Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya'da gerçekleşen G-20 Liderler Zirvesi'nin sonuç bildirgesinin de açıklandığı basın toplantısında, “Kendi halkını katleden Esed'in Suriye'nin geleceğinde yeri yoktur, olamaz. Esed bu şansını çoktan kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki Suriyeli mülteciler DAİŞ'ten ve Esed rejimini devlet teröründen kaçıyor" dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin 1 Aralık 2014 tarihinde Avustralya'dan devralınan dönem başkanlığının iki gün süren Liderler Zirvesi'yle tamamlanmış olduğunu kaydetti. Antalya Zirvesi Sonuç Bildirgesi'nin G-20'nin gelecek dönem çalışmalarını şekillendirecek önemli bir belge olduğuna olan inancını dile getiren Erdoğan, 2016 yılı için G-20 dönem başkanlığın da Çin Halk Cumhuriyeti'ne devrettikleri sözlerine ekledi.
TERÖRİZLE MÜCADELEDE GÜÇLÜ DURUŞ ORTAYA ÇIKTI
Zirve öncesi Cuma gecesi Paris'te yaşanan terör saldırıların liderler olarak herkesi derinden üzdüğünü belirten Erdoğan, “Bu vesileye Paris'teki terör saldırılarını şiddete kınadığımı ifade ediyor, Fransız dostlarımızın acılarını paylaşıyoruz" dedi. Dün ki ilk G-20 oturumunda da Beyrut'tan Bağdat'a, Ankara'dan Paris'e kadar terör saldırılarında hayatını kaybedenler için G-20 liderleri olarak saygı duruşunda bulunduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“2015 Antalya zirvesinin belki de en önemli sonuçlarından biri dünya ekonomisinin ve nüfusun çok büyük bir bölümün temsil eden G-20 ülkelerinin terörizmle mücadele konusunda güçlü bir duruş ortaya koymuş olmalarıdır. 2008 yılında beri G-20 zirvelerine katılan bir liderim. Başından beri söylediğim bir şey var, 'Küresel barış ve istikrar sağlanmadan güçlü bir küresel ekonomiden bahsetmemiz mümkün değildir.' Dolayısıyla G20'nin küresel istikrarı doğrudan etkileyen meseleleri görmezden gelme lüksü olamaz. Bu anlayışla zirvede finansal konuların yanı sıra terörizm ve mülteci krizini de ele aldık."
ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ
Türkiye'nin olarak terörizmin ne olduğunu çok iyi bilen ve ağır sonuçlarıyla 70'li yıllardan bu yana yüzleşen bir ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, terörle mücadele konusunda uluslararası işbirliği konusunda Türkiye'nin üzerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını bir kez daha zirvede ifade ettiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu mücadele samimi bir uluslararası işbirliği ve dayanışmayı gerektirir. Terörizm mücadele konusunda G-20 liderleri şunu bir defa kabul etmişlerdir ki, buradan ortak bir bildiri kararlı duruşumuzu ortaya koyması bakımından da önem ifade etmektedir" diye konuştu.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AYRIMI OLMAZ
Terörün dini, milliyeti, ırkı, bölgesi olamayacağını, terörizmi herhangi bir dinle ilişkili hale getirmenin de yanlış olduğu gibi böyle bir tavrın o dinin mensuplarına yapılacak en büyük hakaret, saygısızlık olacağını belirten Erdoğan, “Zira bütün dinler için hayat hakkı kutsaldır" dedi.
Aynı zamanda terör örgütleri arasında ayrım yapılmaksınız kararlı şekilde mücadele edilmesi çağrısı yapan Erdoğan, “Bu örgütler arasında ayrım yapan herkes, her ülke bizim gözümüzde terörizmle mücadele konusunda hata içindedir" dedi.
DAİŞ, El- Kaide, Boko Haram, PYD, YPG ve DHKP gibi terör örgütlerine karşı aynı kararlı mücadele devam edileceğini söyleyen Erdoğan, “Uluslararası alanda da terör örgütleriyle etkin işbirliği sağlamak için kararlı somut adımlar atılması gerekiyor. G-20 liderleri olarak terör örgütleriyle ayrım gözetmeksizin mücadele konusunda görüş birliği içinde olduğumuz gördük" diye konuştu.
ÇÖZÜM SURİYE'DE HERKESİN KABUL EDECEĞİ BİR REJİM
G-20'de temsil edilen ve içinde Türkiye'nin de bulunduğu Müslüman liderler olarak İslam'la hiçbir ilgilisi olmayan DAİŞ terörüne ve vahşetine karşı ortak sorumlulukları olduklarını aktaran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bölgemizde ve dünyanın farklı köşelerinde meydana gelen çatışma ve istikrarsızlar hepimizi yakında etkiliyor. Çevrimizde artık yönetilemez hale gelmiş ülkeler ortaya çıktı. Suriye bu konuda en fazla öne çıkan yerdir. Sınır komşusu ve halkıyla yakın bağları olan bir ülke olarak Suriye'de yaşanan dramın etkilerini çok yakından hissediyoruz. Türkiye bugün 2.2 milyonu Suriyeli, 300 bin Iraklı olmak üzere 2.5 milyon mülteciyi topraklarında barındırıyor. Bu mağdur insanların tamamına inanç ve köken farkı gözetmeksizin kapılarımızı açtık. Bu her şeyden önce bizim için insanlık vazifesidir. Ancak karşı karşıya bulunduğumuz örneği görülmemiş sorun bir ülkenin tek başına üstesinden gelebileceği boyutu çoktan aştı. Esasen sorunun derinleşmesi evlerinden, vatanlarından geriye dönüş ümitlerinin her geçen gün zayıflamasından kaynaklanıyor. Suriye'de ülkede yaşayabilen herkesin kabul edebileceği bir çözüm üzerinde uzlaşılmadan bölge kaynaklı sorunların üstesinden gelinemez. Uluslararası toplumun bu konuda artık etkin bir işbirliği, külfet paylaşımı ve samimi dayanışma içinde hareket etmesi gerekiyor."
ESED'İN SURİYE'NİN GELECEĞİNDE YERİ YOKTUR
Bu noktada Cumartesi günü sona eren Viyana Görüşmeleri'nde gelinen aşamayı sorunun çözümü için atılmış 'ümitvar adım' olarak değerlendirdiğini belirten Erdoğan, “Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, terörden arındırılması ve çoğulcu demokratik meşru bir siyasi yapıya kavuşması bu sürecin ana hedefidir" dedi.
“Kendi halkını katleden Esed'in Suriye'nin geleceğinde yeri yoktur, olamaz. Esed bu şansını çoktan kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki Suriyeli mülteciler DAİŞ'ten ve Esed rejimi devlet teröründen kaçıyor" diyerek açıklamalarını sürdüren Erdoğan, G-20 liderleri olarak bugün nüfusu bir çok Avrupa ülkesinden fazla mülteciler için daha fazla gayret edecekleri açıkladıklarını söyledi.
TERÖR VE MÜLTECİLER ARASINDA BAĞ SORUMLULUKTAN KAÇMAKTIR
Bugün terör ve mülteciler arasında ilişki kurulmasını insani sorumluluklardan kaçma gayreti olarak gördüğünü belirten Erdoğan, terörizmle mücadele ve mülteci soruna çözül bulma gayretlerini birlikte yürütülmesi gerektiğini söyledi. Mülteci olayıyla terör olayını birbirine karıştırılmaması gerektiğini belirten Erdoğan samimi bir dayanıma çağrısı yaptı ve G-20 ülkeleri olarak dünya örnek olmak gibi bir sorumluluğa sahip olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Suriye'de insani güvenlik bağlamında atılması gereken adımlar daha fazla geciktirilmeden hayata geçirilmelidir. Bunu başarabilirsek daha iyi bir gelecek konusunda tüm insanlığın güçlü bir umut beslemesine kartı sağlamış oluruz. Bu bizim için en az güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme kadar önemli bir hedeftir. Bunu birlikte yapabiliriz."
KAPSAYICI BİR BÜYÜME
2015 yılında gerçekten de yoğun bir küresel gündemin olduğunu ve karşı karşıya olunan sorunların çoğunun küresel ölçekte işbirliği gerektirdiğini belirten Erdoğan, “Bu bakımdan G-20 platformu sadece üye ülkeler değil tüm dünya için önemli bir imkandır. Biz dönem başkanlığımızda G-20'nin bu yönünü öne çıkarmanın, güçlendirmesinin içinde olduk" diye konuştu.
Türkiye'nin dönem başkanlığında G-20 gündeminin kapsayıcılık, uygulama ve yatırımlar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak hedefin güçlü, sürdürülebilir ve dengeli olduğu kadar bu yılla birlikte kapsayıcı bir küresel büyümeyi temin etmek olduğunu söyledi. Bunun hayat standartlarının yükseltilmesi ve refahın yaygınlaştırılması bakımından önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, G-20'nin gelecek dönem başkanı Çin Devlet Başkanı'nın da bunu kendi yapacakları zirvede de koruyacağını dile getirdiğini aktardı.
G-20 ZENGİNLER KULÜBÜ DEĞİLDİR
G-20 için artık uygulama zamanının geldiğini belirterek değerlendirmelerine devam eden Erdoğan, verilen taahhütlerinin uygulanması içi kapsamlı bir izleme mekanizması oluşturulduğunu ve 2018 yılına kadar yüzde 2.1'lik büyüme için uygulanacak stratejileri bu şekilde takip edebileceklerin söyledi. Verilen taahhütlerini yarısını tamamlandığı ve kat edilen mesafenin G-20'nin toplam hasılasına binde 8'lik katkı yapacağı hesap edildiğini belirten Erdoğan, yatırımların canlandırılması için zirvede görüş birliğini de oluştuğunu belirterek, 2018 sonuna kadar küresel düzeyde yatırım 4.4 trilyon dolar artmasını beklediklerini söyledi. G-20'nin zenginler kulübü olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bizler sadece belirli bir refah seviyesini yakalamış toplumları değil, aynı zamanda kalkınma çabaları devam eden ülkeleri de temsil ediyoruz. Dünyanın önde gelen gelişmiş ve yükselen ekonomileri olarak düşük gelirli ve gelişmekte olana ülkelerine halinden de anlıyoruz. Dolayısıyla bu notada söyleyecek sözümüz olması gerekir. Bu anlayışla G-20 kalkınma gündeminin sürdürülebilir kalkınma için 2030 gündemini destekleyecek şekilde yeniden yapılandırılması için mutabık kaldık. Kültür ve medeniyet adalet üzerine bina eden bir ülke olarak kapsayıcılık ilkesini bu doğrultuda ısrarla savunmaya devam edeceğimizi ifade etmek isterim."
BASIN TOPLANTISINDAN NOTLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını zirvenin gerçekleştiği Regnum Carya Otel'in karşısında Kaya Palazzo Otel'de Uluslararası Basın Merkezi'nde bulunan 1 numaralı basın toplantı salonunda yaptı.
Erdoğan'ın saat 15.30'da başlayacağı ilan edilen basın toplantısı için salonun kapıları saat 14.00'te açıldı ve basın mensuplarını saat 15.00'e kadar girişine izin verildi. Bu saatten sonra içeriye gazeteci alınmadı.
Erdoğan'ın G-20 Lider Zirvesi'ndeki basın toplantısında konuşması İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Rusça ve İspanyolca olmak üzere 6 dile çevrildi. Basın toplantısını 300'e yakın yerli ve yabancı basın mensubu takip etti.
G-20 LİDERLER BİLDİRGESİ
Antalya'da yapılan G-20 Liderler Zirvesi'nin sonuç bildirgesi açıklandı. 'Antalya Zirvesi' adını taşıyan bildirge şöyle:
"GİRİŞ
Bizler, G20 Liderleri olarak, insanlarımızın refahını artırmak için güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümeyi elde etmeye yönelik ilave ortak eylemlerimizi belirlemek üzere 15-16 Kasım 2015 tarihlerinde Antalya'da bir araya geldik. Büyümenin güçlü ve kapsayıcı olması konusunda son derece kararlıyız ve daha fazla ve daha kaliteli istihdam oluşturacağız. Kapsayıcı büyümeyi ilerletmek ve güveni sağlamlaştırmak için tüm politika araçlarının kullanılması ve bütün paydaşlarla güçlü bir ilişki kurulması gerektiğinin bilincindeyiz.
TOPARLANMANIN GÜÇLENDİRİLMESİ VE POTANSİYELİN ARTIRILMASI
Küresel ekonomik büyüme dengesiz görünümünü sürdürmekte ve bazı büyük ekonomilerdeki olumlu görünüme rağmen beklentilerimizin altında seyretmeye devam etmektedir. Finansal piyasalardaki riskler ve belirsizlikler devam etmekte ve jeopolitik zorluklar giderek küresel bir soruna dönüşmektedir. Bunlara ilaveten küresel talepteki eksiklik ve yapısal sorunlar, cari ve potansiyel büyüme üzerinde baskı oluşturmayı sürdürmektedir.
Güçlü, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme için eşgüdüm halinde sağlam makroekonomik politikaları uygulamaya devam edeceğiz. Merkez Bankalarımız, görev tanımlarıyla tutarlı olacak şekilde, fiyat istikrarını sağlamaya ve ekonomik aktiviteyi desteklemeye devam edecektir. Maliye politikalarını, büyümeyi ve istihdam oluşturulmasını desteklemek için kısa vadeli ekonomik koşulları dikkate alarak esnek bir şekilde uygulayacağımıza dair taahhüdümüz yineliyoruz ve aynı zamanda kamu borcunun GSYH'ye oranını sürdürülebilir bir patikaya oturtacağız. Ayrıca, verimliliği, kapsayıcılığı ve büyümeyi desteklemek amacıyla bütçe harcamalarının ve gelirlerinin dağılımını gözden geçirmeye de devam edeceğiz. Küresel yeniden dengelemenin sağlanmasına dair taahhüdümüze bağlıyız. Olumsuz yayılma etkilerini en aza indirmek, belirsizliği azaltmak ve şeffaflığı artırmak amacıyla, başta para politikası ve diğer politikalara ilişkin önemli kararlar olmak üzere, adımlarımızı dikkatli bir şekilde ayarlayacak ve açık bir iletişim politikası izleyeceğiz. Büyük ve oynak sermaye hareketliliğinden kaynaklanan risklerin olduğu bir ortamda, yeterli bir küresel finansal güvenlik ağının sağlanmasını da içeren uygun çerçevelerle finansal istikrarı sağlayacağız ve finansal küreselleşmenin nimetlerinden istifade edeceğiz. Döviz kuruna ilişkin önceden vermiş olduğumuz taahhütleri yineliyoruz ve her türlü korumacılığa karşı duracağız.
Geçen yıl Brisbane'da ilan edildiği üzere G20'nin toplam GSYH büyümesini 2018 yılına kadar yüzde 2 oranında artırma yönündeki hedefimize bağlılığımızı yineliyoruz. İstihdam oluşturulması, kapsayıcılığın sağlanması, eşitsizliklerin azaltılması ve fiili ve potansiyel büyümenin artırılması için talebi destekleyici önlemler ile yapısal reformlar içeren büyüme stratejilerimizin tam olarak ve zamanında uygulanması en önemli önceliğimizdir. Geçen yıldan bu yana, çok-yıllı taahhütlerimizin yarısını uygulayarak taahhütlerimizi yerine getirmede önemli bir mesafe kattettik. IMF, OECD ve Dünya Bankası Grubunca yapılan analize göre, uygulamış olduğumuz politikalar ortak büyüme hedefimizin üçte birinden fazlasına tekabül etmektedir. Ancak, bundan daha fazlasını yapmaya ihtiyaç olduğunu da tasdik ediyoruz. Kalan taahhütlerimizin uygulanmasını hızlandırmak için hızla eyleme geçecek ve daha fazla çaba harcayacağız. Buradan hareketle, bu yıl geliştirdiğimiz sağlam izleme çerçevesi yoluyla taahhütlerimizin uygulanmasını yakından takip etmeye devam edeceğiz. Değişen ekonomik şartlar ve politika öncelikleri ile özellikle yavaşlayan verimlilik artışı gibi yapısal zorluklar karşısında geçerliliklerini muhafaza etmek ve ortak büyüme hedefimiz ile tutarlıklarını korumak amacıyla büyüme stratejilerimizi gözden geçirmeye ve güncellemeye de devam edeceğiz. Güncellenmiş büyüme stratejilerimizi ve ana taahhütlerimizin uygulama takvimlerini içeren Antalya Eylem Planı, küresel ekonomideki zorlukları aşmaya yönelik kararlığımızı yansıtmaktadır.
Büyümenin kapsayıcı olmasını, istihdam yaratmasını ve toplumun tüm kesimlerine fayda sağlamasını temin etmeye kararlıyız. Birçok ülkede artan eşitsizlikler, sosyal uyuma ve vatandaşlarımızın refahına yönelik risk teşkil edebildiği gibi, olumsuz ekonomik etkilere de neden olabilmekte ve büyümeyi artırma hedefimize zarar vermektedir. Kapsamlı ve dengeli ekonomik, mali, işgücü, eğitim ve sosyal politikalar eşitsizliklerin azaltılmasına katkıda bulunacaktır. Çalışma ve İstihdam Bakanlarımızın Bildirgesini kabul ediyor ve İşgücü Gelirinin Milli Gelir içerisindeki payı ve eşitsizlikler konusundaki G20 politika önceliklerinde belirtildiği üzere, istihdam piyasalarını daha kapsayıcı kılmaya dönük öncelikleri uygulamak konusundaki kararlılığımızı ifade ediyoruz. Finans ve Çalışma ve İstihdam Bakanlarımıza büyüme stratejilerimiz ile istihdam planlarımızı eşitsizlikle mücadele konusundaki eylemlerimizi güçlendirecek ve kapsayıcı büyümeyi destekleyecek şekilde gözden geçirmeleri çağrısında bulunuyoruz. Sosyal diyalogun hedeflerimizin ileriye götürülmesinde elzem olduğunu dikkate alarak, B20 ve L20'nin istihdam, büyüme ve düzgün iş koşulları konusundaki ortak açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz.
İşsizlik, eksik istihdam ve kayıt dışı işler, birçok ülkede eşitsizliklerin önemli bir kaynağını teşkil etmekte ve ekonomilerimizin gelecek dönemde büyüme beklentilerini zayıflatabilmektedir. G20 Kaliteli İşlerin Geliştirilmesi Çerçeve Belgesiyle uyumlu olarak daha fazla ve daha iyi kaliteli işlerin geliştirilmesine ve G20 Beceriler Stratejimizle becerilere yatırım yapmaya ve geliştirmeye odaklanmış durumdayız. Girişimciliğin teşvik edilmesi dahil olmak üzere, gençlerimizin işgücü piyasasına daha iyi entegre olmasını desteklemek konusunda kararlıyız. Daha önceki taahhütlerimiz temelinde ve ulusal koşullarımızı da dikkate alarak, G20 ülkelerinde işgücü piyasasında daimi olarak geride kalma riskini en çok taşıyan gençlerin oranının 2025 yılına kadar %15 azaltılması G20 hedefi üzerinde mutabık kaldık. OECD ve ILO'ya bu hedefe ulaşılması yolundaki ilerlemeyi izlemek üzere bizlere destek vermeleri çağrısında bulunuyoruz. İstihdam Planlarımızın ve kadınların işgücü piyasasına katılımının artırılması hedefimizin uygulanması ile sürdürülebilir küresel arz zincirleri içerisinde daha güvenli ve sağlıklı iş yerleri tesis edilmesini güçlendirmek konularını izlemeyi sürdüreceğiz.
Uluslararası emek hareketliliği ile yaşlanan nüfuslar gibi konular yoluyla emek piyasalarına sağlanmış olan fırsatlar ile meydana gelen sınamaları ele alacağız. Bazı G20 ülkelerinde iç emek hareketliliği önemli bir işgücü piyasası meselesi teşkil etmektedir. Yeni gelişmekte olan "gümüş ekonomi" konusundaki potansiyeli kabul ediyoruz ve bu potansiyeli daha fazla araştıracağız. Çalışma ve İstihdam Bakanlarımızın sağlanan ilerlemeleri 2016 yılında rapor etmelerini bekliyoruz.
Özellikle özel sektör katkısıyla yatırımları arttıracak güçlü bir ivme sağlamak için yatırım ortamının geliştirilmesi, kamu yatırımları da dahil olmak üzere verimli ve kaliteli altyapı yatırımların teşvik edilmesi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) desteklenmesi ve bilgi paylaşımına katkı sağlayacak somut politika ve eylemleri bünyesinde barındıran Ülkelere Özel Yatırım Stratejilerini geliştirdik. OECD tarafından yapılan analize göre bu stratejilerin G20 ülkelerinin toplam yatırımlarının milli gelirlerine oranını 2018 yılına kadar yaklaşık yüzde 1 puan civarında arttıracağı tahmin edilmektedir.
Yatırımların hazırlanma, önceliklendirilme ve uygulanma süreçlerinin geliştirilmesi amacıyla kamu-özel işbirliği (KÖİ) modellerinde rehberler ve en iyi uygulama örneklerini geliştirdik. Ayrıca, altyapı yatırımları ve KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştıracak şeffaf ve anlaşılır menkul kıymetleştirme ile varlığa dayalı finansman dahil alternatif finansman yapılarını değerlendirdik. Bu bağlamda, yatırım ortamını geliştirmek, uzun dönemli finansmanı kolaylaştırmak, kurumsal yatırımcıların katılımını artırmak, alternatif sermaye piyasası araçları ve varlığa dayalı finansman modellerinin gelişimini desteklemek ve de kaynak kullandırmaya, bilançolarını optimize etmeye ve özel sektör finansmanını harekete geçirmeye yönelik çok taraflı kalkınma bankalarını teşvik etmek üzere Bakanlarımıza çalışmalarına devam etmeleri yönünde çağrıda bulunuyoruz. Ülkelerin altyapı projelerini daha iyi hazırlama, önceliklendirme ve finanse etmelerini sağlayacak yöntem ve araçların ortaya çıkarılması amacıyla girişimlerimizi artırıyor ve araç setleri geliştiriyoruz. Küresel Altyapı Merkezi'nin bu çabalar doğrultusunda önemli katkı sağlamasını bekliyoruz. Özel sektör yatırımlarını destekleyecek güçlü kurumsal yönetim çerçevesini mümkün kılmaya yönelik G20/OECD Kurumsal Yönetim İlkelerini kabul ediyoruz. KOBİ'lerin uzun vadeli finansman imkanlarının geliştirilmesine özel önem verdik. Ayrıca, rehber niteliğinde hazırlanan KOBİ Finansmanı Ortak Eylem Planı ile G20/OECD KOBİ Finansmanı Üst Düzey İlkelerinin yanı sıra KOBİ'lerin büyüme ve istihdama katkısını kolaylaştıracak küresel bir platform niteliğinde yeni bir girişim olan ve özel sektör öncülüğünde kurulan Dünya KOBİ Forumu'nu memnuniyetle karşılıyoruz.
Küresel ticaret ve yatırım, ekonomik büyüme ve kalkınmanın önemli itici güçlerini oluşturmakta, istihdam yaratmakta ve refah ile kapsayıcı büyümeye katkıda bulunmaktadır. Küresel ticaretteki büyümenin kriz öncesi dönemin altında kalmaya devam ettiğini not ediyoruz. Bu durum hem dönemsel hem de yapısal faktörlerin bir sonucudur. Bu nedenle, gözden geçirilmiş büyüme stratejilerimiz dahil olmak üzere ticaret ve yatırımın kuvvetlendirilmesi yönündeki çabalarımızı daha iyi koordine edeceğimize dair güçlü taahhüdümüzü teyit ediyoruz. Kapsayıcı Küresel Değer Zincirleri (KDZ) dünya ticaretinin önemli güçlerinden biri haline gelmiştir. Her boyuttaki şirketin ve özellikle KOBİ'lerin her ekonomik kalkınma düzeyindeki ülkede KDZ'lere katılmasına imkan veren politikaları destekliyoruz ve gelişmekte olan ülkelerin daha iyi katılımını ve değer katmasını teşvik ediyoruz. Korumacı tedbirleri arttırmama ve bunları geri çekme konusundaki uzun süredir devam eden taahhüdümüzü teyid ediyoruz ve bu alandaki ilerlememizi izleyerek müteyakkız kalacağız. Bu amaç doğrultusunda, DTÖ, OECD ve UNCTAD'dan ticaret ve yatırımı sınırlayan önlemler konusundaki raporlamalarını sürdürme çağrısında bulunuyoruz. Ticaret Bakanlarımızdan düzenli olarak toplanmalarını istiyor ve bunu destekleyecek bir çalışma grubu üzerinde anlaşmaya vardığımızı açıklıyoruz.
DAYANIKLILIĞIN ARTIRILMASI
Finansal kuruluşların dayanıklılığının güçlendirilmesi ve finansal sistemin istikrarının geliştirilmesi, büyüme ve kalkınmanın sürdürülebilirliği için önem arz etmektedir. Küresel finansal sistemin dayanıklılığının geliştirilmesi için finansal düzenlemeler gündeminin ilave temel unsurlarını tamamladık. Özellikle, batamayacak kadar büyük sorununun sona erdirilebilmesinde önemli bir adım olarak, küresel sistemik önemi haiz bankaların toplam zarar karşılama kapasitelerine yönelik uluslararası ortak standardı tamamladık. Ayrıca, küresel sistemik önemi haiz sigorta şirketlerinin zarar karşılama kapasitelerine yönelik yükümlülüklerin ilk versiyonu üzerinde uzlaştık.
Daha güçlü ve dayanıklı bir finansal sistem inşa edebilmek için, yapılması gereken kritik çalışmalar bulunmaktadır. Bilhassa, merkezi karşı tarafların dayanıklılığı, toparlanma planlaması ve çözümlenmesi konusundaki çalışmaları bekliyoruz ve FSB'nin bir sonraki toplantımızda bizleri bilgilendirmesini istiyoruz. Finansal sistemde ortaya çıkan, önemli bir kısmı bankacılık dışı sektörlerden kaynaklanabilecek, risk ve kırılganlıkları izlemeye ve gerektiğinde bunlara yönelik tedbirler almaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, piyasa temelli finansmanın dayanıklılığının artırılması amacıyla, sistemik risklerin yapısıyla uyumlu bir şekilde, gölge bankacılığın düzenlemesini ve gözetimini güçlendireceğiz. Muhabir bankacılık hizmetlerindeki azalmanın değerlendirilmesinde ve uygun tedbirlerin alınmasında aşama kaydedilmesini bekliyoruz. St. Petersburg Bildirgesiyle uyumlu bir şekilde, haklılığı ortaya konulduğu takdirde, ülkelerin birbirlerinin düzenlemelerini esas almaları da dahil olmak üzere, tezgahüstü türev ürünler reformunun uygulanmasına yönelik çabalarımızı artıracağız. Önümüzdeki dönemde, küresel finansal düzenleme çerçevesini üzerinde uzlaşmış olduğumuz takvimlerle uyumlu bir şekilde tam ve tutarlı olarak uygulamada kararlıyız ve ülkeler arasındaki dengesiz uygulamayı gözlemleyecek ve buna yönelik tedbirler alacağız. Finansal İstikrar Kurulu'nun (FSB) uygulamaya ve reformların etkilerine ilişkin ilk yıllık raporunu memnuniyetle karşılıyoruz. Küresel finansal düzenleme çerçevesinin sağlamlığını gözden geçirmeye ve reformların uygulanmasını ve reformların -yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkelere dair dikkate değer öngörülemeyen sonuçları da dahil olmak üzere- etkileri ile bunların genel hedeflerimizle devam eden uyumunu gözlemlemeye ve değerlendirmeye devam edeceğiz.
Küresel olarak daha adil ve modern bir uluslararası vergi sistemine ulaşmak amacıyla, iddialı G20/OECD Matrah Aşınması ve Kar Kaydırma (BEPS) Projesi kapsamında geliştirilen tedbirler paketini onaylıyoruz. Yaygın ve tutarlı uygulama, özellikle sınır ötesi vergi kurallamalarında olmak üzere, Projenin etkinliğinde kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, Projenin zamanlıca uygulanmasını kuvvetle teşvik ediyoruz ve gelişmekte olanlar dahil olmak üzere, tüm ülke ve yetki bölgelerinin bize katılmalarını teşvik ediyoruz. BEPS Projesinin küresel ölçekte uygulanmasının gözetimi için, OECD'yi 2016 yılının başlarında, BEPS'i uygulamayı taahhüt eden, gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere, ilgilenen G20-dışı ülkeler ve yetki bölgelerinin eşit bir zeminde katılımıyla kapsayıcı bir çerçeve hazırlamaya çağırıyoruz. IMF, OECD, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası Grubu'nun talep eden ülkelere BEPS de dahil olmak üzere yerel kaynakların mobilizasyonuyla ilgili karşılaşmış oldukları zorlukları aşabilmelerine yönelik uygun teknik yardım sağlama çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz. İlgilenen G-20 dışı gelişmekte olan ülkelerin uygulama takvimlerinin diğer ülkelerden farklılaşabileceğini kabul ediyoruz ve OECD ve diğer uluslararası kuruluşların çerçevede bu ülkelerin durumlarını layıkıyla yanıtlamalarını bekliyoruz. Vergi sistemlerimizin şeffaflığının geliştirilmesi yönünde ilerliyoruz ve 2017 ve 2018 sonu itibarıyla otomatik bilgi değişimine ve talebe bağlı bilgi değişimine yönelik önceki taahhütlerimizi yineliyoruz. Diğer yetki bölgelerini bize katılmaya çağırıyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası vergi gündemine katılımını güçlendirecek çabaları destekliyoruz.
Büyüme ve dayanıklılık gündemimizi destekleyecek şekilde 2015-2016 G20 Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planının etkili şekilde uygulanması yoluyla, yolsuzluğa karşı küresel düzeyde hoşgörüsüzlük kültürü oluşturulması yönünde taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Şirketlerimizin etik ve yolsuzlukla mücadele konularındaki küresel standartlara uymalarına yardımcı olacak Özel Sektörde Dürüstlük ve Şeffaflık G20 Yüksek Düzeyli İlkelerini onaylıyoruz. Kamu sektörlerimizin dürüstlük ve şeffaflığının temini zaruridir. Bu bakımdan, G20 Yolsuzlukla Mücadele Açık Veri İlkeleri ile G20 Kamu Alımlarında Dürüstlüğün Teşviki İlkelerini onaylıyor ve varlık beyanı çerçevelerine ilişkin devam eden çalışmaları memnuniyetle karşılıyoruz. Rüşvetle etkili mücadelede gerektiği hallerde ve ulusal hukuk sistemleriyle uyumlu olacak şekilde hukuki ve idari prosedürler de dahil olmak üzere uluslararası işbirliğini temel bir araç olarak teşvik edeceğiz ve yolsuzluğa bulaşan görevliler ile onları yolsuzluğa bulaştıranlara koruma sağlanmaması ile varlıklarının geri verilmesini destekliyoruz. Yararlanıcı mülkiyet konusundaki uygulama planlarımızın yayınlanmasını memnuniyetle karşılıyoruz ve bu alandaki çabalarımızı sürdüreceğimizi açıklıyoruz.
2010 yılında kabul edilen IMF kota ve yönetim reformundaki ilerlemenin gecikmesinin devam etmesinden duyduğumuz hayal kırıklığı devam ediyor. IMF konusunda 2010 reformlarının uygulanması en önemli önceliğimiz olup, ABD'yi söz konusu reformları en kısa sürede onaylamaya davet ediyoruz. IMF'ye, 2010 Reformu'nun amaçlarını göz önünde bulundurarak, mevcut kota seviyelerini 14. gözden geçirme kapsamında anlaşılan seviyelere en kısa zamanda ve mümkün olduğunca anlamlı şekilde yakınsatacak ara çözümler üzerindeki çalışmasını tamamlaması için çağrıda bulunuyoruz. 14. gözden geçirme, yeni kota formülünü de içerecek 15. kota gözden geçirme çalışmalarında temel olarak alınmalıdır. IMF'nin güçlü ve yeterli kaynağa sahip olması ve kota tabanlı yapısının sürdürülmesi konusundaki taahhüdümüze bağlılığımızı yineliyoruz. Tüm uluslararası kuruluşların başkanlarının ve üst yönetiminin açık, şeffaf ve tamamen liyakate dayalı bir süreçle atanmasına yönelik uzlaşımızı yineliyoruz ve bu kuruluşlardaki personel çeşitliliğinin artırılmasının önemini yeniden vurguluyoruz. SDR sepeti kompozisyonunun para birimlerinin küresel ticaret ve finans sistemi içerisindeki rolünü yansıtması gerekliliğini yineliyor ve SDR değerleme yönteminin gözden geçirme çalışmalarının tamamlanmasını bekliyoruz. Güçlendirilmiş müşterek eylem ve pari passu (eşit muamele) hükümlerinin uluslararası kamu borç senetlerinde kullanılmasındaki ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. IMF'ye, diğer ilgili taraflarla istişare içerisinde, güçlendirilmiş müşterek eylem ve pari passu hükümlerinin mevcut borç stoklarına dâhil edilmesinin hızlandırılması için piyasa tabanlı çözümleri araştırması yönünde çağrıda bulunuyoruz.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN DESTEKLENMESİ
2015, sürdürülebilir kalkınma için kritik bir yıldır ve eylemlerimizin düşük gelirli gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümeye katkıda bulunmasını temin etmek konusundaki kararlılığımızı teyid ediyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Addis Ababa Eylem Gündemi'nin dahil olduğu 2030 Gündemi, küresel kalkınma çabaları için kapsamlı, evrensel ve iddialı bir çerçeve çizmektedir. Herkes için kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edilmesine yönelik çabalarımızda kimsenin arkada bırakılmamasının sağlanması için 2030 Gündemi'nin sonuçlarının uygulanmasına kuvvetle bağlıyız. Kalkınma konusundaki diyalog ve angajmanımızın güçlendirilmesi için G20 ve Düşük Gelirli Gelişmekte Olan Ülkeler Çerçevesi'ni onaylıyoruz. Çalışmalarımızın 2030 Gündemi ile uyumlaştırılması için 2016 yılında bir Eylem Planı hazırlayacağız.
Bu seneki çalışmalarımız, enerjiye erişim, gıda güvenliği ve beslenme, insan kaynaklarının geliştirilmesi, kaliteli altyapı, finansal kapsayıcılık ve iç kaynakların harekete geçirilmesi gibi alanlarda sürdürülebilir kalkınmayı desteklemektedir. Ürettiğimiz, tükettiğimiz ve sattığımız gıdanın tüm boyutlarıyla - ekonomik, sosyal ve çevresel - sürdürülebilir olmasının sağlanmasına yönelik taahhüdümüzün altını çizen G20 Gıda Güvenliği ve Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Eylem Planı'nı onaylıyoruz. Piyasaların şeffaflığını geliştiren, gelirleri ve kaliteli istihdamı artıran ve sürdürülebilir verimliliğin büyümesini güçlendiren tarımda ve gıda sistemlerinde sorumlu yatırımların teşvik edilmesine odaklanmayı sürdürüyoruz. Küçük ölçekli ve aile işletmeleri ile kırsal alanda bulunan kadınlar ve gençlerin ihtiyaçlarına özel bir dikkat göstereceğiz. Gıda israfı ve kayıplarının küresel ölçekte azaltılması taahhüdünde de bulunuyoruz. "Gezegeni Doyurmak - Yaşam için Enerji" temasıyla düzenlenen Expo Milano'yu memnuniyetle karşılıyoruz. Tarım Bakanlarımızın, G20 ülkelerinin ve diğer ülkelerin gıda israfı ve kayıplarını ölçebilecekleri ve azaltabilecekleri yöntemlerin iyileştirilmesi için yeni bir platform tesis edilmesine yönelik kararını da memnuniyetle karşılıyoruz.
Kalkınmada ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasında özel sektörün güçlü bir rolü vardır. G20 Kapsayıcı İş Çağrısı yoluyla düşük gelirli kişilerin ve toplulukların piyasalara alıcı, üretici ve tüketici olarak katılımları için fırsatlar yaratılması yolunda bütün paydaşların ortak çalışma ihtiyacını vurguluyoruz. Bu yıl geliştirdiğimiz G20 Para Transferleri Ulusal Planları, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Addis Ababa Eylem Gündemine uyum sağlamak hedefiyle, para transferlerinin ortalama küresel maliyetinin yüzde beşe indirilmesi yönündeki taahhüdümüz için somut eylemler içermektedir. Ödemelere, tasarruflara, kredilere ve benzeri hizmetlere erişimi açmaya yardımcı olmak yoluyla finansal tabana yayılmayı geliştireceğiz. Finansal Tabana Yayılma Küresel Ortaklığı (GPFI) içerisinde finansal tabana yayılmaya ilişkin devam eden çalışmaları memnuniyetle karşılıyoruz.
G20 Enerji İşbirliği Prensiplerine odaklanmaya devam edeceğiz ve Enerji Bakanlarımızın ilk kez düzenlenen toplantısını memnuniyetle karşılıyoruz. Dünyada 1,1 milyardan fazla insanın elektriğe erişimi olmadan yaşadığının ve yaklaşık 2,9 milyar insanın yemek pişirmek için geleneksel biyoyakıt kullanmak zorunda olduğunun bilinciyle, ilk aşamasında sorunun en yoğun olduğu Sahra-Altı Afrika'da elektriğe erişimin iyileştirilmesine odaklanan "G20 Enerjiye Erişim Eylem Planı: Enerjiye Erişimde Gönüllü İşbirliği"ni onaylıyoruz. Enerjiye erişimin kalkınmayı sağlamadaki önemli rolünü kabul ederek, Plan, G20 koordinasyonunu güçlendirmeyi ve önümüzdeki dönemde başka bölgelerde de uygulanabilecek olan, uzun vadeli gönüllü bir işbirliği çerçevesi oluşturmayı amaçlamaktadır. Plan'ın bu ilk aşamasında, ulusal ihtiyaçlar ve koşulları da dikkate alarak, politika ve düzenleyici çerçeveler, teknoloji geliştirme ve kullanma, yatırım ve finans, kapasite inşası, bölgesel bütünleşme ve işbirliği alanlarında Afrikalı ülkeler ve ilgili bölgesel ve uluslararası kuruluşlar ile birlikte çalışacak ve işbirliği yapacağız.
Enerji verimliliğini geliştirme, temiz enerji teknoloji yatırımlarını artırma ve bu alandaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerini destekleme konularını da içeren enerjiye ilişkin eylemlerin, iklim değişikliği ve etkileriyle mücadelede önemli olduğunun bilicindeyiz. G20 Yenilenebilir Enerji Seçenekleri Listesi'ni onaylıyoruz. Enerji verimliliği alanındaki işbirliğimizi ileri taşımada bu yıl içinde katılımcı ülkeler tarafından kaydedilen gelişmelerin altını çiziyor ve başta ağır iş makinaları olmak üzere taşıtların emisyon performansı ve verimliliği, ürünler, binalar, endüstriyel enerji yönetimi, elektrik üretimi ve enerji verimliliğinin finansmanı alanlarındaki çalışmaların 2015 yılı sonuçlarını gönüllülük esasına dayalı olarak desteklemeyi kabul ediyoruz. Gaz piyasaları da dahil olmak üzere, şeffaf, rekabetçi ve iyi işleyen enerji piyasalarını teşvik etmeye devam edeceğiz. Enerji güvenliğinin artırılması için enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinin ve enerji yatırımlarının devam etmesinin önemini vurguluyoruz. Yoksulları destekleme gerekliliğinin farkında olarak, israfı teşvik eden verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının rasyonalizasyonu ve orta vadede tedricen sonlandırılması taahhüdüne bağlılığımızı teyit ediyoruz. Bu taahhüdü ileri taşıma konusunda güçlü bir ilerleme sağlamak için çaba göstereceğiz. Enerji Bakanlarımızı G20 Enerji İşbirliği Prensiplerinin devam etmekte olan uygulaması konusunda 2016 yılında bize tekrar rapor vermeye çağırıyoruz.
İklim değişikliği zamanımızın en büyük sınamalarından biridir. 2015'in iklim değişikliği ve etkileriyle ilgili etkin, güçlü ve müşterek eylem gerektiren kritik bir yıl olduğunun farkındayız. Lima Eylem Çağrısında belirtildiği üzere, iki derecenin altı hedefini teyit ediyoruz. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) altında tüm taraflara uygulanabilir hukuki bağlayıcılığı olan bir protokol, başka bir hukuki araç veya mutabık kalınmış bir çıktı kabul edilmesi için kararlılığımızı vurgularız. Eylemlerimiz büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecektir. Paris Anlaşması'nın adil, dengeli, iddialı, kalıcı ve dinamik olması gerektiğini teyit ederiz. Paris'te farklı milli koşullar ışığında, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler prensibini yansıtan iddialı bir anlaşmaya ulaşma taahhüdümüzün altını çizeriz. BMİDÇS'nin iklim değişikliği müzakereleri için başlıca uluslararası hükümetlerarası organ olduğunu tekrar vurgularız. Tüm G20 ülkeleri de dahil 160'ın üzerinde Tarafın BMİDÇS'ne ulusal olarak niyet ettikleri katkılarını (INDC) sunmuş olmalarını memnuniyetle karşılıyoruz ve henüz sunmamış olanları, bunu Paris Konferansı öncesinde gerçekleştirmeye davet ediyoruz. INDC'lerimizi uygulamaya hazırız. Önümüzdeki günlerde Paris'te ileride izlenecek yolun belirlenmesi için müzakerecilerimizi, diğer hususlara ilaveten, salım azaltımı, uyum, finansman, teknoloji geliştirme ve transferi ile şeffaflık gibi kilit konuların görüşülmesine yapıcı ve esnek bir biçimde müdahil olmaları yönünde talimatlandıracağız. Paris 21. Taraflar Konferansı'ndan başarılı bir sonuç çıkması için beraberce çalışma kararlılığındayız.
Başlıca insani, siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçlarıyla mevcut göç krizinin boyutu, küresel bir endişe haline gelmiştir. Anılan krizin ve uzun dönemli sonuçlarının üstesinden gelinebilmesi için koordineli ve kapsamlı yanıtlara ihtiyaç duyulmaktadır. Dünyanın çeşitli bölgelerinde benzeri görülmemiş sayılara ulaşan mülteciler ve yerlerinden edilmiş kişilere koruma ve destek sağlanması ve kalıcı çözümler bulunması yönündeki tüm çabalara yönelik desteğimizi güçlendirmeye devam etmeye kararlıyız. Tüm devletleri, mevcut krize mukabelede bulunulmasına katkı sağlamaya ve mültecilerin yeniden yerleştirilmesi, diğer insani kabul yöntemleri, insani yardımlar ve mültecilerin hizmetlere, eğitime ve temel ihtiyaçlara ulaşmasının temini doğrultusundaki çabalar vasıtasıyla krizle bağlantılı külfeti paylaşmaya davet ediyoruz. Yer değiştirmelere neden olan temel sorunlara çözüm getirilmesi ihtiyacının altını çiziyoruz. Bu bağlamda, çatışmalara siyasi çözüm bulunmasının ve kalkınma için arttırılmış işbirliğinin önemine de dikkat çekiyoruz. Mültecilerin ve yerlerinden edilmiş kişilerin güvenli ve gönüllü olarak kendi ülkelerine dönebilmelerini sağlayacak koşulların yaratılmasının önemini de kabul ediyoruz. Göç ve mülteci akımlarına yönelik uzun vadeli hazırlık ve bu akımların yönetimi için kapasitenin güçlendirilmesini teminen diğer ülkelerle beraber çalışacağız. Tüm ülkeleri, ulusal imkanları çerçevesinde, bu krizden etkilenen ülkelere yardım etme yeteneklerini artırabilmelerini teminen ilgili uluslararası kuruluşlara yapmakta oldukları katkılarını arttırmaya davet ediyoruz. Keza özel sektör ve şahısları da bu uluslarası çabalara iştirak etmeleri yönünde teşvik ediyoruz.
SONUÇ
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.