Kathy Smith
Kızlarımın gençken okudukları resimli hikaye kitaplarından birinin adı “Beş Dakika Huzur” idi. Kendisine bir bardak çay hazırlayan ve sıcak bir banyoda lüks içinde yolu kesilen anne bir fil (Bayan Large) hakkındaydı. Ama her ne kadar umutsuzca çabalasa da her biri, dünyada en çok ihtiyacı olan şeyi, beş dakikalık huzuru sürekli olarak mahvetmek konusunda, bir diğerinden daha kurnaz olan küçük Large’ların talepleriyle başa çıkamıyordu.
Hepimize olan da bu. Evde, yolda ve işte hislerimiz sürekli bize saldırır. Bir eşin, bir arkadaşın, çocuğun, iş arkadaşının ya da diğer sürücülerin talepleri değilse trafik ya da kazıdır. Birisi ya da bir şey sürekli içeri girmek ister.Bu davetsiz misafirler her yerdediler. Öyle ki çoğumuz artık onların farkında bile değiliz. Vücutlarımız ve zihinlerimiz, duyusal adaptasyon denen bir süreç ile saldırılara yer sağlar. Özde, acılara karşı bir şekilde duyarsızlaşıyoruz. Ama farkında olun ya da olmayın hala acı çekeriz ve o acılar hala çınlar.
Geçen sene en azından yarım düzine kez arkadaşlarımın “Öyle mahvoldum ki. Başka kimseye hiçbir şey veremeyeceğimi hissediyorum.”
Depresyon cümleleri. Bu kadınların ve erkeklerin, milyonlarcası gibi saldırılar tarafından yenilgiye uğratıldığını belirtir. Kendilerini rahatsızlıklardan sık sık uzaklaştırmayacak kendilerini biriken etkilere açık hale getirirler. Ve hoşunuza gitsin ya da gitmesin, başından beri yapadıkları şeyi, kendilerini şarj etmeyi tükenme yöntemiyle başarmaya çalışırlar. Problem somutlaşana kadar beklememek daha iyi bir yaklaşımdır. Ama nasıl? Mükemmel bir dünyada herkes Periyodik bir sessiz geri çekilme ile ruhsal merkeze kaçmayı başarabilirdi (her ne kadar mükemmel bir dünyada yapmamız gerekmese de). Aslında seslerin ve medyanın yasaklandığıbir yere gitmeden yaşamlarımızın olağan kakofonisinin ne kadar yüksek sesli olduğunu fark edemezsiniz.
Mutlak sessizlikte, düşüncelerimle ve doğanın sesleri ile birlikte yaşayarak harcadığım günler beni mutlak olarak gençleştiriyor. Sözlü iletişim konusunda endişelenmeden daha yava daha doğal bir ritmde hareket edebilirken kendimi yaşamın küçük mutluluklarını yaşarken buldum.
Benzer şekilde sessizliği paylaşanlarla bir yemek salonunda bir şeyler yerken bile yemekleri ekstra dikkatle çiğnediğimi ve tastlarına, dokularına karşı daha duyarlı olduğumu fark ettim. Her eylem – okumak, yürümek, banyo yapmak – daha büyük bir dikkatle uygulanıyordu. Bununla, bu özel anın, şimdi ve burada, sanki bu yer benim varlığımı hak ediyormuşçasına farkında olmayı kst ediyorum. Ne mutluluk…
Yazık ki ayda ya da iki ayda bir beş dünlük sessizlik çoğumuz için çok realist değil. Ama plajda ya da koruda tek başına günlük yürüyüşler yapmak değildir.
Günlük yaşamın gürültüsüne ve hızına karşı daha pragmatik bir antitot ise meditasyon yolu ile kendi huzurunuzu yaratmaktır.
Düzinelerce çalışma, meditasyonun stresin fiziksel sonuçlarını azaltmak ya da elimine etmek için etkili bir yöntem olduğu sonucuna varmıştır. Düzenli olarak uygulandığında meditasyon kalp ve solunum oranlarını azaltır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Diyabeti ve eklem iltihabını, kaygı ve depresyonu, migren ve obsesif kompalsifliği de diğer düzensizlikler gibi iyileştirebilir.
Bağdaş kurup acılı bir yoga pozisyonunda oturmak, günlerce hareketsiz kalmak… Ama meditasyonun etkili olması için egzotik olması gerekmez. Ben kişisel olarak günde 15 ya da 20 dakika dikkatimi odaklamaya çalışmaktan sonsuz faydalar gördüm. Kimi zaman bağdaş kurup, kimi zaman dizlerimin üstünde, çoğunlukla sandalyede – ama her zaman olabildiğim kadar sessizce – otururum.
Gözlerimi kapatarak başlarım ve gevşeme pozisyonuna geçmek için birkaç kere yavaşça burnumdan derin nefes alır ve yine burnumdan o nefesi veririm. Sonra dikkatimi gerçekten nefes alışıma odaklarım – içeri giren ve çıkan havaya, vücudumda havanın dokunduğu yerlere. Birkaç saniyede bir dikkatim dağılır, bir düşünce tarafından saptırılır. Bunun farkına varır varmaz usulca yeniden nefesime odaklanmaya çalışırım. 15 dakika gibi kısa bir sürede, gözlerimi açtığımda fark edilir derecede sakin, günün sorunlarıyla yüzleşmeye daha hazırımdır.
Meditasyonun tabii ki başka yöntemleri de var. Bazı insanlar dikkatlerini, mesela, ellerindeki bir temas noktasına odaklar, diğerleri sabit nesnelere ya da mandala denen geometrik semboller olan tasarımlara bakarlar, diğerşeri ise mantra denen özel sesleri tekrarlarlar. Tüm bu yöntemlerin ortak özelliği dikkat hedegidir. Eğer birkaç dakika için bile olsa dikkate ulaştırsanız bunun neden bu kadar önemli olduğunu anlayacaksınız. Şu anda burada yaşamak, orada ve o zamandan farklı olarak – zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz yer – çok daha iyi hissettiriyor.
Daha da iyisi, dikkat hareket edebilen bir hazdır. Sizin gittiğiniz her yere gidebilir. Yani karmaşa ve düzensizlik her yanda sürse de kendi beş dakikalık huzurunuzu yaratarak bir aklı başındalık adası olarak kalabilirsiniz.**YOGA UYGULAMA VİDEOLARINI, 'SAĞLIK' KATEGORİSİNDEN İZLEYEBİLİRSİNİZ!