HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Osmanlı mensupları nasıl öldü?

Paşa Pargalı, Makbul, Frenk, öldürükten sonra ise Maktul İbrahim Paşa... Ölümüyle ilgili birçok neden öne sürülmektedir.

Osmanlı mensupları nasıl öldü?

1493 - 1536 Pargalı İbrahim

Paşa Pargalı, Makbul, Frenk, öldürükten sonra ise Maktul İbrahim Paşa... Ölümüyle ilgili birçok neden öne sürülmektedir. Avusturya ile 1533 yılında yapılan barış görüşmeleri sırasında elçilere, devletin kudretinden bahsettikten sonra kendi gücünü de duyunca ürkebileceğimiz büyük kelimelerle vurgulamıştır.


"Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır. Zira bütün kudret benim elimdedir..." diye başlayan konuşması daha da sertleşerek devam eder. Gücünü en az Kanuni Sultan Süleyman kadar gören Pargalı İbrahim Paşa, bu gücünü göstermesiyle de kendini idama sürüklemişti.


Pargalı İbrahim Paşa'nın ölümünde, Hürrem Sultan'ın da büyük rol oynadığı rivayet edilir. Sebebi ise, Hürrem Sultan'ın kendi oğlu olmayan Mustafa Şehzade'yi Pargalı İbrahim Paşa'nın desteklemesinden kaynaklı olduğu söylenegelir.


Pek çok tarihçi, yabancı elçilerin İbrahim Paşa ile görüşmelerine ilişkin hazırladıkları raporlarından yola çıkarak, onun iktidar hırsıyla birçok kararı kendi başına buyruk verdiği savında bulunmaktadırlar. Bu nedenle, 1536 yılında gücünden kaygılanan Kanuni Sultan Süleyman'ın emri ile boğdurulduğu iddia edilmektedir.


1496 - 1538 veya 1582 Hatice Sultan

Tarihçiler, Hatice Sultan'ın ölümüyle ilgili iki çok farklı tarih vermekte.

1- Hatice Sultan'ın, İbrahim Paşa'nın ve çocuklarının öldürülmesine daha fazla dayanamayarak 1538 yılında ya da;

2- İlkinden çok farklı olarak, daha uzun yıllar yaşayıp 1582 yılında gözlerini kapandığını söylüyorlar.


Hatice Sultan'ın çocuklarının akıbeti de babaları Pargalı İbrahim Paşa gibi olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman, İbrahim Paşa'yı boğdurttuktan sonra, neslinin devam etmemesi için çocuklarını da öldürtmüştür.


1489 - 1588 Mimar Sinan

Mihrimah Sultan'a olan aşkını tarihe yazdı ama Sultan'a hiç yaklaşamadı. Hikayesi ise şöyledir;


Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın kızları Mihrimah Sultan, biriktirdiği paralarla bir cami yaptırmak istemiş. Haber Mimar Sinan'a ulaştırılmış ve Sinan'ın;


- "Camii'nin nerede olmasını istersiniz? sorusuna,

Mihrimah Sultan;

- "Sen seç." yanıtını vermiş.

Akabinde, Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camii yaptırılmış. Aradan 14 yıl geçtikten sonra, Mimar Sinan'dan yeniden bir camii istemiş Mihrimah Sultan. Mimar Sinan'ın Sultan'a olan aşkı bakî ama bu 14 yıl içinde de...


Aynı soru ve aynı cevap sonrasında Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Camii yapılmış. Üsküdar'daki caminin gövdesine, etekleri genişçe bir hanım edası vermiş. Yani Mihrimah Sultan, yani; asalet. Edirnekapı Camii ise o kadar çok pencereyle donatmış ki, içerisi ışıl ışıl... Ama tek bir minare koymuş yanına... Yani Mimar Sinan, yani; yalnızlık...


Mimar Sinan, öyle ince bir hesaplamayla yerleştirmiş ki bu camileri... Yılın belirli zamanlarında, Edirnekapı'daki caminin arkasından güneş batarken, Üsküdar'daki caminin arkasından da ayın yükseldiğini görebilirsiniz... Aynı anda güneş ve ay... Yani... Mihrimah!


Mimar Sinan 99 yaşında susuz bir evde öldü. Onu tanıyan, meziyetlerini bilen tüm hanedan göçüp gitmiş, yeni nesil saraya gelmişti. Ancak, İstanbul'a dört bir yandan su getiren, memlekete 40 çeşme diken, dahi Mimar, Sinan'a Kanuni Sultan Süleyman'ın jest olarak evine döşediği çeşme, yeni nesil hanedan üyelerinin "olur mu öyle şey" söylemleriyle geri alınmıştır. Sessiz sakin bir şekilde aramızdan ayrılan Mimar Sinan, memlekete de çok büyük eserler bırakmıştır.


1360 - 1403 Yıldırım Bayezid

Yıldırım Bayezid, 43 yaşındayken, Akşehir'de, nedeni hâlâ bilinmeyen gizemli bir şekilde ölmüştür.


Bazı kaynaklar, Timur'un elinde Orta Asya'ya doğru götürülürken, en yakınlarından uğradığı ihanete dayanamayarak hastalandığını, Timur'un kendisinin esaretine son vermesinden sonra tedavisi için geri gönderildiyse de kısa zaman sonra vefat ettiğini söylüyor.


Başka bir kaynakta hastalığının ilerleyen romatizma ve bronşit olduğunu ve bu sebeple vefat ettiği belirtiliyor. Diğer kaynaklarda ise esarete dayanamayıp intihar ettiğini aktarılıyor.


1515 - 1553 Şehzade Mustafa

Şehzade Mustafa, saflığının ve cehaletinin kurbanı olmuştur. Şehzade Mustafa'nın, babası Kanuni Sultan Süleyman hayattayken onun tahtına göz diktiği söylenmektedir.


Şehzade Mustafa, kendi yakınlarındaki devlet adamları tarafından kandırılmıştır. Devlet adamları, şehzadeye "Hünkârımız tahtı size bırakacak lakin Rüstem Paşa buna engel oluyor. Siz en iyisi sakal bırakın ve tuğ dikin ki babanız niyetinizin olduğunu anlasın ve tahtı size bıraksın."


Ancak, bilinir ki, taht sırası öyle, "Niyeti var bizim şehzadenin demek ki, o zaman ben artık yerimi ona devredeyim..." diye ilerlemez. Sakal bırakmak ve tuğ dikmek de şehzadelere yasaktır. Çünkü sakal bırakmak ve tuğ dikmek padişah alametleridir.


Bu iki alameti de kandırılırak yerine getiren Şehzade Mustafa, tahtta gözü olduğunu dile getirmiştir. Bunları öğrenen Sultan Süleyman, güvendiği din alimlerine şu soruyu sordu: "Bir köle, efendisinin parasını irtikap etti ve ona karşı tuzak kurdu... Bu durumda ne yapılması gerekmektedir?" O dönemin alimlerinden Mehmet Ebussuud Efendi ise Sultan Süleyman'a şu cevabı vermiştir:


"Bu durumda köleye ölünceye kadar işkence yapılması uygundur." Bu ifadeye göre, Şehzade Mustafa'nın devletin nizamı için katledilmesi münasiptir özeti çıkarılmaktadır. Şehzade birkaç zaman sonra, atıyla Padişahın makamına gelir. Şehzade Mustafa, babasının elini öpmek üzere otağ-ı hümayuna girdiğinde karşısında yedi dilsiz cellat onu karşılar ve hemen üstüne atılarak boğmaya çalışırlar.


Şehzade Mustafa onların elinden kaçar ancak, dönemin güreşçilerinden Zal Mahmud, yetişerek şehzadeyi boğar. Bazı rivayetler, bu anları Süleyman Sultan'ın çadırından izlediğini söyler.


Pîrî Reis - 1554 - Kahire

Ünlü haritacı ve denizci Piri Reis seksen yaşlarında iken Mısır'da idam edildi.


Osmanlı Devletinin Süveyş donanmasına ait otuz kadar gemi ile Hint okyanusuna açılan Piri Reis Maskat açıklarında kendisinden iki kattan daha fazla gemiye sahip Portekiz donanmasını mağlup etti ve Maskat'ı ele geçirdi. Kurtulabilen Portekizliler Hürmüz adasındaki Hürmüz kalesine sığındılar.


Bu arada Portekizlilerin büyük bir donanma ile bölgeye yaklaştığı ve Basra körfezini kapatmayı planladıkları haber alındı. Piri Reis bakım ve onarım yapılan donanmasını hazır olmadan denize açılmasını istemedi. Bölgede mahsur kalmamak için donanma ve askerleri geride bırakarak acil olarak üç gemi ile sıkıntılı bir şekilde Süveyş tersanesine donanma merkezine döndü.


Ne yazık ki, Basra valisi Ramazanoğlu Kubad Paşa Piri Reis hakkındaşikayetini Mısır valisine iletmişti. Mısır valisi onu tutukladı ve konuyu divana iletti. Şikayet konularından en önemlisi Piri Reis'in Hürmüz muhasarasını kaldırması ve donanmayı bırakıp gitmesi suçlaması idi. Piri Reis'in gerekli bakımdan geçmemiş donanmanın Hint okyanusuna açılmasının çok sakıncalı olduğu şeklindeki savunması dikkate alınmadı. Hakkında idam kararı verilen bu ünlü haritacı ve denizci Piri Reis seksen yaşının üzerinde iken Kahire'de idam edildi ve malları müsadere olundu.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler