HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA YURT BÜLTENİ-5

(ÖZEL)  1)ŞIRNAK'TA, MAYIS AYINDA KAR TEMİZLİĞİ Şırnak'ın Beytüşşebap ve Uludere ilçelerinde, Mayıs ayında karla mücadele ekiplerinin devam eden çalışmaları drone ile görüntülendi.  Beytüşşebap ve Uludere ilçelerinde çetin geçen kış nedeniyle karayolunda biriken kar yığınlarının temizleme çalışmaları günlerdir sürüyor.

(ÖZEL)
1)ŞIRNAK'TA, MAYIS AYINDA KAR TEMİZLİĞİ

Şırnak'ın Beytüşşebap ve Uludere ilçelerinde, Mayıs ayında karla mücadele ekiplerinin devam eden çalışmaları drone ile görüntülendi. Beytüşşebap ve Uludere ilçelerinde çetin geçen kış nedeniyle karayolunda biriken kar yığınlarının temizleme çalışmaları günlerdir sürüyor. Şırnak İl Özel İdaresi bünyesindeki karla mücadele ekiplerinin çok sayıda iş makineleriyle karayolundaki kar temizleme çalışmaları drone ile görüntülendi. Kato Dağı eteklerinde 22 gündür karayolunda kar temizleme çalışması yaptığını anlatan iş makinesi operatörü Bayar Üçe, yapılan çalışmalarla çığ tehlikesini de aza indirdiklerini söyledi. Üçe, Uludere-Beytüşşebap karayolunda çalışmaların bir süre daha devam edeceğini aktardı. Beytüşşebap'ta oturan Mehmet Yıldız ise kış mevsiminin çetin geçtiğini ifade ederek, "Antalya'da şu an insanlar denize girerken, biz burada hala karla uğraşıyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü
-----------------------
- Bölgenin drone görüntüleri
- Kar yağışı
- İş makinelerinin çalışmaları
- Röportajlar
- Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Emin BAL /BEYTÜŞŞEBAP(Şırnak),(DHA)

==================================================

2)GECE KULÜBÜNDEKİ CİNAYETTE UZMAN ÇAVUŞA MÜEBBET VE 12,5 YIL HAPSİ İSTEMİ

ERZURUM Palandöken'deki bir gece kulübü sahibini çıkan tartışmada tabancayla vurarak öldüren, otel odasının penceresinden olayı izleyen Kasımpaşa Spor Kulubü masörü Samim Şahan'ı da yaralayan Jandarma Uzman Çavuş Hakan Kumsar (46) hakkında müebbet ve 12,5 yıl hapis cezası istendi.Olay, 27 Ekim 2018 gecesi Palandöken Dağı'ndaki bir barda meydana geldi. Jandarma Uzman Çavuş Hakan Kumsar, iddiaya göre, mesai arkadaşlarıyla kent merkezinde bir süre alkol aldı. Ardından da Palandöken'deki bir gece kulübüne gitti. Kumsar, giriş ücreti olarak kişi başı 30 TL olmak üzere toplam 150 TL ödeme yapıp, arkadaşlarıyla içeri girdi. İddiaya göre, alkol fiyatlarını yüksek bulan Hakan Kumsar, 4 arkadaşını da alıp, gece kulübünden çıkmak istedi. Ardından da giriş ücreti karşılığ verilen fişleri görevlinin yüzüne fırlatıp, küfür etti.
Bağrışmalar üzerine kapıya gelen mekan sahipleri ile çalışanlar, gruba müdahale etmek istedi. Dışarıya çıkarılmak istenen Hakan Kumsar, tabancasını çekip, ateş etti. Kurşun kapı önünde duran iş yeri sahiplerinden Sinan Ağyürek'in (34) başına isabet etti. Dışarı çıktığında da ateş etmeye devam eden Kumsar'ın tabancasından çıkan kurşun, bir otelin 4'üncü katındaki odasının penceresinden olayları izleyen Samim Şahan'ı (41) yaraladı. Erzurumspor maçı için kente gelen Kasımpaşa Spor Kulubü'nün masörü olan Şahan ile Sinan Ağyürek, Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak ağır yaralı olan Ağyürek, doktorların tüm müdahelelerine rağmen kurtarılamadı.
Olaydan sonra araçlarına binerek kaçan Kumsar ile beraberindeki uzman çavuşlar, yakalanarak gözaltına alındı. Hakan Kumsar tutuklanarak, cezaevine konuldu.
Hakkında Erzurum 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kasten öldürme' suçundan müebbet, 'korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme, mala zarar verme, basit yaralama, silahla tehdit' suçlarından da 12,5 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı.

YARGILANMASINA BAŞLANDI

Erzurum 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına başlanan Hakan Kumsar duruşmaya, tutuklu bulunduğu Rize L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi(SEGBİS) ile katıldı. Arkadaşlarıyla mekana gittiğinde "Bu tür mekanlara silahla girilmez, herkes kendi tabancasını arabaya koysun ve kilitlesin" dediğini söyleyen Hakan Kumsar, şunları söyledi:
"İçecek siparişi verdik. Garson yaklaşık beş dakika sonra elinde tepsiyle girdi. 'Fiyatı ne kadar?' diye sordum. 700 lira olduğunu söyledi. 'Bu kadar olmaz' dedim. O da bana sert bir üslupla 'Burada böyle işinize geliyorsa' dedi, gitti. Biz de kalktık, çıkışta fiş paralarını sorduk. Ben fişi alıp, masaya attım. O sırada olayın heyecanıyla 'lanet olsun' dedim ancak küfür ettiğimi hatırlamıyorum. Biri, kapıyı kapattı ve çıkışımızı engelledi. Arka taraftan bize yumruklar inmeye başladı. Aracıma gittim. Kapıyı açtığımda tekrardan gayriihtiyari mekanın kapısına geldim ve kalabalık bir grubun dışarı çıktığını görünce beylik tabancamı korkuyla elime almış bulundum. 'Gelmeyin' diye kendilerini uyardım. Mekanın kapısına kadar girmiş bulundum. Biri kapıyı kapatmaya çalıştı. Elim silahla kapının arasında kaldı. Mesleğimin verdiği ehemmiyetle, son çare olarak, havaya bir el ateş edersem kalabalık silahın sesiyle eyleminden vazgeçer, dedim. Silahı tam havaya kaldırdığım sırada, bel hizasındaydı zaten, tabancanın patladığını ve hedefi kaldırmadan elimin tetiğe gittiğini fark ettim. Silah sesi duyulduğunda gerek karşı taraf gerek biz araca binmiş olduk."

İş yeri sahiplerinden Emrullah Teymuroğlu ise garsonun olay günü yanına gelerek, sanık Hakan Kumsar ile yanındakilerin alkol fiyatlarını yüksek bulduklarını söylediğini anlatarak, "'Dışarı çıkartın' dedim. Sanık ve yanındakiler, bar çalışanlarıyla tartışmaya başladı. Sanık çıkarken, küfürlü konuşarak, giriş parasının iadesini istedi. Kabul etmedik. Hatta sanığa tokat attım. Sanık aracına yöneldi, elinde silahla tekrar bar giriş kapısına geldi. İçeri girmeye çalıştı, kapıyı tuttuk ancak engelleyemedik. Silahı doğrulttu, 'sizi öldüreyim mi lan' tarzında tehdit ve küfür etti. Bunun üzerine kapıyı örttük, maktül de kapı önündeydi. Sanık aracın yanına gittiğinde kapıya doğru bir el ateş etti. Bu sırada maktul yaralandı. Maktul yaralanınca sanığın peşinden dışarı çıktım. Onların aracına yöneldim. Bu kez sanık 4-5 el daha ateş etmiştir" dedi.
Mahkeme heyeti, Hakan Kumsar'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

Görüntü Dökümü
------------
-Cep telefonu ile çekilen görüntü
-Silahla ateş edip kaçan askerler
-İşyerinin güvenlik kamera görüntüsü
-Kavga çıkması
-Silahı kapıdan içeri uzatan askerin iş yeri çalışanlarını tehdit etmesi
-Sinan A'nın vurulma görüntüsü

Haber: Hümeyra PARDELİ /Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,(DHA)

SÜRE: 03.13 BOYUT:360 MB

===================================================

3)PROF. DR. AYHANCI: TAŞ SUYU, AKCİĞER VE PROSTAT KANSERİ HÜCRELERİNİ ÖLDÜRÜYOR

ESKİŞEHİR Osmangazi Üniversitesi Fen Fakültesi Genel Biyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Ayhancı, özel yöntemlerle elde edilen taş suyunun yaptıkları hücresel araştırma sonucunda akciğer ve prostat kanseri hücrelerinin bölünerek çoğalmasına engel olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ayhancı, "Kanserle mücadele de yeni ve etkili bir buluş mu? Bunu daha da detaylandıracağız, daha derin süreç çalışmalarına gireceğiz. İlk etapta kanser hücrelerini öldürdüğünü ve bunu hangi yolla öldürdüğünü saptadıkö dedi.Osmangazi Üniversitesi Fen Fakültesi Genel Biyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Ayhancı, Türkiye'nin her yerinde bulunan ve kalsiyum karbonat oranı yüksek olan taşlardan elde edilen suyun, kanser hastalığı ile mücadele edebileceğini söyledi. Şimdiye kadar yaptıkları hücresel araştırmalarda taş suyunun akciğer ve prostat kanserli hücreleri öldürdüğünün tespit edildiğini ifade eden Prof. Dr. Adnan Ayhancı, "İş insanı Faruk Durukan özel taşları toplayarak taş suyunu üretti. Daha sonra bize bunun nasıl etkileri olabileceğini sordu. Bunun üzerine bilimsel bir araştırma başlattık. Hem kendi üniversitemizde, hem de İstanbul ve Balıkesir'deki üniversitelerde denedik. Ön çalışmalarını yaptık ve akciğer kanseri üzerine çok etkili bulduk. Hücre kültürü ortamında bunu biraz daha derinleştirerek ileri prostat kanseri hücrelerinde taş suyuyla çalıştık. Hem normal prostat kanseri hücreleri hem de ileri prostat kanseri hücrelerinde gerçekten ileri düzeyde etkili olduğunu gördükö dedi.
İstanbul ve Balıkesir Üniversitesi'nde yapılan hayvan deneylerinde taş suyunun hücre ve yaşayan dokulara zarar vermediği anlatan Prof. Dr. Ayhancı, "Yani taş suyu hayvan dokularına zarar vermediğini görüldüğü için bizim kanser hücrelerindeki etkilerine baktığımızda olumlu sonuçlar aldık. Yani kanseri önlediğini görmemiz ülkemiz adına çok sevindirici. Kanserle mücadele de yeni ve etkili bir buluş mu? Bunu daha da detaylandıracağız, daha derin süreç çalışmalarına gireceğiz. İlk etapta kanser hücrelerini öldürdüğünü ve bunu hangi yolla öldürdüğünü saptadıkö şeklinde konuştu.
'TAŞLAR, TÜRKİYE'NİN HER YERİNDE VAR'
Prof. Dr. Adnan Ayhancı, suyu çıkarılan taşların Türkiye'nin hemen yerinde var olan kalsiyum ve karbonatı yüksek taşlar olduğunu söyledi. Taşların, Faruk Durukan ve ekibinin kullandığı yöntemle su haline getirildiğini kaydeden Prof. Ayhancı, şunları söyledi:
"Maddenin ilaç olarak insanların kullanımına alınması çok kolay bir şey değil. Fakat bu bir su, içeri bilinen bir su, dolayısıyla hayvanlara zarar vermediğini saptadık. Bundan sonraki aşamalarda mekanizma çalışacağız, hangi enzimlerle bu kanser hücrelerini öldürdüğünü araştıracağız. İnsan aşamasına 4 faz deneniyle yapılacak. İnsana zarar verecek bilinen herhangi bir madde yok bizim taş suyumuzun içerisinde. Belli mineral konsantrasyonları olan bir su. Hayvan deneylerinde de organ, doku ve herhangi bir sisteme zarar vermediği saptandığı için biz faz aşamalarını normal ilaçlara göre daha hızlı geçebileceğimi düşünüyorum. İlk aşamadaki düşüncemiz normal su olarak kullanılmasıö

'İKİ KANSER HÜCRESİNİ DE TAŞ SUYU ÖLDÜRDÜ'

Prof. Dr. Ayhancı, taş suyuyla yapılan bilimsel araştırmalarda ok hızlı yayınlan kanser türlerini seçtiklerini söyledi. İlk etapta akciğer ve prostat kanseri üzerinde yoğunlaştıklarını anlatan Ayhancı, "Bizim çalışmamızda çok hızlı kanserleri seçtik. Türkiye'de ciddi ölümlere yol açan bir kanser türü. Prostatın hem erken aşama hem de normal kanser kolonisini seçtik. Her ikisini de taş suyu öldürdü. Şunu gözlemliyoruz, kanser dediğimiz kontrolsüz hücre çoğalmasıdır. Bizim kullandığımız taş suyu, hücrenin bölünmesini, G0-G1 aşamasını baskılıyor. Yani hücrenin bölünmesini önlüyor. Kanser hücreleri hızlı bölündüğü için bölünmedikleri zaman ölürler. Apoptoz dediğimiz mekanizma ile ölüme giderler, bu şekilde taş suyu hücreleri ölüme götürüyor. Taş suyunun içinde normal maden sularında bulunanlar ile aynı sadece bir konsantrasyon farkı, oran farkı var. Bu farklı oranların bünyeye alınması bu etkiyi yapıyor. Magnezyum ve sodyum oranlarının kanser hücrelerini durdurduğunu düşünüyoruz. Türkiye kanser tedavisine çok büyük paralar harcayan bir ülkeyiz. Mevcut kanser ilaçları hastalığı ortadan kaldırmıyorlar. Biz ucuz bir ilaçla bunu önleyebilirsek ekonomik olarak ülkemize çok şey katacaktır. O paralar çok daha farklı yerlere harcanabilecektirö diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Prof. Dr. Adnan Ayhancı
-Taş suyu örneği
-Suyun elde edildiği taş
-Taş detayı
-Prof. Dr. Ayhancı'nın açıklaması
-Taş ve suyunun incelenmesi
-Fen Fakültesi binası
-Genel görüntüler
Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Hakan TÜRKTAN/ESKİŞEHİR,(DHA)-

=====================================================

4)BEZ BEBEK ÜRETİP, SATIYORLAR

RİZE'nin Çayeli ilçesinde bir araya gelen 9 girişimci kadın, kurdukları atölyede 'paçika' adını verdikleri bebek yapmaya başladı.Kadınlar, organik malzemeler kullanarak ürettikleri yöreye özgü motif ve desenlerle süslenen bez bebekleri internet üzerinden Türkiye'ye satıyor. Kadınların ürettiği bez bebekler ilgi görüyor.
Çayeli ilçesinde 9 girişimci kadın, Çayeli Bakır işletmeleri, Büyükdere Vadisi İskan Vakfı ve Madenli Belediyesi'nin katkılarıyla iş ve istihdam geliştirme projesine katılarak girişimcilik, satış pazarlama ve e-ticaret alanlarında eğitim aldı. Kursu başarıyla tamamlayan kadınlar, oluşturulan atölyede el emeğiyle, yüzde yüz organik malzemelerden bez bebek üretimine başladı. Yörede kız çocuklarına hitap edilen 'paçi' kelimesi ile yine yöresel şivede kullanılan konuşma eki 'ka'yı birleştirerek bebeklere 'paçika' adını veren girişimci kadınlar, isim hakkı için de patent başvurusunda bulundu. Kadınlar, ürettikleri yöreye özgü motif ve desenlerle süslenen bez bebekleri internet üzerinden Türkiye'ye satmaya başladı. Kadınların ürettiği bez bebekler yoğun sipariş alıp ilgi görüyor.
'ÇOK GÜZEL İLERLİYORUZ'
Kadın Dayanışma Derneği de kurmayı düşündüklerini anlatan Merve Karaoğlu (28) kimya mühendisliği mezunu olmasına rağmen bu grubun içerisinde yer alarak bez bebek üretimi yaptığını söyledi. Karaloğlu, "Girişimcilik eğitimi sonrasında bir kadın gücü oluşturarak bu atölyeyi açtık. 5 ay önce çıktığımız bu yolda çok güzel ilerliyoruz. İlk etapta 200 bebek ürettik ve internet üzerinden satışa sunduk. Gelen taleplerle beraber ürünlerimizi artırarak modern bebeklerle birlikte sipariş bebekler yapıyoruz.100 liradan sattığımız bebeklerimiz ilgi görüyor, bizde mutlu oluyoruzö dedi.
'İSTEĞE GÖRE BEBEK HAZIRLIYORUZ'
Aldıkları girişimcilik eğitimlerini hayata geçirerek organik yöresel bebek yapmak için yola çıktıklarını anlatan Safiye Şişman da (31) "Eğitimlerden sonra 'yöremizde ne eksik, ne yapabiliriz' 'diye düşünürken çocuklarımıza hem organik hem de yöresel bebek üretme fikri ortaya çıktı. Yörede kız çocuklarına söylenen paçi ve yine yöresel bir terim olan 'ka'yı kullanarak 'Paçika Bebeği' ortaya çıkardık. Organik ürünler kullanarak yaptığımız bebeğimizi keşanla, evlerde babaannelerin teyzelerin ördüğü patiklerle, çoraplarla süsleyerek satışa sunduk. Bu şekilde her kesime ulaşarak, babaannelere, ev kadınlarına da destek olduk. Yavaş yavaş hedefimize ulaşıyoruz. İnternet üzerinden satışlarımız devam ediyor. Çok güzel yorumlar alıyoruz. Organik olması, bez bebek olması, 9 girişimci kadının hazırlaması dikkat çekiyor. Şimdi yöresel bebek yanında isteğe göre de bebek hazırlıyoruz, onlar göz renginden kıyafetine kadar şeklini belirliyor, biz yapıyoruzö diye konuştu.
60 KADINDAN 9'U BİR ARAYA GELDİ
Kadınlara yönelik girişimcilik kurusu açarak öncülük eden Çayeli Bakır İşletmeleri Dış İlişkiler Süpervizörü ve Büyükdere Vadisi İskan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Cemil Yarıkan ise, istihdamı geliştirmeye yönelik özellikle beldedeki kadınlar için başlattıkları projede girişimcilik eğitimi alan 60 kadından 9'unun bir araya geldiğini söyledi. Yarıkan, "Bizde kendilerine atölyenin oluşturulması ve projenin geliştirilmesinde desteklerimiz oldu. Bez bebek üzerine çalıştık, çünkü bölgede bu yönde çok fazla çalışma olmadığını gördük. Özellikle yerli ve yabancı turistleri de hedef alarak Karadeniz temalı Paçika Bebeğin üretilmesine destek verdikö ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü
-----------------------
-Atölyeden detaylar
-Bebeklerden detay
-Üretim aşamaları detayları
-Girişimci Merve Karaoğlu röportaj
-Girişimci Safiye Şişman röportaj
-Cemil Yarıkan röportaj

Haber-Kamera: Arzu ERBAŞ-Mehmet Can PEÇE RİZE-DHA

================================================

5)BİTKİN HALDE BULUNAN 3 TİLKİ YAVRUSU KORUMA ALTINA ALINDI

DENİZLİ'nin Pamukkale ilçesinde kullanılmayan bir evin bodrum katında doğduktan sonra annesi tarafından terk edilen ve bitkin halde bulunan 3 tilki yavrusu, Büyükşehir Belediyesi Sokak Hayvanları Barınma ve Rehabilitasyon Merkezi'nde korumaya alındı. Yaşam alanı doğal hayat olan 3 tilki yavrusu, evcilleşmemesi için bir süre beslendikten sonra doğaya bırakılacak.
Çamlık Mahallesi yakınındaki ormanlık alanda kullanılmayan bir evin bodrum katındaki tilki yavrularını gören vatandaşlar, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü'ne haber verdi. Annesi tarafından terk edildiği sanılan ve aç kaldıkları için bitkin düşen 3 tilki yavrusu, Müdürlük ekipleri tarafından bodrum kattan alınarak, Büyükşehir Belediyesi Sokak Hayvanları Barınma ve Rehabilitasyon Merkezi'ne götürüldü. Merkezde korumaya alınan yavrular, ilk olarak sağlık kontrolünden geçirildi. Aç kaldıkları için bitkin düşmelerine rağmen genel sağlık durumlarının iyi olduğu belirlenen tilki yavruları, veterinerler tarafından süt ve yaş mamayla beslendi.
Merkezde görev yapan veteriner Hasan Kılınç, 3 tilki yavrusuna bebek şefkati gösterdiklerini belirterek, "Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından merkezimize getirilen 3 tilki yavrusunu koruma altına aldık. Kendilerine bakabilecek durumda değiller. Daha çok küçükler ve ayakta durmakta bile zorlanıyorlar. Sağlık kontrollerini yaptık. Üçünün de durumu çok iyi. Süt ve yaş mamayla besliyoruz. Bu hayvanlar doğal hayatta büyümeli, evcilleşmemeleri için bir süre besledikten sonra doğal hayatlarına geri bırakacağız" dedi.

Görüntü Dökümü
-----------------------
- Tilki yavrularının polikliniğe getirilmesi
- Yavruların kafesten çıkarılması
- Yavruların süt ve mamayla beslenmesi
- Yavrulardan görüntü
- Veteriner Hasan Kılınç'ın konuşması
- Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Ramazan ÇETİN / DENİZLİ, (DHA)

==================================================

6)MOTORİZE RAMAZAN DAVULCULARI İŞ BAŞINDA

Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesinde Ramazan ayının vazgeçilmezi davulcular, uzak mahallelerde oturanları sahura uyandırmak için motosiklet kullanıyor. Biri motosikleti sürerken, diğeri arkada ters oturup davul çalarak ilçenin en uç noktasında oturan vatandaşları sahura kaldırıyor. Sandıklı'da sahur öncesi bir kahvede toplanan 60 kadar davulcu, gruplar halinde cadde ve sokaklarda dolaşarak oruç tutmak isteyenleri sahura uyandırıyor. Davulculardan bazıları ise ilçenin uzak mahallelerine ulaşmak için motosiklet kullanıyor. Biri motosikleti kullanırken, diğeri arkaya ters oturup davul çalıyor. Motosiklet üzerinde yaklaşık 15 kilometre yol yaparak davul çalan Ramazan davulcuları, ilçede 5 yıldır motosiklet üzerinde davul çalarak vatandaşı sahura kaldırıyor.
Motorize davulcu Ali Daşpınar (18), "İlçemiz son 3-4 yıldır bayağı bir gelişme kat etti. Sokaklarımız, caddelerimiz büyüdü. İlçemiz genişledi. Bu genişleme yüzünden yaya olarak davulu çaldığımızda yetiştiremiyorduk. Sahur vakti çabuk geldiği için zaman kısıtlı oluyordu. Sahurda davulu duymayan kimse kalmasın diyerek buna bir çözüm getirdik. Herkes davul sesiyle sahura uyansın diyerek böyle bir motorize sistem kurduk. Motorize sistemimizle 1 saatte tamamladığımız işi, yarım saate kadar düşürme imkanımız oldu. Bu sayede girmediğimiz sokak, davulu duymayan ev kalmadı. Daha önce 5 ya da 6 kilometrede davul çalarken bu oranı 10 ile 15 kilometreye kadar çıkardık. Böyle motorize ekiplerle işimiz daha kolaylaştı" dedi.

Görüntü Dökümü:
------------------------
- İlçe belediye meydanındaki 'Hoş geldin ya Şehr-i Ramazan' yazısından görüntü
- Motorize davulcular hazırlık yaparken görüntü
- Motorize Davulcular ilçenin sokaklarında motorları üzerinde davul çalarken görüntü
- Motorize Davulcu Ali Daşpınar ilçenin sokaklarında motor üzerinde davul çalarken görüntü
- RÖP: Ali Daşpınar (motorize davulcu)
- Motorize davulcular mani söylerken görüntü

HABER- KAMERA: Ahmet DAĞLI/SANDIKLI (Afyonkarahisar), (DHA)

=========================================

7)ALMANYA'DAN EV SAHİBİ GELİNCE ORTADA KALDILAR

Muş'un Varto ilçesinde yaşayan Gül ailesi, 8 yıldan beri kiralık olarak kaldıkları evin sahibinin Almanya'dan dönmesi nedeniyle sokakta kaldı. Varto'ya bağlı Güzelkent köyünde çobanlık yaparak eşi ve 2 çocuğunun geçimini sağlayan Cüneyt Gül (35), kiralık ev bulamayınca eşyalarını sokağa yığdı. Sokakta kurdukları brandanın altında yaşam mücadelesi veren Gül ailesi, Varto Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na müracaat ederek ev konusunda yardım istedi.
Varto'ya 18 kilometre uzaklıkta bulunan Güzelkent köyünde çobanlık yapan Cüneyt Gül, Emine Gül (30) ile evlendikten sonra Almanya'da bulunan köylüsü Haydar Beyazgül'e ait evi kiraladı. Toprak (8) ve Enes (5) isimli iki çocuğu olan Gül ailesinin ev sahibi Almanya'dan haber göndererek köyüne geri döneceğini ve evi boşaltmalarını istedi. İlk bahar yağmurlarının etkili olduğu bölgede kiralık ev bulamayan Cüneyt Gül, eşyalarını sokağa yığdı. Aile, sokakta kurulan brandanın altında yaşamaya başladı. Varto Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na müracaat eden Cüneyt Gül, ev talebinde bulundu. Vakıftan olumsuz yanıt alan Gül, "Köyde, Almanya'da yaşayan birinin evinde kiracı olarak kalıyordum. Ancak ev sahibi Almanya'dan döneceğini söyleyince çıkmak zorunda kaldım. Köyde kiralık ev bulamadım. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na müracaat ettim. Olumsuz cevap aldım, maddi imkanım yeterli olmkadığı için ev yapma imkanım da yoktur. Perişan oldum. Eşyalarımı brandanın altına aldım. Eşim ve çocuklarımla birlikte gece ve gündüz, bu brandanın altında yaşam mücadelesi veriyoruz" dedi.
Günlük yemek ihtiyaçlarını komşularının verdiğini belirten Emine Gül ise "Sürekli yağmur yağıyor, çok zor durumdayız. Bir destek bekliyoruz. İki çocuğum var, eşim çobanlık yapıyor. Bir haftadan beridir dışardayız. Eşyalarımız ıslanmasın diye branda çektik. Yer bulamazsak sokakta kalacağız" dedi.

Görüntü Dökümü:
------------------------
-Köyden görüntü
-Eşyalardan görüntü
-Çocuklardan görüntü
-Konuşmalar
-Cüneyt gül röp
-Emine Gül röp

Haber-Kamera: Fatih ÇELİK / VARTO / (DHA)

8)MUZ YÜKLÜ KAMYONDAN 2.3 TON KAÇAK NARGİLE TÜTÜNÜ ÇIKTI

MERSİN'de polisin bir kamyonette yaptığı aramada muz kolileri arasında 2 ton 300 kilo gümrük kaçağı nargile tütünü ele geçirildi, 4 kişi gözaltına alındı.
Mersin Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul'a yüklü miktarda gümrük kaçağı nargile tütünü götürüleceği ihbarı üzerine harekete geçti. Ekipler, Adana'dan İstanbul'a giden kamyoneti durdurdu. Kamyonette yapılan aramada, muz kolilerinin arasında toplam 2 ton 300 kilo gümrük kaçağı nargile tütünü ele geçirildi.
Olayla ilgili 4 kişi gözaltına alındı.

Görüntü Dökümü:
------------------------
-Durdurulan kamyonet
-Polisler kamyonetin kasasını açarken
-Polisler arama yaparken
-Muz kolileri arasındaki tütün kutuları
-Kutunun açılması
-Ele geçirilen malzemenin fotoğrafları

(BOYUT:219 mb) (SÜRE:02.03 dk)

Haber:Mustafa ERCAN-Kamera: MERSİN, (DHA)

==================================================
9)ALMANYA'DAN KEMER'E ANLAMLI PROJE

Almanya'dan, Antalya'nın Kemer ilçesine yılda 2 kez kampa gelen Alman, Danimarkalı ve Türk sporcular, 'Giymiyorsan Giydir, Hayat Paylaştıkça Güzel' kampanyası kapsamında ihtiyaç sahibi çocuklara katkı sağlamak ve onları futbola, spora özendirmek için giymedikleri spor malzemelerini bağışladı.
Almanya'nın Dortmund kentinden her yıl 2 kez düzenli olarak Kemer'e gelen sporcuların katılımıyla kampın bu yılki bölümü de gerçekleştirildi. 2017 yılındaki ilk kampta Alman Milli Takımları Dortmund karması kızlar kategorisi U13 ve U15 yaş grubu baş antrenörü ve Borussia Dortmund'un alt birimlerinde de kondisyoner olarak görev yapan Evren Cebeci'nin eski öğretmeni, şu anki Akdeniz Üniversitesi Göynük Mutfak Sanatları Meslek Yüksekokulu (MYO) öğretim görevlisi Kahraman Köktürk'ü ziyaretinde 'Giymiyorsan Giydir, Hayat Paylaştıkça Güzel' adlı bir kampanya ortaya çıktı.Kampanya kapsamında Kemer'e kampa gelen Almanlar, Almanya doğumlu Türkler ve Danimarkalı futbolcular ihtiyaç sahibi çocuklara katkı sağlamak ve onları futbola, spora özendirmek için giymedikleri spor malzemelerini bağışlamaya başladı. İlk ikisi 2018 yılında yapılan kamplarla başlayan kampanya, bu yıl da tekrarlandı.
Evren Cebeci, "Almanya Dortmund'dan geliyoruz. Avrupa'dan Türkiye'ye futbol kampları organize edip elit futbolcularımızı Türkiye'ye getiriyoruz ve burada yaptığımız çalışmalarla onların performanslarını arttırıyoruz. Şu anda yapmış olduğumuz 6'ncı kamp. Bu kamplarla Türkiye ile bir gönül bağımız, çocuklarımızın da bir gönül bağı, sadece tatil olarak değil yardımlaşma boyutunda bir proje geliştirerek 'Giymiyorsan giydir, hayat paylaştıkça güzel' diye bir yardım kampanyası organize ettik. Amacımız buradaki arkadaşlarımıza, kardeşlerimize bir parça yardımcı olabilmek, futbol oynamaya teşvik etmek, ailelerine destek olmak. Bu çorbada bizim de bir tuzumuz bulunduysa, bizim de bir yağımız, bizim de bir şekerimiz bulunduysa ne mutlu" dedi.
Kahraman Köktürk de "Evren Cebeci kardeşimiz, benim mesleğe başladığımdaki ilk öğrencilerimden. Almanya'da bizi gururla temsil ediyor. Öğrencilerimizi böyle güzel yerlerde gördükçe mutlu oluyoruz. Kopmayan öğrencilerimiz. Sosyal sorumluluklarını yerine getiren, bu ülkenin her noktasına, okuduğu yere, bölgeye kendince mezun olduktan sonra hizmet etmeye çalışan bir kardeşimiz. Giymiyorsan Giydir Projesi'yle daha önce Göynük Mahallesi Göynük Ortaokulu'nda öğrencilerimize malzemelerimizi teslim ettik. Şimdi yine sağ olsun yeni malzemeler var. Bu yeni malzemeleri de üniversiteli öğrencilerimizle beraber Kemer'in bir ilkokuluna daha teslim edeceğiz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
------------------------
- İdman öncesi ve idman sırasından detay
- Evren Cebeci röportaj
- İdmanlardan detaylar
- Kahraman Köktürk röportaj
- İdman sonrası toplanma
- Antrenörler ve sporcuların toplu olarak Giymiyorsan giydir, hayat paylaştıkça güzel sözü

Haber-Kamera: Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya), (DHA)

==================================================

10)OBEZİTEYE DİKKAT ÇEKMEK İÇİN YOGA YAPTILAR

Edirne'de Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimler Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencileri, obezite ve kronik hastalıklara dikkat çekmek için Tunca Nehri kıyısında yoga yaptı.
Trakya Üniversitesi Edirne Sağlık Bilimler Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü'nde eğitim gören 30 öğrenci, Tunca Nehri kıyısında açık havada Sağlık Bilimleri Fakültesi Radyoterapi Bölümü Öğretim Üyesi ve yoga eğitmeni Dr. Özge İnal önderliğinde obeziteye dikkat çekmek amacıyla 1 saat yoga yaptı. Obeziteye dikkat çekmek için açık havada yoga yapma fikrinin öğrencilerden geldiğini söyleyen İnal, "Amacımız fiziksel aktiviteyi artırmak. Çünkü ülkemizde fiziksel aktivite oldukça düşük. Sadece yaşlı bireylerde değil; aynı zamanda gençlerde de, çocuklarda da fiziksel aktivite seviyesi çok düşük. Bu da tabi ki çocukluk çağında obezite, ilerleyen dönemlerde de kronik hastalıklara bağlı ciddi bir artışa yol açıyor. Sağlık Bilimleri öğrencilerinde bu farkındalık artmazsa ilerde rol model olacakları toplumda yeterince yayamayacaklar. O nedenle bizler hayatımızda ne kadar aktiviteyi artırırsak, öğrencilerimizde bunun ne kadar farkındalığını artırırsak, toplumsal olarak da bunun artışını o kadar sağlayacağız" dedi.
Teknolojik cihazların aslında çok büyük faydasının yanında zararlarının da olduğunu belirten İnal, "Teknolojik cihazların aslında çok büyük faydası var ama faydasının yanında çok ciddi zararları da var. Bunlardan en önemlisi, aktivite düzeyini oldukça azaltıyor. Çünkü birine ulaşmak, konuşmak, mesajlaşmak artık çok kolay. Aynı zamanda uzun süreli tek kolun kullanımı, aynı pozisyonda o telefonun kullanımı da genel olarak vücut düzgünlüğünü bozan şeylerden bir tanesi. Obezite yine fiziksek aktivite yetersizliğine bağlı olarak gelişiyor. Ülkemizde yine çocukluk çağından başlayarak oldukça yüksek oranlara sahip. Bu nedenle ne kadar erken fiziksel aktivitenin önemini aşılarsak, ilerleyen dönemlerde daha sağlıklı bir toplum sağlanmasına yol açacaktır" şeklinde konuştu.
Tunca Nehri kenarında obeziteye dikkat çekmek amacıyla açık havada yoga yapma fikrinin kendisinden geldiğini söyleyen öğrencilerden İrem Nur Göçer, "Bu fikrin ana sebebi, obeziteye dikkat çekip farkındalık yaratmak. Sosyal aktivitelere katılmayan toplumumuzda obeziteye yakalananların sayısı her geçen gür artıyor. Biz bunun önüne geçmeyi hedefliyor, yaptığımız yoga ile onlara rol model olmayı amaçlıyoruz" dedi.
Yoga yapan öğrencilerden Müzeyen Nur Boyacı, yoga yapmanın sanal ortamdan kurtulmak olduğuna vurgu yaparak, "Teknoloji çağındayız ve birçok genç, çocuk, yetişkin telefon ile tablete odaklanmış durumda. Yoga, insanı bu sanal ortamdan çekip toprakla, çevreyle bütünleşmeyi sağlıyor" dedi.

Görüntü Dökümü:
------------------------
-Öğrencilerin yoga yapması drone ile
-Yoga yapan öğrencilerden detaylar
-Dr. Özge İnal ile röp
-Öğrencilerden detay
-Öğrenciler ile röp
-Farklı açılardan detay

Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,(DHA)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler