KADIN

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Mynet Soran Anne Platformu

1 Bebeğinizin cinsiyeti nedir?
2 Bebeğinizin yaşını belirtir misiniz?
3 Sizlere hangi konuda yardımcı olmamızı istersiniz?
4 Öğrenmek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Korona günlerinde depresyona girmemek için nelere dikkat etmeliyiz?

    Tüm dünyayı etkisi altına alan küresel salgın; koronavirüs(covıd-19), milyarlarca insanın evde kalarak önlem almasını zorunlu kıldı. Uzm. Klinik Psikolog ve Sağlık Yöneticisi Pelin Özaydın, bu dönemde psikolojimizi korumak için neler yapmamız gerektiği hakkında açıklamalar

    Danışanlarıma seanslarımda hep hatırlattığım bir durum vardı, hayat iyisiyle, kötüsüyle geçecek bir sistem. Karşımıza iyi şeylerde çıkabilir, kötü şeyler de çıkabilir, sürekli kötü şeyler çıkacak ya da çıkmasın diye kaygılanmak yerine, kötü bir şey olduğunda, onunla baş edecek gücü edinmek için çabalamalı ve bu kötü dönemleri en az psikolojik hasarla atlatmaya çalışmalıyız.

    İşte bu sözleri hayata geçirmenin tam da zamanı.

    Evet karşımıza tam da böyle bir durum çıktı, hem de bir anda hepimizin karşısına çıktı. Hayatta en çok bilmediğimiz şeylerden korkarız değil mi. İşte bilmediğimiz ve hepimizi korkutan bir durumla başladık bu sürece. Bir virüs çıktı Çin’de ve hızlı bir şekilde yayılmaya, insanları öldürmeye başladı, ilk belirsizlik.

    Hepimiz kaygıyla takip etmeye başladık bu bilinmeyen hastalığı. Sonra hastalık Avrupa’ya yayılmaya başladı, bu sefer de ülkemize gelir mi? belirsizliğini ve kaygısını yaşamaya başladık hepimiz. İkinci belirsizlik!

    Hastalık iyice ilgi alanımıza girdiği zaman bu sefer de nasıl bulaşıyor, ne hızla yayılıyor, kimleri daha fazla etkiliyor, ilacı var mı gibi sorular hepimizin beyninde dolaşmaya başladı, Üçüncü belirsizlik!

    Sonra Türkiye’ye geldi ve bu sefer de acaba bize bulaşacak mı korkusunu yaşamaya başladık, yayılacak mı, bizim yaşadığımız şehre gelir mi, bulaşırsa atlatabilecek miyiz gibi kaygılarımız başladı, Dördüncü belirsizlik.

    Bu noktada Ülkemizde her durumda olduğu gibi kişiler ayrışmaya başladı, bir bölüm insan, “amannnn virüs de neymiş” bana bir şey olmaz diyerek normal hayatına devam ederken, bir bölüm insan da, korkudan çıldırmış gibi eczanelere, marketlere hücum etti, gerekli gereksiz ne buldularsa aldılar, evlere kapandılar, sosyal medyada gördükleri, duydukları her şeye hiç araştırmadan, benim de bir aklım var demeden inandılar, söylenen her şeyi yapmak için uğraşmaya başladılar, kimi vitamin, kimi kendini koruyacağını düşündüğü ilaçlar aldı, söylenen garip alternatif karışımları yapmaya ve ailelerine içirmeye, yedirmeye başladılar.

    Ama sosyal medya bu, her an başka bir öneri başka bir çözüm derken işin içinden çıkamamaya başladılar ve zaten kaygıyla başladıkları bu süreçte iyice bütün düşünceleri, psikolojileri alt üst olmaya başladı ve daha çok hata yapmaya başladılar.
    Bir bölüm insan da ki nüfusa göre oranları oldukça az, bilinçli bir şekilde süreci takip etmeye, doğru kaynakları izlemeye, yapılan önerileri tecrübe ve akıl, mantıklarıyla birleştirip doğru tedbirleri almaya, panik yapmadan en sağlıklı şekilde bu süreci devam ettirmeye başladılar.

    Kriz yönetimi zordur. Tecrübe ister, birikim ister, belirli bir kültür alt yapısı ister, zekayı doğru kullanmayı ister, okunan, dinlenen her şeyi, doğru araştırma ve akıl sürecinden geçirip, daha sonra algılamayı ister.

    Şimdi belirsizlik bitti sayılır, hastalığı, belirtileri, sonuçlarını kısmen biliyoruz, nasıl korunmamız gerektiğini de öğrendik, tek belirsizlik hastalığın aşı ya da ilacının ne zaman bulunacağı. Belirsizlik bitti ama maalesef en baştan beri yaşadığımız kaygılardan dolayı birçok kişinin ruh sağlığı bozuldu, panik bozukluklar tetiklendi, anksiyeteler arttı.

    Bazı kaygılarımızın haklı sebepleri var, işe giden anne ya da babalar ve evde acaba onlardan hastalık gelecek mi diye her gün kaygıyla bekleyen evde kalan kişiler var, tam tersi çalışmak zorunda olup acaba evime aileme hastalık götürecek miyim diye kaygı duyanlar var, sağlık sektöründe olup hastalık kapma riski yüksek olan ve hem tedavi ettiği hastaların kaygısını hem de hasta olacağı kaygısını yaşayan çalışanlar var, ailesinden bir kişi sağlık sektöründe olup onun hastalanacağı kaygısını yaşayanlar var, çalıştığı sektör ara verdiği için çalışamayıp kaygı duyanlar var ve bunun gibi haklı kaygıları olanlar var.

    Bu kaygılar tetikleyici sebeplerden dolayı dönemsel yaşanabilen, gerçek kaygılar. Bu dönem bittiğinde birçoğu sona erecektir.

    KAYGI BOZUKLUĞUNU ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?

    Birde daha önceden kaygı bozukluğu olup bu dönemde tetiklenenler ya da dönemsel kaygının kalıcı kaygıya dönüşebileceği kişiler var. Bu kişilerin öncelikle kaygılarını azaltmak için bazı önlemler alması gerekir. Eğer devam eden tedavileri varsa bunları asla aksatmamalıdırlar, terapilerine mutlaka devam etmelidirler. Evde monoton bir yaşam her tür psikolojik rahatsızlığı tetikleyeceği ya da oluşturacağı için hemen, hiç ertelemeden hayatlarına yeni bir şeyler katmaları gerekir.

    Evde her gün düzenli spor yapmak ilk alternatifimiz. Daha önce yoğunluk nedeniyle ertelediğimiz birçok şeyi hayata geçirebiliriz, yabancı dil öğrenmek, uzaktan her hangi bir eğitime katılmak, bilgisayarımızın içini ya da fotoğraflarımızı düzenlemek, okumak istediğimiz kitap ya da dergileri okumak, hatta belki de yeteneklerimizi keşfetmek için kendimize bir şans vermek. Resim, müzik, el sanatları ve bunun gibi birçok şey.

    Evde oturduğumuz zamanlarda mesleğimizle ilgili gönüllü etkinlikler de yapabiliriz, canlı yayınlarla kişilere uzmanlık alanlarımızla ilgili bilgilendirmeler yapıp, hem birçok kişiye faydalı olur hem de kendimizi geliştirme şansı bulabiliriz.

    Sadece düşünelim, hepimizin içinde bir şeyler yaratmaya hazır bir yaratıcı biz olduğuna eminim, hepimizin hayata geçireceği değişik şeyler mutlaka vardır, tek yapacağımız düşünmek ve aklımıza gelen şeyleri hayata geçirmek için çabalamak.

    Bu gibi akut süreçler öfke kontrol zorluğunu, empati eksikliğini, bencillik duygusunu, tahammülsüzlük hissini çoğaltacağı, bazı kişiler içinse aşırı duygusal bakışı arttıracağı için toplum için oldukça sancılı olabilir. Kişilerin bu duygularının farkına varmaya çalışması, bu duyguların bu süreçten dolayı arttığını bilmesi, bu duyguların kontrol edilmesi için bir adım olacaktır.

    Bu duyguları yaşadığımızda hafif ve rahatlatıcı müzikler dinlemek, yukarda saydığım etkinliklere odaklanmak, sosyal medyadaki bilgi kirliliğinden uzaklaşıp sadece doğru bilgi veren kanalları gerektiği kadar takip etmek, kaygı oluşturmayacak film, dizi ve kitaplara yönelmek, bunların hiçbiri bizim rahatlamamızı sağlamıyorsa online hizmet veren uzmanlardan destek almak, bu süreci kendimizi, çevremizi, sevdiklerimizi kırmadan dökmeden atlatmamıza yardımcı olacaktır.

    Herkese Sağlıklı Günler Dilerim.

    Uzm. Klinik Psikolog ve Sağlık Yöneticisi Pelin ÖZAYDIN

    İnstagram

    Vitrin


    En Çok Aranan Haberler