Olay, 30 Temmuz günü saat 19.00 sıralarında, Meram ilçesi Hasanköy Mahallesi Özşahin Sokak'ta meydana geldi. Yaşar Dedeoğulları'nın (65) evine, 2010 yılından beri husumetli olduğu yan komşusu Lütfi Keleş'in, yakında oturan kayınbiraderi Mehmet Altun (33) geldi. Bahçede aile fertleriyle bir süre konuşan Altun, ardından poşetten çıkardığı tabancayla peş peşe ateş ederek katliam yaptı. Saldırıda Yaşar Dedeoğulları ile eşi İpek (57), çocukları Serap (33), Serpil (29), Sibel (35), Metin (42) ve Barış Dedeoğulları (31) yaşamını yitirdi. Olayın ardından kiraladığı araçla kaçan Altun, 4 Ağustos günü Özel Harekat ekipleri tarafından memleketi Bozkır ilçesi Üçpınar Mahallesi’nde arazi taraması sırasında yakalandı.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında aralarında Mehmet Altun'un da bulunduğu 13’ü tutuklu, 1'i 18 yaşından küçük 22 şüpheli hakkında işlem yapıldı. Hazırlanan iddianamede tutuklu Mehmet Altun’un, 'Canavarca hisle tasarlayarak 7 kişiyi kasten öldürme' suçundan 7 kez ağırlaştırılmış hapis cezası istendi. Ayrıca olayın ardından evin bazı noktalarına yanında getirdiği bidondaki benzini döküp ateşe verdiği gerekçesiyle 'Yakarak mala zarar verme' suçundan 1 yıldan 9 yıla kadar, 'Nitelikli olarak konut dokunulmazlığı' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar, '6136 Sayılı Kanuna Muhalefet' suçundan da 5 yıldan 8 yıla kadar yargılanması talep edildi.
İddianamede, Mehmet Altun'u azmettirdiği öne sürülen eniştesi Lütfi Keleş, ablası Ayşe Keleş, yeğeni Ali Keleş ile diğer tutuklu sanıklar Yahya Çalık, İbrahim Keleş, Ramazan Çalık, Ali Çalık, Veli Keleş, oğlu Ali Keleş ile adli kontrolle serbest bırakılan akrabaları Ali Keleş hakkında 'Canavarca hisle tasarlayarak 7 kişiyi kasten öldürmeye azmettirme', 'Yakarak mala zarar vermeye azmettirme' suçlarından yargılanması talep edildi. Aralarında 18 yaşından küçük olan 1 çocuk, 11 kişi hakkında ise kovuşturmaya gerek olmadığı yönünde karar verildi. Mehmet Altun'un tutuklanan eşi Zehra Altun, babası İbrahim ve annesi İsmahan Altun da kuvvetli suç şüphesi kalkması nedeniyle tahliye edildi.
İddianamede olay anına ait güvenlik kamera kayıtları ile Mehmet Altun'un, aracı kiraladığı yerden itibaren olay sonrasına kadarki elde edilen tüm güvenlik kamera kayıtları ayrıntılı olarak anlattı.
İddianamede, Mehmet Altun'un polis ve savcılıktaki ifadesine de yer verildi. Dedeoğulları'nın evine, kendisini Meram Belediyesi görevlisi olarak tanıtarak gittiğini belirten Altun, mayıs ayında enişteleriyle gerçekleşen kavgaya ait şikayetlerinden vazgeçirip, barış sağlamak maksadıyla gittiğini öne sürdü. Altun, ''Tabancamın şarjörüne 15 adet mermi bastım. İkinci şarjöre de 15 tane mermi bastım. Şarjörün bir tanesini tabancaya taktım. Tabancanın namlusuna 1 tane mermi verdim'' dedi.
Altun savcılıktaki ifadesinde ise şunları söyledi:
''Ben olay tarihinde karşı tarafın şikayetinden vazgeçmesi için barışı sağlamak maksadıyla evlerine gittim. Bana hiç kimse bu yönde bir görev vermedi ya da telkinde bulunmadı. Şahısların evine gideceğimden kimsenin haberi yoktu. Her ne kadar barış için gitmiş olsam da karşı tarafın bana zarar verme ihtimaline karşı tedbirli gitmek istedim. Bu nedenle yanıma tabanca ve mermileri aldım. Ayrıca aracımda daha sonra yakalandığımda üzerimde bulunan bıçağım da vardı. Ben eve ilk vardığımda önce birkaç bayan gördüm. Yüzümde cerrahi maske olduğu için ilk başta beni tanıyamadılar. Ben kendimi belediye görevlisi olarak tanıttım ve bütün aile buradaysa bir görüşme yapacağımı söyledim. Onlar da bana Barış’ın olmadığını, 5 dakikaya kadar geleceğini söylediler. Ben aracımla olay yerinden ayrıldım. Alakova tarafına gittim. Araç içerisinde 5-10 dakika kadar oyalandım. Tekrar aracımla şahısların evine gittim. Bu süre zarfında kimseyle yüz yüze ya da telefonla görüşmedim. Ben şahısların bu evde toplam 7 kişi yaşadıklarını bilirim. Ben tüm aile bireyleriyle barışma meselesini konuşmak istediğim için hepsinin bir araya gelmesini istedim. İkinci gidişimden sonra şahıslar ben tabancayı ve akabinde yüzümdeki maskeyi çıkarıncaya kadar beni tanıyamadılar. Bütün aile bir araya geldikten sonra oraya barışmak maksatlı gittiğimi açıkladım. Hatta elimdeki dosya kağıdına şahısların isimlerini yazmıştım. Şahıslar elimdeki dosyaya bakmaya çalıştılar. Benim öncelikli amacım şahıslara güzellikle şikayetten vazgeçme dilekçesi imzalatmaktı. Silah zoruyla herhangi bir belge imzalatmak değildi.''
Kısa bir süre sonra kendisini tanıdıklarını söyleyen Altun, ''Ben konuya girdikten sonra beni tanıdılar. Daha ben onlara herhangi bir belge imzalanmasından bahsetmeden bana tehditlerde bulunmaya başladılar. Kim olduğumuzu size göstereceğiz. Aşiretlere haber verdik, sizi buradan sürecekler’ gibi sözler söylediler. Sizden önceki ev sahipleri nasıl evi satıp gittilerse, siz de öyle gideceksiniz’ dediler. Bu sözleri genel olarak Barış ve Metin söyledi. Kadınların da buna benzer ifadeleri oldu. Yanımda götürdüğüm şikayetten vazgeçme dilekçesini kendim hazırlamıştım. Bez torbamdan çıkardığım tabancamı şahıslara doğrulttum. Bir süre daha konuşmaya devam ettik. Tabancayı görmelerine rağmen karşı taraf benzer tehdit ifadelerine devam etti. Ben silahı doğrultmuş olmama rağmen şahısları vurmayacağımı sadece konuşmaya geldiğimi söyledim. Kızları yerden taş alıp bana doğru attı. Ben geriye doğru kaçmaya çalıştım. Bu esnada da tabancamı ateşlemedim. Şahıslar beni kovaladı. Ben de aralarından sıyrılıp kendimi korumak maksadıyla şahıslara doğru yakın mesafeden ateş etmeye başladım. Birkaç kişiyi bu sırada vurduğumu biliyorum. Hatta o an kendimi kaybettim ve yerdeki şahsa da yeniden ateş ettiğimi hatırlıyorum. Bu esnada da bir iki kadın evin yanına ve eve doğru kaçıştı. Benim silahımdaki mermi bitmişti. Bez torbamda yedek şarjörüm vardı. Şarjörümü değiştirip önce evin yanına kaçan bayanı daha sonra evin içine giden bayanı vurdum” dedi.
Olay yerine gelmeden önce bir akaryakıt istasyonundan 5 litrelik bidona, 30 liralık benzin aldığını anlatan Altun, ''Evde güvenlik kamerası olduğunu biliyordum. Olay yerine gitmeden önce benzin alma sebebim böyle bir olay yaşanırsa evi ateşe verip güvenlik kamerası görüntülerini yok etmekti. Benzini olay yerine götürme sebebim evi yakmaktı. Olaydan sonra köye doğru yola çıktım. Önceden planlamamıştım bunu.'' dedi.
Altun, ifadesinde memleketi Bozkır ilçesine kırsal alanda saklandığını, bahçelerden meyve yiyecek beslenmeye çalıştığını ve ağaçların kenarlarında uyuduğunu anlattı.
Diğer şüphelilerin kendisini azmettirmediğini öne süren, yaşananlardan dolayı pişman olduğunu söyleyen Altun, ''Benim bu aile ile bizzat husumetim vardır. Ne zaman ablam Ayşe'nin yanına gitsem, bu şahıslar bana kazma kürekle saldırıyorlardı. En son Kurban Bayramından iki, üç gün önce ablam Ayşe'nin yanına gitmiştim. Tek başımaydım. Gidiş amacım tarlada çalışan ablamı görmek ve çocuklara dondurma götürmekti. Aracımı görünce 7 kişinin tamamı ellerindeki kazma küreklerle benim aracıma doğru hücum etti; ancak ben durmayıp yoluma devam ettim. Bu yüzden bana veya aracıma vuramadılar. Ben bu olayı çok önemsememiştim. Bu nedenle 30 Temmuz’da yaşanan olayın bu olayla bir ilgisi yoktur. Olay yerine giderken şahısları vurma niyetim yoktu'' diye konuştu.
Azmettirici oldukları öne süren diğer şüpheliler ise ifadelerinde, suçlamaları reddedip, Mehmet Altun'un saldırıyı gerçekleştireceklerinden haberleri olmadığını söyledi.
Cumhuriyet Savcılığı da saldırıyla ilgili değerlendirmesinde, ''Olayda tek bir silah bulunduğu ve bu Mehmet Altun tarafından kullanıldığı ve tüm maktullerin bu silahla vurulduğunun sabit olduğu, Mehmet Altun'un, Dedeoğulları ailesiyle doğrudan bir husumetinin bulunmadığı, 12 Mayıs tarihinde meydana gelen kavgada olmadığı, olay yerine giderken kendi beyanında kabul ettiği üzere 2 şarjör ve yaklaşık 50 adet mermiyi yanına alması, evde bulunduğunu bildiğini ifade ettiği güvenlik kamera görüntülerini yok etmek maksadıyla yanında bidon içinde benzin götürüp olay sonrası da evi ateşe vermesi, olay yerine ilk gittiğinde Barış Dedeoğulları'nın evde olmadığını öğrenip, kendisinin de çağrılmasını istemesi dikkate alındığında şüphelinin fiilini önceden tasarladığı açık olduğu ayrıca şüphelinin kullanmakta olduğu cep telefonu HTS analizi incelendiğinde muhtemelen olay yerine gitmeden önce telefonu kapatıp olay yerinden kaçtıktan sonra açmış olabileceği değerlendirildi. Bununla birlikte maktul Sibel'i ateşli silah yaralanması neticesi vefat ettiği sabit olmakla birlikte, maktul Sibel evin içinde iken evi ateşe vermesi gözetilerek fiilin tüm maktuller yönünden canavarca hisle öldürme olarak kabul edilmesi gerektiği' belirtildi.
Ayrıca savcılık diğer şüpheliler arasında 'Mahkeme' isimli bir WhatsApp grubu kurulduğuna yer verdi.
İddianame 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirse, şüpheliler yargılanmaya başlayacak.
Kaynak: DHA
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.