bir durumdur. İyi bir kimlik gelişiminin olmazsa olmazları arasında aile içi ilişkilerin demokratik olması, özellikle büyüklerin üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçmamaları ya da birbirlerine devretmemeleri, çocukların sevgi ve ilgi ihtiyaçlarının ahenk ve uyum içinde karşılanması, ev içi düzenin olabildiğince aksatılmaması gelir. İyi bir kimlik gelişimi için gerekli olan koşulların sağlanması çocuğun okul hayatı sırasında ihtiyaç duyduğu şeylerin de büyük oranda karşılanacağı anlamına gelecektir. Bu doğrultuda, eğer anne ya da babadan herhangi biri çocuğuyla birlikte kitaplar okumamış, onun dersleriyle ilgilenmemiş, öğretmenleriyle ders durumu ve genel gidişatı ile ilgili olarak konuşmamış, ortaya çıkmış herhangi türden sorunlarının çözümünde aktif bir rol üstlenmemiş yani çocuğun sorunlarının çözümünde yalnız bırakmış ise karne notları ile ilgili çıkabilecek problemler konusunda eleştirel tutum sergileme hakkına sahip olmayacaktır. İlgisizlikle birlikte gündeme gelen uygun olmayan eleştirel tutumların birlikteliği okul sorunları yanında kişilik gelişimiyle ilgili başka sorunların da ortaya çıkmasına eğilim yaratacaktır ki bu sorunlar çözümü oldukça güç durumlardır. Alkol-madde kullanımlarının, uyum problemlerinin, intihar girişimlerinin ortaya çıkmasına neden olan ve davranım bozuklukları olarak tarif ettiğimiz bu durumların görülme sıklığının artmış olması çocuklarımızın kendilerine ve eğitimine yönelik ilgimizin önemine işaret etmektedir" açıklamasında bulundu.

"İLGİ, SADECE DERS NOTLARINA DEĞİL, ÇOCUĞUN SOSYAL GELİŞİMİNE YÖNELİK DE OLMALIDIR"

"Günümüzde eğitim ve öğrenim hayatı olarak tarif edebileceğimiz okul hayatı uzun ve zahmetli bir süreçtir" şeklinde konuşmasına devam eden Ünlügedik, "Karmaşıklaşmış yaşamımızın önümüze getireceği sorunları sağlıklı yollarla çözebilmek için iyi bir eğitime olan ihtiyaç her geçen gün daha da artmaktadır. Çocukların evden daha fazla zaman geçirdikleri bu mekanlarla ilişkilerimizin evimizle olandan daha az olması beklenemez. Okul ya da öğretmen geçmişte olduğu gibi, "eti senin kemiği benim" misali çocuklarımızın bırakılacağı yerler olamazlar. Biz büyüklerin çocuklarımızla ilgili oluşu çerçevesine okula karşı, okul çalışanlarının bizlere karşı sorumluluklarının karşılıklı anlayış çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. Çocuklarımıza gerekli eğitimin verilmesini bir kurum olarak okuldan istemek bizim, çocuklarımızla ilgilenmemizin istenmesi okul çalışanlarının hakkıdır. İyi bir eğitim bu ikisinin aynı anda var olmasıyla mümkündür. Bu zahmetli ve uzun süreçte ortaya çıkabilecek sorunlara erkenden, ilgi ve anlayış çerçevesinde etkin müdahale ancak haberdar olmayla mümkündür. Çocuğunun durumundan haberdar olan büyükler doğaldır ki karneyi daha önceden bileceklerdir. Karne onlar için sürpriz olmayacaktır. Haberdar oldukları içindir ki çocuklarıyla neyi nasıl konuşacakları konusunda bir hazırlıkları ve fikirleri olacaktır" dedi.

"HER İKİSİ DE FAZLA ABARTILMAMALI"

Dr. Ünlügedik, ayrıca "Eskiden, büyüklerin okulla ilişkilerinin çok sınırlı olduğu dönemlerde olduğu şekliyle karne bilgilenmeleri için büyükler tarafından görülüp; "görülmüştür" imzası attıkları bir şey değildir. Karne; çocuğun kendi durumunu topluca görmesi içindir. Başarıda; başarının ödüllendirilmesi yanı sıra motivasyonun devamının sağlanması, başarısızlıkta; çocuğun durumundan haberdar olması, eksiklerini görmesi ve ödül alabilmesi için daha fazla gayret göstermesi gereğini anlaması hedeflenir. Hedeflenenlerin gerçekleşebilmesi için, başarı ve başarısızlık durumlarının her ikisinin de fazla abartılmaması gerekmektedir. Başarının abartılması aşırı bir güven ve çevrenin kullanılmasına, başarısızlığın abartılması aşırı güvensizlik ve gurur kırıklığına neden olabilir. Unutulmamalıdır ki sağlıklılık sadece ders başarısıyla, sağlıksızlık ders başarısızlığıyla tarif edilen bir durum değildir. Çocuklar başarılı olmaları yönünde motive edilmeli, başarılarındaki artışlar uygun şekilde ödüllendirilmeli, her dersin kesinlikle tam not olması şeklinde mutlak başarı kriterleri konmamalıdır. İlgi sadece ders notlarına değil çocuğun sosyal gelişimine yönelik de olmalıdır" şeklinde çocuklara destek verilmesi gerektiğini vurguladı.

Dr. Salman Ünlügedik, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sevgili anne ve babalar; uzun ve zahmetli yollarda tümsekler, çukurlar olduğu gibi eğitim hayatında da benzer zorluk dönemleri olacaktır. Bu dönem aynı zamanda çocukluğun, ergenliğin geçirildiği, sağlıklı bir kimlik gelişmesiyle tamamlanmasını arzu ettiğimiz bir dönemdir. Bu dönemin doğası gereği ortaya çıkabilecek zorluklar, dalgalanmalar anlayışın hakim olduğu, yakın ilgi ve alaka ile genellikle giderilebilir niteliktedirler. Çocuklarımızla ders başarıları ile ilgili konuşmak ve sorunlarının çözüm şeklini tartışmak için fazlaca zaman ve şansımız vardır. Deyim yerindeyse 365 gün bunun içindir."

En Çok Aranan Haberler