HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Dağlık Karabağ: Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar daha büyük bir savaşa yol açabilir mi?

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'tan Güney Kafkasya Uzmanı Laurence Broers, Dağlık Karabağ çatışmaların bölge için risklerini BBC'ye anlattı. Laurence Broers, "Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışmalar uzun sürerse dış aktörler de müdahil olabilir" diyor.

Ermenistan ve Azerbaycan arasında, Kafkasya'nın güneyindeki Dağlık Karabağ bölgesinde Pazar günü başlayan çatışmalar sürüyor.

Çatışmaların ölçeği ve kapsamı, son yıllardaki küçük çaplı çatışmalardan çok daha büyük. Bu sefer tanklar, ağır toplar, füzeler ve insansız hava araçları da kullanılıyor.

İki taraftan siviller ve Ermeni savaşçılardan ölenlerin sayısı 100'ü aştı.

Azerbaycan ölen askerlerinin sayısını açıklamıyor fakat onun da en azından aynı seviyede olacağını tahmin edebiliriz.

Çatışmalar, Azerbaycan askerlerinin Ermenistan işgalindeki topraklarını geri alma girişimi gibi gözüküyor.

Karabağ'daki Ermeni güçler Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra bölgeyi işgal etmiş, 1992-4 yılları arasında yüz binlerce Azeri bu bölgeleri terk etmek zorunda kalmıştı.

Çatışmalar gergin bir yılın ardından geldi: Diplomatik çıkmaz ve savaşçı söylemin yanı sıra Temmuz ayında da kısa süreli bir çatışma yaşanmıştı.

TEHLİKELER NELER?

Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki önceki çatışmalar genelde birkaç gün sürerdi. Şu anki çatışmanın yoğunluğu ise bunu birkaç günde durdurmanın mümkün olmayabileceğini gösteriyor.

Dağlık Karabağ'daki yerleşim yerleri bu çatışmada, 1990'lardan sonra ilk defa bombardımana maruz kaldı.

Çatışmalarda yalnızca askerler değil, siviller de hayatını kaybediyor

İki taraf da daha uzun bir çatışmaya hazırlanıyor gibi gözüküyor. Azerbaycan Ermenistan'la yeni bir müzakereye başlamak istemiyor.

Önceki çatışmalara kıyasla Türkiye'nin desteği daha fazla.

Esas tehlike bunun dış güçlerin de dahil olacağı ve daha geniş bölgesel bir savaşa yol açma ihtimali bulunan uzun bir çatışmaya dönülmesi.

TÜRKİYE'NİN ROLÜ NE?

Türkiye geleneksel olarak kilit jeo-stratejik partneri Azerbaycan'a moral ve diplomatik destek sunuyor.

İki ülkenin savunma yetkilileri Temmuz'daki çatışmaların ardından arttı, ortak askeri tatbikatlar yapıldı.

Pazar günü çatışmalar başladıktan sonra Türkiye Azerbaycan'a koşulsuz destek sundu.

Erivan, Türkiye'yi bir SU-25 savaş uçağını düşürmekle suçladı. Türkiye iddiayı reddetti. Daha önce de böyle suçlamalar yapılmış ve iddiaların asılsız olduğu anlaşılmıştı.

Öte yandan Türkiye'nin Suriye'deki paralı askerleri savaşmak için Azerbaycan'a götürdüğüne dair henüz teyit edilmemiş iddialar var. (BBC Türkçe'ye konuşan üst düzey bir Türk güvenlik yetkilisi, Suriyeli savaşçılarla ilgili iddiaların "Ermenistan'ın propagandası olduğunu" söylemişti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy da, iddialar için "Asılsız ithamlar" demişti.)

RUSYA'NIN ROLÜ NE?

Rusya bu çatışmada birden fazla, bazıları da birbiriyle çelişen rollere sahip.

Moskova ikili ilişkiler ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üzerinden Ermenistan'a güvenlik garantisi veriyor fakat bu, uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın parçası olarak tanınan Dağlık Karabağ'ı kapsamıyor.

Rusya bir yandan iki tarafa da silah satarken diğer yandan Minsk Grubu'nun eş başkanı olarak çözüme aracılık ediyor.

Rusya ateşkes çağrısında bulundu fakat önceki büyük çatışmaların aksine iki tarafın askeri veya siyasi liderleriyle bir araya gelmedi.

Moskova'nın Ermenistan'da 2018 sonrası iktidara gelen Nikol Paşinyan ile sorunlu bir ilişkisi var.

Şüphesiz ki Ermenistan bu çatışmayla olabildiğince kendisi başa çıkmak isteyecektir.

Rusya 1990'larda Dağlık Karabağ'a barış gücü gönderememişti.

Ermenistan, Moskova'dan yardım istemesi durumunda bunun karşılığında bazı tavizler vermek zorunda kalacağından şüpheleniyor ve bu nedenle Rusya'dan destek isteme fikrine ihtiyat ile yaklaşıyor.

Çatışmanın Dağlık-Karabağ ve çevresinde sınırlı kalması durumunda Rusya'nın tarafsızlığını koruma isteği, açık bir şekilde müdahale etme ihtimalini azaltır.

Fakat çatışma uzar ve Türkiye de giderek artan şekilde dahil olursa, bu durum Rusya'nın nüfuz alanındaki, ayrıcalıklı çıkarlarının bulunduğu bu bölgedeki baskın güç olma durumunu sonlandırma ihtimalini tehlikeye atacağı için müdahaleye davet çıkarır.

ULUSLARARASI TOPLUM NASIL TEPKİ VERDİ?

Türkiye dışında tüm küresel ve bölgesel güçler itidal çağrısı yaptı.

İran, Gürcistan ve Katar arabuluculuk teklif etti.

BM Güvenlik Konseyi'nin 29 Eylül'deki oturumu, sorunun çözümü için Minsk Grubu'nu işaret etti.

Fransa, Rusya ve ABD'nin eş başkanlık ettiği bu yapı, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı şemsiyesi altında iki ülke arasında arabuluculuk yapıyor.

Fakat bu soruna yeterli uluslararası ilgi çekmek zor olabilir.

Çatışmalar pandemi nedeniyle küresel sıkıntıların yaşandığı ve ABD seçimlerinin yaklaştığı bir dönemde başladı.

Ayrıca geleneksel olarak, bir ateşkes imzalanınca bölgede yaşananlar gündemden düşüyor.

BUNDAN SONRA NELER OLABİLİR?

Azerbaycan'ın önemli büyüklükte toprağını ele geçirmesi veya Ermenistan'ın Azeri askerlerini püskürtmesi gibi hızlı ve konsolide askeri zaferler bir ateşkese zemin hazırlayabilir. Fakat bu durumda, kaybeden taraf hangisi olursa iç siyasette istikrarsızlık yaşayabilir.

Çatışma ne kadar uzun sürerse, ve/veya taraflardan biri yeniliyor gibi gözükürse Rusya veya Türkiye'nin önünde daha fazla müdahil olma konusunda verilmesi gereken zor kararlar olacak.

Laurence Broers, Conciliation Resources adlı bir barış inşası örgütünün Kafkasya program direktörüdür. Ermenistan ve Azerbaycan: Bir Düşmanlığı Anatomisi kitabının yazarıdır.

Yerel Seçim 2024


En Çok Aranan Haberler