KADIN

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Mynet Soran Anne Platformu

1 Bebeğinizin cinsiyeti nedir?
2 Bebeğinizin yaşını belirtir misiniz?
3 Sizlere hangi konuda yardımcı olmamızı istersiniz?
4 Öğrenmek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Camdan Kalpler

    İnsan, kendi iç dünyasında ne olup bitiyorsa dışa onu  yansıtıyor.

    İnsan, kendi iç dünyasında ne olup bitiyorsa dışa onu yansıtıyor. Beden, içinizde, zihninizde size yön veren her ne varsa, mutlaka bir bakışla, bir mimikle dışarıya bunu yansıtıyor. Sorumluluk korkusu, kaybetme korkusu, başaramama korkusu gibi saplantılar, hızla insanı bir çember içine kapatıyor ve doğallığını zedeliyor..

    "Zarar göreceğim" ürkekliğiyle, zihninden geçenleri bile dile getiremeyen, hatta rahatlıkla gülemeyen o kadar çok insan var ki.. Çağın acımasız hızına, hayatın hilelerine, ayak uyduramayan, içe kapalı yaşayarak, "koruyucu" yapay kalkanlar üreterek duruş sergileyen "camdan kalpler" bunlar… "Kırılma" ürkekliğini taşıyan "camdan kalpler"in, kendi dünyalarına çekilmesiyle, meydan fütursuzlara, işgüzarlara kalıyor!

    Koza örmek…
    Hayatın güçlüklerinden kaçınmanın, muhtemel zararları yaklaştırmamanın yolu olarak, bir fanustan dışarıyı izlemek ne kadar doğru? Yüzeysel, ürkek ve aşırı ölçülü olmanın bedellerini hem bedensel hem de zihinsel tutukluk olarak tahsil edersiniz. Oysa gelişim, kendine güvenle ve zihni kaygılardan, korkulardan arındırmakla mümkün.
    Tek bir başarısızlığı veya hayalkırıklığını bundan sonra olacaklara da havale etmek niye? Başarısızlıkların ipini zihne dolamak, ancak bir kukla haline getirir kişiyi. Geçmiş olgulara takılıp kalmak; "neden?" diye düşüncelerle boğuşmak, yeni kararların, atılımların önüne set çekmekten başka ne işe yarar ki.. Her negatif deneyim, insanı yamaçtan aşağı yuvarlıyor gibi sarssaydı, kaybeden yaşam sevinci olurdu.. Camdan bir kalp, bir kere bile bozguna uğramışsa sanki her an, her yerde kırılacakmış, saçılıp dökülecekmiş gibi duruş sergiler. İpek böceği naifliğiyle, kendine sürekli koza örmekle meşguldür o:)

    Koza içinde, sahte bir pembe dünya oluşturma çabası, geçici olarak oyalanma sadece.. "Yarattığım pembe dünyama dışardan hiç bir zarar gelmiyor, ne iyi" kalkanıyla korunma çabası işe yaramaz. Çarpan en küçük bir olumsuzluk bile, o "tozpembe" dünyayı dağıtmaya yeter. Bu durumda pembesi gider, tozu kalır! Asıl doğrusu engebeleriyle sizi tökezleten yoldan daha da güçlü kalkmak. İstenmeyen gel-gitleri, dönemsel kaosları abartarak yeni bir adım atmaktan kaçınmak; bireysel gelişimin önüne duvar örmek demek.. Duygu ve düşünceleri zenginleştirip, zihinsel gelişime izin vermek, güven kazanmak ve en önemlisi içinizdeki ürkek kediyi bir aslana dönüştürmek sizin elinizde. Bunlara ilişkin bazı noktaların altını çizmek istiyorum:

    Tepelere çıkmayan, uzakları göremez
    Küçük başarısızlıkları trajedi haline getirmeyin. En bilinen örnektir: Çocuklar da düşe düşe ayağa kalkıyor.. Hatalar, yenisine izin vermemek için hayatın paha biçilmez ders notları:) Bir Çin atasözü; "Başarısızlık, başarıdan daha çok şey öğretir" der. Şu bir gerçek ki, tepeye çıkma zahmetinden kaçınan, uzakları göremez.

    Cesaretin büyük kısmı…
    Bir-iki başarısızlığınızı bütün kişiliğinize mal etmeyin. Süreç içinde bunlar kalıba dönüşüyor ve beyinde kalıcı etkiler yaratıyor. Tek bir olayda yenilgi yaşamanız, uzun süreli buna maruz kalacağınız anlamına gelmez. Yaşamda başarısızlıklar mutlaka vardır ve doğru tarafa giden yolu açarlar. Tıpkı Emerson’un şu müthiş sözü gibi: Cesaretin büyük kısmı , o korkulan şeyi daha önce yapmış olmaktan kaynaklanır!

    Yüzünüzü güneşe dönün, gölgeler arkanızda kalsın!
    Hislerinizi ön plana almayın. "Hissediyorum kötü bir şeyler olacak" gibi duygular kadınlarda daha çok hakim nedense. Bu yaklaşım, olabilecek muhtemel kötülük her ne ise onu çağırmak, açıkça ona davetiye çıkarmaktır. En önemlisi; yüreği, zihni tahrip eden bir düşünce… Yüzünüzü güneşe döndüğünüz zaman gölgeler hep arkanızda kalır! Bazen kimi duygular, yorgunluk, eksik beslenme gibi faktörler beyni bu tür olumsuz düşüncelere itebilir. Böyle bir anda dinlenin, sevdiğiniz müziği dinleyin ve kendinize sağlıklı bir sofra hazırlayın.

    Talihsizlik ile sürekli kavga etmeyin
    Öfke, hayal kırıklığı ve umutsuzluk, olduğu zaman diliminde kalsın. Geçmişe takılıp kalmak zihni kilitler. Aklın doğrultusunda ilerleyin. "Kör talih" gibi sözleri kişisel literatürünüzden çıkarın. Talihsizlik ile sürekli kavga etmeyin. Geçmişin hatalarına sıkça hayıflanmak, geleceğin güzelliklerinden kendinizi mahrum bırakmaktır

    Daha önce bulunduğunuz yerden gelmedikçe, gitmekte olduğunuz yere ulaşamazsınız
    Kendinize ait ve sizi adım atmaktan alıkoyan katı kurallarınıza bir göz atın.. Dr. Robert Anthony, bir insanın "ulaşamama" kalıbına inanmaktan vazgeçtiğinde, o istediği her ne ise ona ulaşabileceği fikrini savunuyor. "Daha önce bulunduğunuz yerden gelmedikçe, gitmekte olduğunuz yere ulaşamazsınız!" Geçmişe sadece ders niteliğinde bakıp, ileriyi hedefleyenler kazanıyor.

    Etraf mükemmel ilişki araya araya yapayalnız kalan insanlarla dolu!
    Yaşam sadece "siyah ya da beyaz" değildir. "Ya hep ya hiç" kuralı insan doğasına uymaz. Mükemmeli arıyorsunuz ama büyük ihtimalle onu bulamayacaksınız! Çünkü hatasız ve kusursuz hiç bir canlı yok. Çevremiz mükemmel ilişki araya araya yapayalnız kalan insanlarla dolu! Milim milim yaşamak, en küçük kusurda üstüne çarpı koymak, rahat bir yaşama, güzel bir beraberliğe, dinginliğe izin vermez. Bir insan mükemmel olabilir ama hatalarıyla! Hiç bir kusur mükemmelliği gölgelemez..

    Birilerine rest çekmek, güzel insanların yaşamınıza girmesi için yol açar.
    Yaşam içinde çıkar ve hesap üzerinden yürüterek, insana zarar veren ilişki türleri de var. O karakterleri olumlu düşünmeye davet de etseniz, kalıplaşmış zihinleri başka türlü yaşamalarına izin vermez. Ve işin garip tarafı, onlarla ilişkinizi bitirme işaretleri verseniz de, hatta kovsanız da gitmezler. Çünkü "reddedilen" olmak zaten zayıf, çıkara dayalı ilişki geliştiren, böyle var olan kişilikleri bitirir. Her tür sahtekârca ilişkiden uzak durabilmek, yaşamın en büyük artısı. Mümkün değilse de, o insanlarla görüşmenizi en aza indirin. Bu türdeki zarar verici insanları zihninizde yok sayıp onlara rest çekmek, güzel insanların yaşamınıza girmesi için size yol açar.

    Bana gelen mallerinizi mutlaka okuyorum, yanıt veriyorum genellikle.. Karşılıklı düşünce paylaşımını önemsiyor, iletişim ve insan ilişkileri noktasında, sorunlarınızı dile getirme adına yazma isteği duyuyorsanız, maillerinizi bekliyorum..

    Daha ileri gidebileceğinize dair inanma cesareti diliyorum:)

    Ayla Önder
    ayla.onder2009@mynet.com

    Vitrin


    En Çok Aranan Haberler