MEHMET ALACA/MUHAMMET NUSRET ALTUN - Dünyanın yeni ekonomik devi Çin'in askeri harcamalarını son 10 yılda yüzde 83 artırmasına dikkati çeken uzmanlar, Çin ile ABD arasındaki rekabetin yakın gelecekte daha sık gündeme geleceğini iddia etti.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) "Dünyada Askeri Harcamadaki Eğilimler 2018" raporuna göre, 2018'de küresel savunma harcamaları, 2017'ye göre yüzde 2,6 artarak 1,8 trilyon doları aştı.
Uzmanlar, küresel savunma harcamalarındaki bu artışın neden ve sonuçlarını AA muhabirine değerlendirdi.
SIPRI tarafından yayımlanan rapora göre ABD, 2018'de 649 milyar dolarlık toplam askeri harcamalarıyla dünyada birinci sırada geliyor.
MEF Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, ABD'nin bu askeri harcamalarının tümüyle silahlanma için harcanan miktarları içermediğini belirterek, çok ciddi bir oranın personel giderlerine gittiğini söyledi.
ABD Savunma Bakanlığında yaklaşık 3 milyon personelin maaş aldığının basına yansıdığını hatırlatan Kibaroğlu, "Dolayısıyla, silahlanma için harcanan miktarlara dikkat etmek daha önemli. Her halükarda ABD’nin savunma bütçesi dünyada en yüksek savunma bütçesi ve takip eden 9 ülkenin savunma bütçelerinin toplamına eşit ya da fazla." dedi.
Bununla birlikte SIPRI'nın raporunda dünyanın yükselen gücü Çin, ABD'nin ardından 2018'de 250 milyar dolarlık savunma bütçesiyle ikinci sırayı aldı. Çin'in askeri harcamalarında geçen yıl yüzde 5'lik artış kaydedildi. Bu ülkenin savunma harcamalarının son 10 yılda yüzde 83 artması dikkati çekti.
Kibaroğlu, son yıllarda Çin'in savunma ve silahlanma harcamalarını ciddi oranda arttırdığını vurgulayarak, "Gidişat, ekonomik ve kısmen siyasi ayağı bulunan küresel güç olma iddiasının askeri ayağını da güçlendirmek." ifadelerini kullandı.
Soğuk Savaş döneminde Çin'in kısıtlı sayıda nükleer silahlara sahip bir ülke olarak ABD ya da Sovyetler Birliği gibi küresel bir süper güç konumunda olmadığını belirten Kibaroğlu, şöyle devam etti:
"İçinde bulunduğumuz dönem, Soğuk Savaş döneminde geliştirilen 'silahsızlanma ve silahların kontrolü' paradigmalarının yıkılmakta olduğu ve yerine yeni paradigmanın daha en az 15-20 sene, belki daha uzun süre konulamayacağı bir dönem. 'Güç' kavramı uluslararası ilişkilerde siyasi hedefe ulaşılmasında sonucu tayin edecek belki de tek unsur olarak görülmeye başlandı. Çin de bu durumun farkında olarak silahlanma çalışmalarını ve harcamalarını artırıyor."
ABD ile Çin arasında gerginliğin yakın gelecekte tırmanacağına değinen Kibaroğlu, "Önümüzdeki 10 yıl ABD-Çin rekabeti daha sık gündeme gelecek. ABD, Çin'i uzun vadeli ve ciddi bir rakip olarak görüyor." dedi.
- “Herkesin kendi göbeğini keseceği” dönem
ABD, Çin, Suudi Arabistan, Hindistan ve Fransa 2018'de en fazla askeri harcamayı yapan 5 ülke oldu. Rapora göre bu 5 ülke, küresel savunma harcamalarının yüzde 60'ını gerçekleştirdi. Ayrıca, en fazla askeri harcama yapan 15 ülke, bu alandaki küresel harcamanın yüzde 81'ine tekabül etti.
Kibaroğlu, dünyanın içinde bulunduğu dönemi "paradigmasız dönem" şeklinde tanımlayarak, "Bu süreçte kısa süreli ve sürekli değişen ittifakların kurulup bozulacağı, aynı ülkelerle aynı anda hem müttefik hem rakip olunabileceği ki bazı örneklerini görmeye başladık bile bir süreç yaşanacak." diye konuştu.
Bu sürecin “herkesin kendi göbeğini keseceği” bir dönem olduğunu söyleyen Kibaroğlu, "Güç yakın tarihte olduğundan çok daha fazla aranan unsur olacak. Askeri harcamaların ve silahlanma harcamalarının son yıllardaki yüksek oranlardaki artışı da buna işaret ediyor." dedi.
- Türkiye'nin askeri harcamaları 19 milyar dolar
Türkiye, son 10 yılda askeri harcamalarını yaklaşık yüzde 65 artırarak 2018'de 19 milyar dolara çıkardı.
Kibaroğlu, Türkiye’nin askeri harcamalarının hepsinin silahlanmaya harcanmadığını, önemli bir kısmının personel harcamalarına gittiğini kaydetti.
Türkiye’nin bulunduğu coğrafya ve karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditleri dikkate alındığında bu rakamın yüksek olmadığını belirten Kibaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye’nin güvenlik tehditleri karşısında önemli bir güvence teşkil eden ve caydırıcı güç konumunda olan NATO ittifakı üyeliğinin de müttefiklerimiz tarafından tartışılmaya başlandığı günümüzde savunma kapasitesini arttırmak yönünde adım atması anlaşılabilir bir durumdur."
Kibaroğlu, devletin ve özel sektörün savunma sanayisi alanına daha fazla girmesinin hem caydırıcı gücün artmasına hem de bilimsel, teknolojik ve ekonomik kapasitenin güçlenmesine katkı sunacağını söyledi.
- "Çin, ABD ile rekabetini her alanda sürdürecek"
TOBB ETÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, Çin’in askeri harcamalarının 1996'da 26 milyar dolarken, 2018'de 250 milyar dolara ulaştığını söyledi.
Özcan, Çin'in askeri anlamda hala ABD’nin çok gerisinde olduğunu belirterek, "Ancak rekabet parametreleri sadece askeri güçle değil ekonomi, nüfus, coğrafya ve teknoloji ile değerlendirilir. Çin önümüzdeki yıllarda ABD ile rekabetini her alanda sürdürecektir." diye konuştu.
- "Askeri güç askeri harcamalarla doğru orantılı değil"
Ülkelerin askeri gücünün askeri harcamalarla doğru orantılı olmadığına işaret eden Özcan, insan kalitesi, coğrafya, nüfus, bilgi üretme kapasitesi, askeri kültür ve savaş içinde bulunmanın aynı miktar harcama yapan ülkeler arasında ciddi farklılıklara yol açtığını söyledi.
Özcan, "Örneğin, Suudi Arabistan aynı harcamayı yaptığı İngiltere'den askeri kapasite olarak fersah fersah geridedir. Bu rakamlar bize askeri harcama yapan ülkelerin mutlaka bölgesel güç olduğu anlamına gelmez." dedi.
Türkiye'nin de askeri kapasitesinin tek başına askeri harcamalarla ölçülemeyeceğine değinen Özcan, "Önemli olan tehdit değerlendirmesini doğru yapmaktır. Buna verilecek optimum cevap bazen diplomatik bazen yumuşak güçle olur." şeklinde konuştu.
Özcan, Türkiye'nin askeri harcamasının yeterli olup olmadığının siyasi hedef ve strateji ile uyumuna paralel olduğunu kaydederek, "Türkiye gibi ateş çemberi içinde varlığını sürdüren bir ülkenin güçlü bir ordusunun olması zorunluluktur." ifadelerini kullandı.