TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 1 Ekim'de açılacak TBMM'nin 28'inci Dönem 2'nci Yasama Yılı öncesinde Meclis Tören Salonu'nda basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Anayasanın Türkiye gündemi olarak tartışılması ve uzun süre gündemde kalması gerektiğini savunan Kurtulmuş, "Öncelikle bu anayasa meselesi bir fantezi değildir; bir ihtiyaçtır, bir gerekliliktir" derken Meclise çağrı yaptı.
Kurtulmuş, yeni dönemin en önemli gündem maddesinin yeni anayasa çalışması olduğunu belirterek, "Yeni bir anayasa mecburiyeti ortadadır. Demokratik olarak Türkiye'nin önünü açacak önemli çalışmalardan birisidir ve haddizatında 12 Eylül Anayasası'nın kabul edildiği günün neredeyse ertesi gününden itibaren uzun yıllar boyunca Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacı hep tartışılmıştır. Hem siyaset çevrelerinde hem hukukçular arasında hem akademik çevrelerde tartışılmıştır. Dolayısıyla yeni bir anayasa yapmak, Türkiye'nin boynunun borcudur. Cumhuriyetimizin ikinci asrına yakışan önemli bir adım olacaktır. Bunun için hiçbir önyargı olmaksızın bu çalışmaları inşallah güçlü bir şekilde başlatarak sonuç almayı hedefliyoruz" dedi.
Kurtulmuş, 12 Eylül darbesinin en kalıcı arızalarından, en kalıcı sonuçlarından birisinin darbecilerin kendilerinin kontrolünde olacak bir gelecek inşa etmek için yaptırdıkları 12 Eylül Anayasası olduğunu vurgulayarak, "Dolayısıyla geleceği dizayn eden; yıllarca mücadele ettiğimiz, yıllarca konuştuğumuz konularda, 'bürokratik oligarşi' dediğimiz, seçilmişler yerine atanmışların, milli irade yerine belli seçkin zümrelerin iradesini esas alan bir anayasa dizayn edildi. Şimdi artık bu anayasadan bir şekilde kurtulmak zorundayız, boynumuzun borcudur. Hatta şöyle söylemek daha doğru olur kanaatindeyim; 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan, 15 Temmuz, aslında bu darbeci geleneğin önünü açan, bu sistemin ürünü olan halkalardır. Çok şükür 15 Temmuz’da milletimiz; iradesiyle, cesaretiyle, siyasi iradenin kararlılığıyla bu darbeci geleneği bir daha geri gelmemek üzere Türkiye'nin gündeminden kaldırdı. Ama şimdi bu darbeci geleneğin önünü açan anayasadan kurtulma vaktidir. Bu 28'inci dönemin bu anayasayı gerçekleştirebilecek bir güce, siyasi iradeye, kararlılığa ve millet desteğine sahip olduğu inancındayım ve inşallah gerçekleştireceğiz" dedi.
Kurtulmuş, bir ülkenin demokratik görünümü ya da topografyasının anayasa, meclis tüzüğü, seçim kanunu ve siyasi partiler yasasından anlaşılacağını dile getirerek, "Dolayısıyla bu konularla ilgili Türkiye'de sürekli değişiklikler yapılmıştır, sürekli birtakım güncellemeler yapılmıştır. 82 Anayasası da 19 kez değiştirilmiştir; ama anayasanın ruhu ve anayasasının esas kaidesi hala orada durduğu için bir anayasa değişikliğine de ihtiyaç vardır. Bu 4 temel hukuki metnin daha demokratik hale getirilmesi, milleti taşıyabilecek bir güce kavuşturulabilmesi de TBMM'nin önemli sorumluluklarındadır" diye konuştu.
Kurtulmuş, anayasayla ilgili süreci takdim ederken bazı hususlara dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Öncelikle bu anayasa meselesi bir fantezi değildir; bir ihtiyaçtır, bir gerekliliktir. Ayrıca anayasa sadece siyasi partilerin anayasası olmaz milletin anayasası olur. Bu süreçleri çok ciddi bir katılımla, çok yoğun bir katılımla; tabii ki herkesin yüzde 100 desteğini almak mümkün olmayabilir; ama en büyük konsensüste sağlanabilmesi ve millete ait bir anayasa yapılabilmesi bu süreçteki önemli hassasiyetlerimizden birisi olmalıdır. Yine bu anayasa, nasıl 12 Eylül geleceği dizayn etmeye çalıştıysa bu sivil demokratik katılımcı anayasa da Türkiye'nin gelecek nesillere karşı bir sorumluluğu, bir borcudur. Bunu yerine getirmek mecburiyetimizdir" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, anayasayla ilgili yıllardır siyasi partilerde, akademik çevrelerde, hukuk camiasında çok büyük müktesebat olduğunu vurgulayarak, "Bu büyük müktesebatın yeniden harekete geçirilebilmesi ve fikri olan herkesin ortaya koyabilmesi için biz siyasal iklim oluşturmak durumundayız. Yani Türkiye’deki anayasa ihtiyacının doğru zeminlerde ve doğru yöntemlerle tartışılmasını sağlamak ve geniş kitlelerin sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, araştırma merkezlerinin, tabii ki siyasi partilerin ve TBMM'nin bu konudaki fikirlerini bir şekilde yapıcı bir üslupla ortaya koymalarını temin etmemiz gerekir. Siyasi iklimi doğru bir şekilde oluşturmayı başarabilirsek ben Türkiye'nin bu dönemde bu anayasayı yapabilecek bir imkana kavuşacağı kanaatindeyim" dedi.
Kurtulmuş, anayasa tartışmaları içerisinde siyasal iklim içerisinde farklı çevrelerin görüşlerinin mutlaka dile getirileceğini ifade ederek, "Ama sonuç itibarıyla TBMM, anayasa tartışmalarının öncüsü ve merkezi olacaktır. Anayasayı Meclis yapacağına göre, millet adına Meclis yapacağına göre bu tartışmaların doğal olarak TBMM'nin uhdesinde, TBMM'nin öncülüğünde dile getirilmiş olması, siyasi iklimin ve zeminin doğru yönlenmesi bakımından da şarttır kanaatindeyim. Ayrıca anayasayı bir siyasi gündem olarak ele almamamız gerektiği kanaatindeyim. Anayasa, bir siyasi gündem değil, bir Türkiye gündemi olarak gündeme gelmelidir, tartışılmalıdır, belki uzun süre bu tartışmalar gündemde kalmalıdır. Ama siyasetin de sivil toplumun da üniversitelerin de akademilerin de hukuk çevrelerinin de masasının üzerinde en azından anayasa parlamentoya gelene kadar, teklif gelene kadar bu tartışma gündemde olmalıdır" dedi.
Anayasada olması gereken temel niteliklere de değinen Kurtulmuş, "Bir kere anayasa yeni bir anayasa olmalı. Ruhuyla, diliyle ve içeriğiyle yeni olması lazım. Dolayısıyla yeni bir anlayışla, ruhunu, içeriğini yeniden ele aldığımız bir anayasa olmalıdır. 2'ncisi sivil bir anayasa olmalıdır. Yani milli iradeyi ve milli egemenlik fikrini esas alan, onun üzerinden nasıl bir Türkiye inşa edeceğini, Türkiye'nin ihtiyacı olan konuların ne olduğunu dile getiren bir anlayışla bunun yapılması gerekir. Toplumun bütün kesimlerini, sivil toplum kesimlerinin işin içerisine girdiği ve fikirlerini rahat bir şekilde dile getirebildiği bir sürecin olmasıdır. Dolayısıyla milli iradeyi ve milli egemenlik fikrini merkezine oturtturan sivil bir anayasaya ihtiyacımız var. 3'üncüsü bu anayasa özgürlükçü bir anayasa olmalıdır. 82 anayasası gibi kısıtlayıcı bir anayasa değil, bireysel hak ve özgürlükleri genişleten, teminat altına alan bir anayasa olmak mecburiyetindedir. 4'üncüsü kuşatıcı ve çoğulcu bir anayasa olmalıdır. Yani toplumun bütün farklı kesimlerinin kendisini burada temsil edilmiş bir metnin ortaya çıkmasını, bir fikir etrafında bunların buluşturulması, toplumun kahir ekseriyetinin 'evet bu iyi oldu ve Türkiye'yi Cumhuriyetin 2'nci asrına taşıyabilecek bir metin ortaya çıktı' diyebileceği bir anayasa olmadır. 5'inci özellik; medeniyet değerlerimizi esas alan ve gelecek hedeflerimize uygun düşen birey odaklı bir anayasanın yapılmasıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, 2'nci en önemli gündem maddesinin Meclis İç Tüzüğü meselesi olduğunu belirterek, "Meclis'teki bütün siyasi kanaat sahiplerinin söylediği hususlardan birisi 'bu iç tüzük Meclis'i taşımıyor. Türkiye'nin siyasal şartlarını ileriye götürmüyor.' Meclis içtüzüğünün belki anayasa çalışmalarından daha önce gündeme getirilerek süratle; çünkü orada anayasal çoğunluk gerekmiyor, Meclis'in çoğunluğunun kabul edebileceği bir içtüzüğün gerçekleşmesi lazım. Bu konuda Meclis ara vermeden, diğer siyasi parti gruplarıyla da görüşmelerimiz oldu. Öncelikle Meclis'in etkin çalışmasının temin edilmesi lazım. Bunun için komisyonların ciddi şekilde çalıştırılması, tartışmalı, uzun ve nitelikli şekilde komisyonlarda gerçekleştirilmesi ve Meclis'te özellikle yasa tekliflerinin oylanması noktasında Meclis'teki görüşmelerin tekrar tekrar ve gayri insani yönleri de ortaya çıkaracak görüntülerin ortada olmamasını sağlayacak bir sistem kurmak durumundayız. Arkadaşlar söyledi; 37 saat kesintisiz Meclis oturumunun yapıldığı toplantılar olmuş. Bu insani bir çalışma düzeni değildir" dedi.
Kurtulmuş, 'Türkiye Yüzyılı' olarak ortaya konulan, sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye oluşturma hedefindeki en önemli adımlardan birisinin dış politika olduğunu belirterek, "Dış politikada çok boyutlu, ön alıcı ve kendi kurallarını ortaya koyup, uluslararası camiada gerçekten etkin sonuç alan bir Türkiye oluşturulabilmesi, hepimizin ortak hedefi olmalıdır. Bu çerçevede dış politika oluşturan ilgili kurumların yanı sıra TBMM'nin de parlamenter diplomasiyi en iyi şekilde kullanmak gibi bir ödevi olmadır. Ve bu alandaki çalışmalarımızı çok daha güçlü hale getirmemiz gerektiğini biliyorum. Hem uluslararası komisyonlar vasıtasıyla hem dostluk grupları vasıtasıyla hem çok taraflı uluslararası birliklerin içerisindeki TBMM'nin varlığıyla ve özellikle TBMM'nin diğer ülkelerin parlamentolarıyla yapacağı ikili ve çok taraflı görüşmelerle TBMM de Türkiye'nin dış politikadaki bu hedefine katkı sunmak, burada öncülük yapmak durumundadır. Ümit ederim ki bu kalıcı işleri yapabilmek bu dönemin TBMM'sine ve TBMM'sindeki parlamenter arkadaşlarımıza nasip olur. Ve Türkiye içinde bulunduğu bu coğrafyada karşı karşıya kaldığı bu kadar çok zorlu sorunu ve küresel ölçekte karşı karşıya kaldığımız bu kadar büyük meydan okumaları milletin iradesiyle, milletin iradesinin merkezi olan TBMM'nin gayretiyle aşmayı başarır" ifadelerini kullandı.
Soruları da cevaplayan Kurtulmuş, eski Meclis başkanları ve yüksek yargı mensuplarını bir masa etrafında toplayarak anayasa tartışmalarıyla ilgili tecrübelerini ve görüşlerini almak niyetinde olduğunu söyledi. Kurtulmuş, "İşin hakimi, sahibi TBMM'dir. Yeterli bir oyu alması gerekir. Ben iyi bir çalışma, açık yüreklilikle, samimiyetle bu çalışma yürütülürse inşallah referanduma bile ihtiyaç kalmaksızın Meclis'te bir çoğunluk bulunabileceğini tahmin ediyorum" dedi.
Kurtulmuş, iç tüzük çalışmasının yerel seçimlere kadar yapılıp yapılmayacağıyla ilgili, "Eğer partiler oturur, konuşur, uzlaşırlar, belli bir noktaya gelirlerse hemen getirilebilir. İç tüzüğü yerel seçimle bir ilgisi de yok. Partiler uzlaştığında iç tüzüğün çıkabileceğine inanıyorum" dedi.
Kurtulmuş, TBMM'deki komisyonların güncellenip güncellenmeyeceğine ilişkin soru üzerine, "İç tüzükte yapılması gereken çalışmalardan birisi de o. Şu anda eski dönemlerin kabinelerindeki bakanlar kurulunun aşağı yukarı benzer isimlerin Gençlik, Spor, Eğitim ve Kültür Komisyonu, hiç birbiriyle ilgisi olmayan, geçmiş dönemlerden kalmış bir şey. Bunun mutlaka bir şekilde değiştirilmesi, tarım ve bayındırlık vesaire bunların bir arada olduğu bir komisyon, bu komisyonun ayrışması. Fonksiyonel, Türkiye'nin ihtiyaçları olan, şu andaki devlet ve hükümet fonksiyonlarına uygun burada da komisyonların geliştirilmesi gerekir. Bazı komisyonların ayrılması, bazı komisyonların yeniden ihdas edilmesi gerekir. Bu çalışmayı da ana başlık olarak gündemimize alacağız. Ülkelerle ilgili dostluk grupları, şartlar hiçbir zaman aynı şekilde tecelli etmez. Değişen şartlar çerçevesinde milletin menfaatlerine uygun yeni dostluk gruplarının ihdas edilmesi de mümkündür, doğrudur" dedi.
Kurtulmuş, tutuklu milletvekili Can Atalay ile ilgili soru üzerine, "Can Atalay'la ilgili Meclis'in tavrı ortadadır. Milletvekillerinin yemin ettiği gün Can Atalay ismi okunmuştur. Daha sonra Meclis'te insan hakları izleme komisyonu kurulduğunda bağımsızlara düşen üyeliklerden birisi Can Atalay'a verilmiş, bu konuda partilerin tamamı bir anlayış birliği içinde olmuştur. Burada Meclis kendisini mahkeme yerine koyacak da değildir. Mahkeme kararını verecek, tutukluluk halini kaldıracak ve yemin etmesi ve sonraki yasal süreçlerin devam etmesi mümkün olabilecektir" dedi.
Kurtulmuş, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hakkındaki fezleke sürecine ilişkin, "Meclis dosyada ifade edilen hususlara göre karar verir. Her bir dosya için ayrı karar verir. Hiçbir dosya için ayrıcalıklı karar verilmez. Meclis fezlekeler konusunda üzerine düşeni zaten yapıyor. Sayın milletvekili keşke bu kadar rahat Türk Silahlı Kuvvetleri'ni suçlayacak, töhmet altında bırakacak, hatta açık açık insan hakları ihlalleriyle dünya gündemine taşıyacak bir konuyu, hem de hiçbir bilgisi belgesi olmadan bunu ifade etmesinin doğru olmadığını kanaatindeyim. Milletvekili sorumsuzluğu bu anlamda söylediği her sözün 'dilin kemiği yok' şeklinde gündeme getirileceği anlamına gelmez. Ölçülü muhalefet edebilir, bazı konulara itiraz edebilir tabii. Ama milli konularda hassasiyetimizi korumak asgari müşterekimiz olmalıdır" dedi.
Kurtulmuş, siyasi partilerin kapatılması ile ilgili soru üzerine, "Bir eli silahta bir eli sandıkta olmaz. Türkiye'nin bir an evvel bu durumu düzeltmesi lazım. Türkiye bütün siyasi mücadelesini demokratik zeminlerde yapabilecek olgunluğa ulaşmak mecburiyetindedir. Burada Türkiye'nin devlet yönetimine, yüksek yargıya sorumluluklar düştüğü gibi siyasi partilere de büyük sorumluluklar düşüyor. Siyasi partileri dağ ile sandık arasındaki sıkışmışlıktan kendilerini kurtaracak olan şey, bizatihi kendi iradeleridir. Bu siyasi grubun içinde yer alan arkadaşlarımız dağ ile sandık arasında bu sıkışmışlıktan kurtulmak için adım atarlarsa hem kendi siyasetlerinin önünü açmış olacaklar, hem de Türkiye siyasetine çok büyük bir katkıda bulunacaklar" dedi.
Kurtulmuş, Avrupa Parlamentosunun '2022 Türkiye Raporu' ile ilgili de "Son derece taraflı, Türkiye düşmanı belli lobilere sanki teslim edilmiş ve onların ofislerinde hazırlanmış, neredeyse her bir cümlesinde Türkiye karşıtlığını kelimelerin içerisine giydirmiş olan taraflı, yanlı bir rapor olduğu kanaatindeyim. Bizim için yok hükmünde bir rapordur. Kimsenin Türkiye'yi böyle oturduğu yerden hem de Avrupa Birliği adaylık sürecinin konuşulduğu bir dönemde bu kadar çok taraflı bir raporla Türkiye'yi tedip etmeye, yani bir şekilde hizaya getirmeye, cezalandırılmaya kalkmasını doğru bulmayız. Bu raporu kabul etmediğimizi, iade ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Avrupa'nın Türkiye gibi bir müttefike ihtiyacı varken, bu hazırlanan rapor, Avrupa'nın Türkiye'yi kaybetmesi amacıyla yazılmış bir rapordur. Doğru bir rapor değildir" dedi.
(DHA)
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.