HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Son dakika! Katar'la ilişkisini kesen ülke sayısı 6'ya çıktı

Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurdular. 4 ülkenin Katar'la tüm diplomatik ilişkilerini kesmesinin ardından Yemen ve Libya'dan da Katar hamlesi geldi. Katar'ın, Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen'de Husilere karşı oluşturulan uluslararası koalisyondaki rolünün sona erdiği açıklandı. İşte 'Körfez monarşileri'ni karşı karşıya getiren krizin arka planı ve gelişimi...

Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri 'terörizmle' bağları yüzünden Katar ile diplomatik ilişkisini kesti. Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin, bölgeyi istikrarsızlığa sürüklediği için Katar ile diplomatik ilişkilerini kestiğini açıklamasının ardından Yemen den de bir açıklama geldi. Yemen'de Husilere karşı koalisyon'dan Katar'ın çıkarıldığı duyuruldu. Son olarak, Yemen'i Libya takip etti.

4 ülkenin, Katar'ın Müslüman Kardeşler gibi 'terörist grupları' desteklediğini öne sürerek aldığı blokaj kararının ardından, Katar'dan konuyla ilgili ilk açıklamayı Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani yaptı. Al Sani "haksız şekilde alınmış bu karardan üzüntü duyduklarını" belirtti.

Suudi devlet haber ajansı SPA, ülke ile sınırların kapandığını, kara, deniz ve hava bağlantılarının kesildiğini açıkladı.

"TÜM KARDEŞ ÜLKELERE AYNISINI YAPMA ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ"

Katar'dan, Suudi Arabistan'la başlayan Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlik'leri (BAE) ile devam eden diplomatik ilişkileri kesme kararı hakkında ilk açıklama geldi.

Katar'ı terörist grupları desteklemekle suçlayan ülkelerden Suudi Arabistan'dan gelen açıklamada, "Bu hareketin krallığın terörizm ve aşırılıktan korunması için gerekli bir adım olduğu" vurgulandı. Açıklamada, "Tüm kardeş ülkelere aynısını yapma çağrısında bulunuyoruz" denildi.

SPA, Suudi Arabistan'ın Yemen'de Katar ile yaptığı işbirliğinin, Katar'ın "El Kaide, IŞİD ve isyancı militanlara" destek vermesi yüzünden sona erdiğini ifade etti.

Katar Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Arap ülkelerinin gerekçesiz ilişkileri kesme kararını esefle karşılıyoruz" denildi.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama, 'hiçbir gerçekliği olmayan iddia ve suçlamalar' ile alındığı belirtilen kararın 'gerekçesiz' olduğu kaydedildi ve "Esefle karşılıyoruz" ifadaleri kullanıldı.

TILLERSON: TARAFLARIN OTURUP KONUŞMASINI DESTEKLİYORUZ

Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'dan taraflara diyalog çağrısı geldi. Tillerson, "Tarafların, birlikte oturup farklılıklarını konuşmasını destekliyoruz. Körfez İşbirliği Konseyi dağılmamalı" dedi.

Yetkilerin bu kararı almasında, Suudi Arabistan'ın "ulusal güvenliğini terörizm ve aşırılığın tehlikelerinden korumak" amacının rol oynadığı aktarıldı.

TÜRKİYE BU KRİZİN NERESİNDE?

Peki Türkiye bu krizin neresinde? İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Bora Bayraktar, kararı Hürriyet'e yorumladı. İşte Bayraktar'ın analizi:

"Dış politikada Avrupa Birliği’nden gelen eleştiriler, Almanya ile PKK-FETÖ-İncirlik, ABD ile PYD-YPG, Rusya ile Esad’ın geleceği gibi pek çok konuda sıkıntılar yaşayan Türkiye açısından Körfez’deki tablo yeni ve yüklü bir dosyanın açılması anlamına geliyor. Katar Türkiye’nin bölgedeki önemli müttefiklerinden biri. Ekonomi, finans, enerji konularında işbirliği içindeki iki ülke Suriye’de ve Filistin’de de zaman zaman paslaşıyor. Türkiye Katar’da bir askeri üs kurma hazırlıkları içinde. Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri de Batı ile ilişkilerinde sorunlar yaşayan Türkiye için çok önemli. Şimdi bu iki taraf arasında yaşanan krizde Türkiye ince bir diplomasi ile iki tarafı da kızdırmadan ilişkilerini sürdürmeye çalışacak. İki taraf da Türkiye’yi tercih yapmaya zorlayabilir. Bu nedenle Ankara’nın işi zor olacak."

DİPLOMATLARA 48 SAAT SÜRE

Mısır da bütün hava sahasının ve limanlarının Katar ulaşımına kapandığını açıkladı.

Birleşik Arap Emirlikleri ise Katarlı diplomatlara ülkeyi terk etmeleri için 48 saat verdiğini belirtti.

Bahreyn devlet haber ajansı da "Bahreyn'in güvenliğini ve istikrarını tehdit ettiği ve içişlerine karıştığı için" Katar ile ilişkilerini kestiğini aktardı.

Bu durumun Körfez ülkeleri arasında son yıllarda yaşanan en büyük diplomatik kriz olduğu aktarılıyor.

NE OLMUŞTU?

SİBER SALDIRI KRİZİ

Katar Resmi Haber Ajansı (QNA), 23 Mayıs gecesi Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'ye atfedilen "ABD'ye karşı ve İran'ı destekleyici" açıklamalar yayınlamıştı. Açıklamalar kısa süre içinde medyada geniş şekilde yer almıştı. Bundan birkaç saat sonra açıklama yapan Katar hükümeti İletişim Dairesi Direktörü Şeyh Seyf bin Ahmed Al Sani, QNA sitesinin siber saldırıya uğradığını duyurmuştu. Katar Dışişleri Bakanlığının açıklamasında da QNA'nın siber saldırıya uğradığı ve yayınlanan haberlerin gerçeği yansıtmadığı, medya organlarından bu açıklamaları dikkate almalamaları talep edilmişti.

Katar'dan gelen açıklamalara rağmen BAE ve Suudi Arabistan basınında Al Sani'ye atfedilen açıklamalar kullanılmaya devam etmişti. Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ise 25 Mayıs'ta düzenlediği basın toplantısında, medya üzerinden ülkesini hedef alan bir kampanya bulunduğunu belirterek, "Konuyla ilgili soruşturma devam ediyor ancak burada Katar'ı hedef alan bir kampanya olduğu açık ve biz de buna karşı koyacağız" demişti.

Bu durumun Körfez ülkeleri arasında son yıllarda yaşanan en büyük diplomatik kriz olduğu aktarılıyor.

KÖRFEZ MONARŞİLERİ ARASINDAKİ KRİZİ TARİHİ

Suudi Arabistan'ın El Arabiya televizyonu, Katar yönetimini terörü desteklemekle suçlamıştı. Yeni bilgilerin, El Kaide lideri Usame Bin Ladin'i öldüren ABD askerleri tarafında ele geçirilen belgelerde yer aldığı ileri sürüldü. Peki iki ülke liderinin neden kavgaya girişti?

İddia, Katar ile Suudi Arabistan arasında gelişen medya savaşını bir üst seviyeye taşıdı.

BİN LADİN'İN KATAR'DAN SIĞINMA İSTEDİĞİ İDDİA EDİLDİ

Ofisleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BEA) bulunan El Arabiya televizyonu, "Ben Ladin'in belgeleri, onun Katar ile olan bağlantılarını mı gösteriyor?" sorusuyla başlayan haberde, ABD'nin eline geçen Ladin'e ait belgeler arasında yer alan ve Ladin'in eşlerinden birine yazdığı mektupta, Katar'dan sığınma almayı teklif ettiği iddia edildi.

Ancak ABD'nin açıkladığı Ladin arşivinde böyle bir mektubun olmaması dikkat çekiyor.

El Arabiya, Katar'ın teröristlerle işbirliğine dair diğer 'delilleri' de sundu.

'HALİD ŞEYH MUHAMMED KATAR'DA SAKLANDI'

Örneğin, 11 Eylül saldırısının organizatörlerinden Halid Şeyh Muhammed'in bir süre Katar'da saklandığı belirtildi.

Kanal, "Halid Şeyh Muhammed, Çalışma Bakanlığı'nın tavsiyesi üzerine Katar'a getirildi, Elektrik ve Su Bakanlığı'nda mühendis olarak çalıştı ve bakanlığın parasıyla seyahat etti. Muhammed, devlet kurumunda çalışsa da ABD istihbaratının verdiği bilgiye göre Katar, teröristi bulamadıklarını açıkladı ve sonra gizli bir şekilde ülkeden kaçmasını planladı" ifadelerine yer verdi.

Katar'ın, Fas'ta aranan ve en tehlikeli teröristlerin biri olarak gösterilen Abdülkerim el-Macati, Afganistan'daki Taliban örgütünün 2 üyesi ve El Kaide'nin Suudi Arabistan hücresinin lideri Yunis el Hayari ile de işbirliği yaptığını savunan El Arabiya, "Katar defalarca terörü finanse etmek veya Selim Hasan Halife Raşid el Kuvari gibi finansçıların faaliyetine göz yummak ile suçlandı" ifadelerini kullandı.

Haberde, söz konusu finansçının Katar İçişleri Bakanlığı ile işbirliği yaptığı iddia edildi.

'TERÖRİSTLERE YARDIM KONUSUNDA KATAR'IN YALNIZ OLMADIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ'

ABD'nin belgelerini kaynak gösteren El Arabiya, iki Katar vatandaşını daha: Abdülganim el Havari ile Abdullah Rahman bin Ömer el Nuaymi'yi de terör örgütlerini finanse etmekle suçladı.

Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Arap ve İslam Araştırmaları Merkezi yetkilisi İrina Zvyagilskaya, Suudi Arabistan'ın Katar'ın imajını lekelemeye çalıştığının açık olduğunu belirterek, "Teröristlere yardım konusunda, Katar'ın yalnız olmadığını çok iyi biliyoruz. Diğer ülkeler de taktik anlamda IŞİD'e destek verdi ve Suriye'de oldukça radikal muhalif grupları destekledi" dedi.

MEDYA SAVAŞI KATAR EMİRİNİN 'AÇIKLAMALARI' SONRASI BAŞLADI

İki ülke arasındaki medya savaşı, Katar Emiri Tamim bin Hamad bin Halifa el-Tani'nin 'büyük İslam ülkesi' olarak tanımladığı İran ile işbirliği çağrısını yapması ile başladı.

ABD ile ilişkilerde gerilim yaşadıklarını belirten Katar lideri, Hizbullah ve Hamas'ın direniş hareketleri olduğunu kaydederek bu örgütleri terörist olarak adlandırmayı reddetti.

Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsü Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü Medeniyetler Partnerliği Merkezi Direktörü Veniamin Popov, Katar emirinin ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu ziyareti ve Suudilerle varılan tüm anlaşmalar hakkında oldukça yumuşak ama çok eleştirel bahsettiğini belirterek bu konuda şu değerlendirmede bulundu:

"Katar emiri, silahın nasıl alınacağını değil ülkenin nasıl geliştirileceğini düşünmenin önemli olduğunu, paranın silaha değil ekonomiye yatırılması gerektiğini söyledi. Üstelik koltukta uzun kalmayacak bir başkan söz konusuyken, (Trump'ın) yakında görevden alınacağını söyledi. Kasıtlı mı değil mi, bu sızıntılar Riyad'daki görüşmeye katılan herkesi şaşırttı."

Emirin bu açıklaması medyaya sızdıktan birkaç saat sonra haber ajans, sitelerinin saldırıya uğradığını duyurarak haberi yalanladı.

Ama ardından medya dünyasında yeni garip haberler yer almaya başladı. Katar haber ajansının sitesinde ve Twitter hesabında, dışişleri bakanlığına dayandırılan haberde, Katar'ın Suudi Arabistan dahil 5 komşu ülkenin büyükelçilerini sınır dışı ettiğine dair bilgi verildi. Bu haberler de birkaç saat sonra yalanlandı. Ama El Arabiya ve Sky News Arabia dahil Körfez ülkelerin medyası, Katar emirinin açıklamalarıyla ilgili haberleri yaymaya devam etti

Katar hükümeti, devlet haber ajanslarının saldırı kurbanı olduğunu doğruladı ve emirin, skandala yol açan ifadeleri kullanmadığını açıkladı. Katar'ın bu resmi açıklamasına rağmen diğer Körfez ülkelerinin basını, yalanlanan haberi yaymaya devam etti. Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn, El Cezire dahil Katar'ın tüm haber kaynaklarına erişimi engelledi.

'BU TÜR SIZINTILAR OLUNCA ONLARI DAHA SONRA YALANLAMAK MÜMKÜN'

Katar emirinin, skandala yol açan bu ifadeleri gerçekten kullanmış olabileceği tahmininde bulunan Popov, "Bu tür sızıntılar olunca onları daha sonra yalanlamak mümkün. Bu, son zamanlardaki enformasyon savaşlarında oldukça yaygın hale gelen manevralar" dedi.

Savaş bununla bitmedi. ABC News, "Katar'ın yalanlamalarına rağmen Suudi Arabistan hükümetine bağlı medya, Şeyh Tamim'e mal edilen yalan haberleri yaymaya ve Katar'ı bölgesel düşmanların tarafında geçmekle suçlamaya devam ediyor" diye duyurdu.

"(ABD Başkanı) Donald Trump ve (İngiltere Başbakanı) Theresa May'den (Rusya Devlet Başkanı) Vladimir Putin'e kadar herkesin kınadığı yalan haberler şimdi de Sky News Arabia ve El Arabia televizyonlarında boy gösterdi" diye El Cezire televizyonu, temel rakiplerini yalan bilgi yaymakla suçladı.

'KATAR'A KARŞI MEDYA KAMPANYASI ORTADA'

The Peninsula Qatar portalının verdiği bilgiye göre, komşuların dostça olmayan davranışına yanıt olarak Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurahman el-Tani, "Katar'a karşı medya kampanyası ortada" diye açıkladı.

Donald Trump'ın Ortadoğu ziyaretinin iki monarşi arasındaki çatışmaya ivme kazandırdığını belirten Zvyagilskaya, "ABD Başkanı, seçimini Riyad'dan yana yaptığını gösterince Suudi Arabistan kendini sadece Arap değil tüm İslam dünyasının liderİ hissetti. Ama çok büyük etkiye sahip küçük Katar da var ve bu etkiyi hem medya, hem de kendini Suudi Arabistan'a göre daha özgür ülke olarak konumlandırarak yayıyor. Bu durumda Katar'a haddini göstermesinler de ne yapsınlar?" yorumunda bulundu.

Uzmanların görüşüne göre, uydurma haberler olayı gerçekte Suudi Arabistan ile Katar arasındaki karşı durmayı yansıtıyor.

Katar'ın Müslüman Kardeşler hareketine destek verdiği kimse için sır değil. Aynı zamanda Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE, bu hareketi düşman olarak görüyor. Bu üç ülke, 2014 yılında, Katar'ın Müslüman Kardeşleri'ne verdiği desteği protesto ederek Doha'daki büyükelçilerini geri çağırmıştı.

Ama şu anda bu mücadele, sadece Müslüman Kardeşler'e verilen destekle ilgili değil. Katar, öncelikle İran'a destek vermekle suçlanıyor. Katar Emiri, 2015 yılında İran ile ilişkileri iyileştirme çağrısında bulunmuştu. ABD Başkanı Donald Trump ile Suudi Kral Selman'ın İran'ı izole etme talebini dile getirdiği Riyad zirvesi öncesinde de Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el-Tani, Arab News'a açıklamasında, İran ile ilişkilerdeki gerilimi düşürme çağrısında bulunmuştu. Bakan, "İran'la daha pozitif ilişkilere, iyi komşuluk ve diğerlerin iç işlerine karışmama ilkelerine dayanan ilişkilere sahip olmamız gerektiğine inanıyoruz" demişti. Körfez monarşileri için bu alışılmışın dışındaki duruşu neden aldıklarını da anlatan Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el-Tani, "İran ile aramızda doğalgaz yatağı var ve bir gün onlarla iş yapmak zorunda kalacağız. Bu durumda ne yapmamız gerekiyor?" ifadelerini kullanmıştı.

'KATAR İRAN İLE İŞ İLİŞKİLERİ KURMAYA ÇALIŞAN TEK KÖRFEZ ÜLKESİ'

İranlı siyaset uzmanı Hasan Hanizade, Katar'ın İran'la diyalog başlatma niyetinin bu ülkeye karşı agresif medya kampanyasının başlatılmasına yol açtığını belirterek şunu dedi: "Katar, çatışmaya girmemeye ve İran ile iş ilişkileri korumaya çalışan tek Körfez İşbirliği Konseyi üyesi. Ama medyada, Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE'nin sert yanıtı üstün geldi".

İranlı uzmanın görüşüne göre, Katar'ın stratejisi, Riyad'dan bağımsız dış politika yürüten Kuveyt ve Umman gibi ülkeler tarafından anlayışla karşılanabilir

The Times of Israel gazetesine konuşan İsrail'in muhafazakar olmayan Demokrasi Koruma Vakfı'nın araştırmacısı David Vainberg, "Suudi Arabistan ve BAE'nin acil yanıtı, onların çatışma için fırsat kolladığını veya onları edişe eden şeylere dikkat çekmek için bir bahane aradığını gösteriyor" dedi.

Popov, bu çatışmanın kısa sürmeyeceğini, aksine uzun süre devam edeceğini kaydetti.

KATAR VE SUUDİ ARABİSTAN ARASINDA ENFORMASYON SAVAŞI

Her ikisinde Vahabiliğin hakim olduğu ve her ikisinin de Suriye'deki muhaliflerle bağlantısı olan Suudi Arabistan ve Katar, enformasyon savaşının eşiğine geldi.

Katar resmi haber ajansı QNA, 23 Mayıs'ta Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad El Sani'nin Suudi Arabistan Büyükelçisini geri çağırmak istediğini duyurdu. Ertesi gün ise Katar hükümeti İletişim Dairesi Direktörü Şeyh Seyf bin Ahmed El Sani, Katar haber ajansının henüz bilinmeyen bir grup tarafından hacklenmesi nedeniyle sitede yanlış bilgilere yer verildiğini açıkladı.

Suudi Arabistan ise söz konusu açıklamaları kabul etmeyerek, Katar merkezli al Jazeera'ya ve Katarlı haber sitelerine erişim engeli getirdi. Riyad'ı Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn izledi.

BÖLGEDEKİ İLİŞKİLER GERGİN

QNA'nın sitesinin profesyoneller tarafından hacklendiği ortada. Siber saldırganlar, Şeyh El Sani'ye olduğu iddia edilen konuşmaya Doha'nın çizgisine uymayan açıklamaları, diğer konuşmalarıyla beraber ustaca harmanladı. Katar'ın doğruluğunu reddettiği konuşmaya göre Katar Emiri İran'a tolerans çağrısında bulundu ve Suudi Arabistan'ı terörü finanse etmekle suçladı.

Arap dünyasında kimileri, söz konusu açıklamaları Körfez'de ve Ortadoğu'da aktif bir aktör olmaya çaba gösteren Katar'ın bir manevrası olarak değerlendirirken, kimisi de bunun Doha'nın desteklediği medya kaynaklarını etkisizleştirmek için bir bahane olduğunu düşünüyor.

Öte yandan ABD de bu skandalın içine çekilmiş oldu. ABD eski Savunma Bakanı Robert Gates, geçtiğimiz gün al Jazeera'nın 'İslamcı teröristlere platform sağlayarak' üstlendiği yıkıcı role işaret etti. Senatör Edward Royce ise yalanlanan açıklamaya dayanarak, Katar'a yaptırım uygulanabileceğini belirtti.

İKİ VAHABİ AKIMIN ÇATIŞMASI

Rusya Devlet Beşeri Bilimler Üniversitesi uzmanlarından Profesör Grigoriy Kosaç, Sputnik'e verdiği röportajda, Ortadoğu ülkeleri arasındaki gergin ilişkileri anlattı. Kosaç, Doha'nın Körfez ülkelerinin arasında 'ikinci güç odağı' haline gelmek istediğini ve bu nedenle Riyad ile ihtilafa girdiğini, ilişkilerde görülen gerginliğin bir ilk olmadığını vurguladı.

Rus uzman, "Doha'nın ve Riyad'ın birçok İslami örgüte karşı yaklaşımlarında büyük farklılıklar var. Örneğin Hizbullah ve Müslüman Kardeşler, Katar'ın gözünde terörist değil, ancak Suudi Arabistan onlara karşı daha farklı tutum içerisinde. Suudi Arabistan'dan farklı olarak Katar'da neredeyse hiç Şii yok. Doha, İran'la yakınlaşma yollarını daha rahat arayabiliyor, hatta Suudilerin etkisi altına girmemek için bunu yapmak zorunda. İslam'daki Vahabi akımını tanıyan iki ülkenin arasındaki rekabeti de unutmayalım. Katar'ı yöneten aile, dini reformcu Muhammed bin Abdülvahhab'a kendini yakın tutuyor ve bu alanda farklı konuma talip. Aynı zamanda Katar'daki İslami kurallar o derece katı değil. Suudi Arabistan'da kadınlar araç kullanamazken Katar'da bunu yapabiliyorlar" diye konuştu.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler