Emekli olduğundan dolayı zamanının büyük bir kısmını hasta eşine ve evdeki eşyaların bakımı ile geçirdiğini belirten Ertaş, 1964 yılında arkadaşlık kurduğu insanlardan hediye almaya başladığını ancak zamanla hediyeleri koyacak yer bulamayınca evin bir odasını müze yapmaya karar verdiğini söyledi.
1950 yılında köyünü terk etmek zorunda kaldığını belirten Ertaş, “Gurbete çıktım, Karadeniz bölgesi hariç Türkiye'nin her tarafını gezdim. Birçok yerlere yolculuk, çalışmak ve arkadaşları görmek için gittim.
2004 yılında tayınım Trabzon Maçka tarafına çıktı. Oraları bilmediğimden dolayı gitmedim emekliliğe ayrılıp Diyarbakır'a yerleştim. Meslek olarak ilk zamanlar garsonluk, otellerde işletme müdürlüğü ve birçok iş yaptım, en sonunda ise karayollarında makine ikmal memuru olarak başladım.
Bu hediyeleri toplamaya 1964’te Şırnak'ın Cizre ilçesinde başlayarak peyder pey biriktirerek kendimle getirdim, bazılarını arkadaşlarım hatıra olarak gönderdi. Hediyelerin birçoğu çalıştığım insanlardan geldi, hatta bir tanesini Süleyman Demirel verdi. Böyle hediyelikleri çok seviyorum.
Eğer ki ben üniversite okumuş olsaydım uçak bile yapardım, ama ilkokulu tek okuyabildim oda köyümüzde okul olmadığından dolayı. Burayı görmek için Kayseri, İzmir gibi birçok yerden geldiler. Her gelen diyor ‘nereden getirdin bu kadar eşyayı, bunların temizliğini kim yapıyor?’ Bende işim olmadığını kendim temizlediğimi söyledim şok oldular. Tabi farklı eşyalar bulursam hoşuma giderse bu koleksiyona eklerim" dedi.