HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Erdoğan: İmralı heyeti için müracaat olmadı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmralı'ya gidecek heyet konusunda BDP'den Adalet Bakanlığı'na yazılı bir müracaatın gelmediğini belirtti.

Erdoğan: İmralı heyeti için müracaat olmadı

Başbakan Recep Erdoğan, partisinin grup toplantısı için TBMM'ye gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, İmralı'ya gidecek 2. heyetin belli olup olmadığı yönündeki soruya ''Henüz yazılı bir müracaat bakanlığımıza gelmedi. Yazılı müracaat geldikten sonra katılacak isimler belli olur'' karşılığını verdi.

[

](https://www.mynet.com/eski-chpli-vekil-ak-partide-110100679240)

BDP’nin hükümetten açıklama beklediği açıklamasının hatırlatılması üzerine Erdoğan, ''Hükümetten ne açıklaması bekleniyor? Kim gitmek istiyorsa o yazılı müracaat yapar. O yazılı müracaat üzerine de bakanlık değerlendirmesini yapar'' diye konuştu.

Erdoğan, ''Gayrı resmi bildirilen isimlere itirazınız var mı?'' sorusuna ''Yazılı müracaat olmadığına göre bir şeyi değerlendiremeyiz'' diye yanıt verdi.

Daha sonra Meclis’e geçen Başbakan Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda partililere seslendi.

Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında, ekonomi alanında Türkiye'ye tarihi rekorlar yaşattıklarını söyledi. 2002 yılında Türkiye'yi her alanda çok büyük bir borç yükünün altında emanet aldıklarını dile getiren Erdoğan, kamu net borç stokunun milli gelire oranının 2002 yılında yüzde 61.5 seviyesinde olduğunu, bu oranı 2011 sonu itibariyle yüzde 22'ye kadar düşürdüklerini söyledi. 2002 yılında Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranın yüzde 74 iken 2011 sonunda bunu yüzde 34'e düşürdüklerini kaydeden Erdoğan, "Türkiye'de borcun milli gelire oranı şu anda tahminen yüzde 38 seviyesindeyken, bu oran Japonya'da yüzde 236, İtalya'da yüzde 126, ABD'de yüzde 107 ve Almanya'da yüzde 83 seviyesinde. Sadece borç seviyesini düşürmekle kalmadık, Türkiye 2002 yılında içeride sadece 9 ay vade ile borç bulabiliyordu, 2012 yılında Türkiye ortalama 61 ay vade ile borçlanabilen bi1 ülke konumuna yükseldi. Şu anda da 2012 itibariyle ortalama vade süresi 69 aya kadar ulaşmış durumda. Yine borçlanma faizlerine baktığımızda Türkiye 2002 yılında devlet olarak borçlanma faizi yüzde 63 iken, bunu da şu anda yüzde 6.5 gibi tarihin en düşük seviyelerine çekmiş bulunuyoruz" dedi.

-"GEÇMİŞ İKTİDARLARIN HEPSİ BU VEBALİN ALTINDADIR"-

Göreve geldiklerinde devleti kendi vatandaşlarına borçlu olarak bulduklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yıllarda çalışanlardan ve işverenlerden zorunlu tasarruf adı altında kesilen paranın kayıp olduğunu, ne anaparanın ne de nemaların hak sahiplerine ödenmediğini gördük. Ya devlet vatandaşına borçlu olur mu, işçisine, memuruna borçlu olur mu? Maalesef devlet bu durumdaydı. On yıllar boyunca ödenmeyen, on yıllar boyunca çalışanların ciddi bir sorunu olan bu borcu oturduk, yapılandırdık, vadelere böldük, işçi ve işverenlerle anlaşarak ödemeleri yaptık. Devletin çalışanlarına olan borcu 13.5 milyardı. O günün rakamıyla 13.5 katrilyon. Bunu hak sahiplerine AK Parti iktidarı ödedi. Geçmiş iktidarların hepsi bu vebalin altındadır. Konut Edindirme Yardımı kısa adıyla KEY diye adlandırılan kesintilerin de izini sürdürdük. Belgeleri çıkardık ve 3.5 milyar lirayı yani 3.5 katrilyon lirayı hak sahiplerine teslim ettik etmeye de devam ediyoruz" dedi.

-"SORUMLU DSP, MHP VE ANAP"-

2001 yılındaki bankacılık krizinin, Türkiye'ye maliyetinin 111 milyar lira olduğunu kaydeden Erdoğan şöyle devam etti:

"Hazinen eğer birleşik faizi ile hesaplarsak batık bankaların millete maliyeti 231 milyar liraya ulaşmıştı. Bizden öndeki hükümetler tarafından bize yüklenen bu ağır yükü de biz tıkır tıkır ödedik. Bunun sorumluları DSP, MHP ve ANAP'tı. Kamu bankaları zarardaydı ve tek çıkış yolları vardı; "görev zararı' demek suretiyle milletimiz aldatılıyordu. Ziraat ve Halk bankaları şimdi nerede, şimdi karda. Vakıf Bankası aynen öyle. Biz devletin borçlarını öderken, devletin vatandaşlarına olan borçlarını tek tek öderken vatandaş da refah artışının bir sonucu olarak devlete borçlarını ödemeye başladı. Ziraat Bankasının takipteki kredilerinin oranı yüzde 34.5 seviyesindeydi şimdi yüzde 2.7. bakınız nereden nereye? Halk Bankası için bu oran yüzde 45'ti. Bunu da yüzde 3 seviyesine çektik."

-"IMF'YE BORÇ 400 MİLYON DOLAR"-

Türkiye'nin borçları çerçevesinde en büyük ödemeyi Uluslararası Para Fonu'na (IMF) yaptığını kaydeden Başbakan Erdoğan, "2002 yılında bizler MHP, DSP, ANAP iktidarından görevi devraldığımızda Türkiye'nin IMF'ye olan borcu 23.5 milyar dolardı. Perşembe günü yaptığımız yeni ödeme ile Türkiye'nin IMF'ye borcunu 400 milyon dolara kadar düşürdük" diye konuştu.

Milliyetçiliğin vatanseverlik, milletin kasasını peşkeş çekenler karşı bu kasayı doldurmak olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Onlar boşalttı, biz doldurduk. Doldurmaya da devam ediyoruz. Biz on yılda yaklaşık 23 milyar dolardan fazla ödeme yaptık. Artık 400 milyon dolar seviyesine kadar düştü. 3 ay sonra 14 Mayıs'ta IMF'e 400 milyon doları da ödeyecek artık bu defteri kapatacağız. Tabi IMF konusunda önceki hükümetlerden bize kalan borçları ödemiş bitirmiş olacağız ama IMF ile bir de sürekli olarak bu verecek ilişkimiz kalmıyor bundan sonra bir alacak ilişkisi kurabiliriz. Nedir o; IMF bir 5 milyar dolar bizden bor talebi. Bu konuda teknik görüşmeler devam ediyor. Bu görüşmeler olumlu sonuçlanırsa on yıllardır IMF'e borçlu olan Türkiye IMF'ten alacaklı bir ülke konumuna yükselir."

-"KAFATASI MİLLİYETÇİLİĞİ İLE MİLLİYETÇİLİK OLMAZ"-

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin milliyetçilikten dem vurduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, "Kafatası milliyetçiliği ile milliyetçilik olmaz. Sayın Bahçeli sen de öyle yapıyorsun, karşındaki BDP de öyle yapıyor. Biriniz bir diğerinden besleniyorsunuz. Bizim milliyetçilik anlayışımız etnik milliyetçilik değildir. Bizim milliyetçilik anlayışımız bu ülkede bu milletin hizmetkarı olmaktır, vatansever, insan sever olmaktır. Milli bankamız Merkez Bankasıdır. Siz Merkez Bankasını bize 27.5 milyar dolar döviz rezerviyle. Bunun da yarından fazlası yurtdışındaki vatandaşlarımızın parasıydı. Peki şimdi bu rakam 125 milyar doları aştı. İşte gerçek manada milliyetçilik, vatanseverlik bu. Eğer bugün böyle konuşabiliyorsak bunun tek nedeni; ekonomik olarak yakaladığımız güç ve demokrasi olarak yakaladığımız güç" şeklinde konuştu.

-"CHP GENEL BAŞKANININ DIŞ POLİTİKA VİZYONU: AĞLAMAK"-

Erdoğan, yurt dışında çıkan bir vatandaşın önceden bol sıfırlı paradan dolayı mahcup olduğunu şimdi ise vatandaşların CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partisinden mahcup olduğunu kaydederken, "Portekiz'e gitti kendi ülkesini şikayet etti. Yetmedi İngiltere'de de kendi ülkesini karaladı. Keşke Türkiye'nin anamuhalefet partisinin küresel olamasa bile bölgesel bir vizyonu olsaydı. Türkiye'nin anamuhalefet partisinin genel başkanı yurtdışına gidip ortaya bölgesel bir vizyon koyabilseydi ama böyle bir anamuhalefet de böyle bir genel başkan da yok. CHP Genel Başkanının yurtdışında tek yaptığı kendi iktidarından, kendi ülkesinden şikayet etmek ve gidip başka ülkelerde ağlamaktan ibaret. CHP Genel Başkanının dış politika vizyonu ağlamak ve Türkiye'nin hasımlarına sözcülük yapmaktan ibaret" dedi.

-"KILIÇDAROĞLU'NUN YAPTIĞI POLİS KATİLLERİNİ SIRTINI SIVAZLAMAKTIR"-

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na "Gazeteci adı altındaki polis katilleri üzerinden Türkiye'yi dünyaya şikayet ederken biz de onun terörle arasındaki muhabbeti anlatmaya devam edeceğiz" şeklinde yüklenen Erdoğan, şöyle devam etti:

"İngiltere'de İngiliz İşçi Partisi'nin düzenlediği yemekte konuşuyor. Orada utanmadan gazeteci kılığı altındaki polis katillerinden dolayı Türkiye'yi şikayet ediyor. Şimdi ben bir şey sormak istiyorum; demokrasinin beşiği olarak nitelendirilen ülkede, 2012 yılında bir operasyon kapsamında 50 gazeteci toplandı. CHP Genel Başkanı İngiltere'ye varmadan bu operasyon kapsamında 6 gazeteci daha gözaltına alındı. Siz İngiltere muhalefet partilerinin dünyayı dolaşıp, İngiltere'de gazeteciler tutuklu dediğini duydunuz mu hiç? Ben duymadım. İngiliz muhalefetinin İngiltere'de basın özgürlüğü yok diye sağda solda hüngür hüngür ağladığını duydunuz mu? Türkiye'yi tüm dünyaya gazetecileri tutuklayan ülke diye lanse eden örgütlerin İngiltere'yi kara listeye aldıklarına hiç şahit oldunuz mu? CHP Genel Başkanının yaptığı çok büyük sorumsuzluk, açık açık polis katillerini sırtını sıvazlamaktır. Bu nasıl bir siyasi parti. Bölücü terör örgütünün misafiri olan teröristlere çiçek çocuk muamelesi yapan bu partinin içinde bu hal nedir. Irkçılık, kafatasçılık yapan bu partinin içinde bu hal nedir. Polis katillerini gazeteci diye savunan kanlı terör örgütlerinin mensuplarını avukat diye savunan bu partinin içinde bu hal nedir? Başörtüsü düşmanları, maneviyat düşmanları hep bu partinin içinde toplanmıştır. Demokrasi düşmanları, darbe tertipçileri bu partinin içinde toplanmışlar. Hale bak; hayvanların önüne makarna atıp, köylü saman bulamıyor diye provokasyon yapan yalancılar, iftiracılar bu partinin içinde. Allah CHP seçmenine sabır versin."

-"SEN BEĞENME DİYE BU KONUŞMAYI YAPTIM"-

Mardin'de yaptığı açılışlar hakkında bilgi veren Başbakan Erdoğan, Mardin'deki açıklamalarını anımsatarak, "Biz etnik milliyetçiliğe, bölgesel milliyetçiliğe, dinsel milliyetçiliğe karşıyayız. Biz Kürt milliyetçiliğini de ayağımızın altına alıyoruz, Türk milliyetçiliğini de ayağımızın altına alıyoruz, Laz, Arap milliyetçiliğini de, hepsini de ayağımızın altına alıyoruz. Çünkü değerler silsilesi içerisinde böyle bir ırki, kabileye dayanan bir milliyetçilik yoktur. Bu şeytandandır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Sayın Bahçeli bu konuşmayı beğenmemiş, zaten sen beğenmeyesin diye bu konuşmayı yaptım. Milletimin beğendiğini biliyorum. Milletim bunu beğendiği içindir ki 13 yıldır bunları anlatıyoruz ve AK Parti'yi yüzde 50 ile iş başına getiriyor. Ama bak sen nerelerde geziyorsun. Çünkü milletin tümüne seslenmiyorsun. Biz milletimizin tümünü kucaklıyoruz" dedi.

-"ŞEYTANİ OLAN ANLAYIŞA HİZMET ETTİNİZ"-

"Eğer söz konusu olan vatansa, bayraksa, topraksa, bağımsızlıksa 76 milyonun tamamı inanıyorum ki gözünü kırpmadan şehadete yürür, gözünü kırpmadan kanını bu topraklara feda eder" diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Terörler mücadeleden biz bir tek geri adım atmayız. Silahını bırakmadığı süreci, silahlı bir tehdit unsuru olmaktan çıkmadıkları sürece bizim güvenlik güçlerimiz teröristin üzerine kararlılıkla gider ve gidecek. Şimdi başta MHP olmak üzere bir takım odaklar bu yeni süreci provoke etmek amacıyla yalana ve iftiraya dayalı kampanyalar başlattılar. MHP Genel Başkanı ve arkadaşları her gün zehir zemberek açıklamalar yaparak, kontrollerini, şuurlarını kaybetmiş bir şekilde ortalığa şüphe ve tedirginlik saçmak istiyorlar. MHP memleketin en temel meselesinde bu şekilde ruhsuz, hamasi, boş konuşmalar yaparak kan akıtmayı teşvik etmekten başka hiçbir rol üstlenmiyor. Eğer tahammülü olan varsa MHP ve CHP Genel Başkanlarını dinlesin. Terör meselesi konusunda tek bir cümle kuramadıklarını göreceksiniz. İşte dün BDP'nin milletvekilleri niyetleri ne olursa olsun, Çorum oradan da Sinop'a geçiyorlar ve Sinop'ta ne yazık ki CHP ve MHP'lilerden oluşan gruplar orada bir provokasyonun içinde yer alıyorlar. Beğenirsen beğenmezsin bu gelenler bu ülkenin seçilmiş milletvekilleridir. Orada yapacakları toplantıyı beğenirsin beğenmezsin izlemeye de mecbur değilsin. Yapacakları toplantı yasalar içerisinde olduğu sürece saygı duymak zorundasın. Ama bunların ruh kökünde maalesef bu tür organizasyon ve toplantılara saygı yoktur, saygısızlık vardır. Ülkenin huzursuzluğunda da ne yazık ki bunların yeri vardır. MHP budur, kafa yapısı budur. Orada bunu engellemek suretiyle, siz ülkemize huzur getirmiyorsunuz. Tam aksine huzursuzluğu getiriyorsun. Ondan sonra da ne Hakkari'ye gidebilirsin ne Van'a gidebilirsin sadece Ankara'dan konuşursun. Sivas'ın ötesine geç görelim seni... Niye bunu yapamıyorsun? Çünkü bu ülkenin tümünü kucaklamadınız, ırkçılık yaptınız, kabilecilik yaptınız, şeytani olan anlayışa hizmet ettiniz. Ondan dolayı bu ülkenin sıkıntı kaynağında oldunuz. MHP gider sadece ırkçılığın diliyle konuşur, BDP gider ırkçılığın diliyle konuşur, CHP'nin neyle konuştuğu bile belli değil. AK Parti milletin, gönül diliyle konuşur. Aramızdaki fark bu."

-"ALLAH AŞKINA BU NASIL BİR VAMPİRLİK!"-

"Bizim terörü bitirmek, kanı durdurmak anneleri rahatlatmak için verdiğimiz mücadeleyi terörle masaya oturmak, terörle müzakere yapmak olarak sunanların bu milletle hiçbir şekilde gönül bağı olamaz" değerlendirmesinde bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz terörle masaya oturmayız, terörle asla ve asla hiçbir şeyi müzakere etmeyiz. Bizim değil devletin kurumlarının, devletin elinde olan İmralı'daki terörist başıyla konuşması asla masaya oturmak da müzakere de değildir. Bu çözüm yolunda bir imkanın değerlendirilmesidir. Bundan kim niye rahatsız oluyor, Allah aşkına bu nasıl bir kan davasıdır, bu nasıl bir kan sevdasıdır, bu nasıl bir vampirlik, nasıl bir vicdansızlıktır. Bizim terör karşısında hangi tavizi verdiğimizi açıklamayan müfteridir, namerttir. Ben MHP Genel Başkanını zaten ciddiye almıyorum. Bir yandan çözümden yana gibi görünüp bir yandan da bizim terör örgütü ile masaya oturduğumuz iddia eden CHP Genel Başkanına önce gidip teröristlerin misafiri olan, terörist evine taziye giden milletvekiline kükremesini tavsiye ediyorum. Kendi milletvekili karşısında kuzu kesilenler bize karşı aslan postuna bürünmesinler. Bizim tek gayemiz var o da terörü bitirmek, akan kanı durdurmaktır. Terör karşısında asla geri adım atmayız, asla taviz vermeyiz. Terörle mücadelede asla rehavet içine girmeyiz. Terör örgütleriyle masaya oturmayız, müzakere yapmayız ama kanı durdurmak için, tüm Türkiye'yi rahatlatmak için, bu terör belasını sona erdirmek için de yasal, meşru, milletin değerleriyle örtüşen her adımı cesaretle atarız" şeklinde konuştu.

-"IRKÇILIK YAPANLAR BU TOPRAKLARA İHANET İÇİNDEDİR"-

Son derece hassas bir süreçten geçildiğine değinen Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"İstismara açık bir süreçten geçiyoruz. Özellikle siyasetçilerden ve medyadan duyarlı olmalarını, sorumlu olmalarını bir kez daha rica ediyorum. Türklük üzerinden, Kürtlük üzerinden ırkçılık yapanlar bu topraklara bu toprakların değerlerine ihanet içindedir. Milletin hassasiyetlerini çiğneyenler, bunları kaşıyanlar, bunları tahrik edenler büyük bir sorumsuzluk içindedir. Kalplerinin derinliklerinde etnik milliyetçilik olan, kafatasçılık olan, faşizm olan zihniyetler bu süreçte sahne almaya başladılar. Her gün ırkçı sloganlarla çıkan gazeteler milletin hassasiyetlerini kaşımak için manşetler atmaya başladılar. Doğuda ya da batıda siyasetlerini ırkçılık üzerine kuran partiler yoğun istismara, yoğun tahrike başladılar. Milletimin bunlara karşı uyanık olmalarını istiyorum. Biz bu toprakların hiçbir değerini değerli kardeşlerim çiğnetmeyiz. Biz şehitlerimize mahcup olacak hiçbir girişimin içinde olmayız. Bu millet yaraşan ağırbaşlılık, sağduyudur. Biz bu yolda sadece aziz milletimizle yürüyoruz. Yürümeye de devam edeceğiz."

-AK PARTİ'YE KATILIMLAR-

AK Parti Grup Toplantısı'nda, partiye katılımlar gerçekleştirildi. AK Parti Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ettikten sonra, partiye katılımlar olacağını belirtti. Bahçekapılı, Eski CHP Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya ile Tunceli ve ilçelerinden yaklaşık 20 kişiyi kürsüye davet etti. Erdoğan, Yerlikaya ve 20 kişiye parti rozetini taktı. Erdoğan, grup konuşmasını gerçekleştirdikten sonra partisine başka katılımların da olacağını belirtti. Grup Başkanvekili Bahçekapılı'nın davet ettiği Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal, Kastamonu Tosya Belediye Başkanı Kazım Şahin, Mardin Ömerli Belediye Başkanı Yılmaz Altındağ ile Antalya Kahyalar Belediye Başkanı Tevfik Karav'a parti rozetini taktı. (ANKA)

Tüm haberler

[

](https://twitter.com/HaberMynet)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler