Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brüksel dönüşünde aralarında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sert tepkisine neden olan Brüksel ziyareti öncesi yaptığı, "AK Parti'ye hesap kesmek kimsenin haddine değildir" şeklindeki açıklamayla ilgili yeni açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Benim bu yolculuğa çıkarken yapmış olduğum basın toplantısındaki açıklamalarımın muhatabı Sayın Bahçeli değildi. Bana göre birileri Sayın Bahçeli’yi yanlış yönlendirdi, yanılttılar gibi geliyor. Çünkü ne benim ifadelerim içerisinde Bahçeli’nin adı geçiyor, ne de onunla ilgili orada en ufak bir ifade var. Tam aksine, ana muhalefetin başındaki zatın yanlışlarını pazara çıkaran bir cevap bu. Ona yönelik idi." dedi.
İşte Erdoğan'ın Brüksel dönüşü yaptığı açıklamalar:
MİSAFİR DEĞİL EV SAHİBİ:
İlk toplantımızı Avrupalı Demokratlar Birliği ile yaptık. Avrupa’daki vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu belirttik. Vatandaşlarımıza “Artık burada misafir değil ev sahibisiniz; 100 bine yakın işadamımız var. Arkanızda Türkiye gibi güçlü bir devlet var” dedik. Ayrıca referandum sürecinde kış, çamur demeden demokratik haklarını kullanma hususundaki kararlılıklarından dolayı teşekkürlerimizi ilettik.
FRANSA İLE İŞBİRLİĞİ:
Brüksel temaslarımızda Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron ile görüş tük ve ikili siyasi, ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi noktasında neler yapmamız gerektiğini konuştuk. Tabii, terörle mücadelede istihbarat paylaşımı üzerinde durduk. İslamofobiyle mücadelede kendilerinin de hassasiyetleri olduğunu ilettiler. Savunma sanayiinde ne gibi işbirliği yapabiliriz, bunları konuştuk.
GERİDE BIRAKILMALI:
Tusk ve Juncker ile görüş memizde, AB üyelik sürecine yeni ve pozitif bir ivme kazandırılması hususunda olumlu bir görüş me yaptık. Göç anlaş- masının uygulanmasını, vize konusunu müzakere ettik. Referandum sürecinde yaşananların geride bırakılması gerekiyor. Tusk ve Juncker, yeni süreç başlatma temennilerini gündeme getirildi.Görüşmelerimizde AB Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani’nin konuları değerlendirmesinde isabetli yaklaşımlarını gördüm.
KORUMAKTAN VAZGEÇİN:
Almanya Şansölyesi Merkel ile de görüştük. İki ülkenin menfaatini, artık güvene ihtiyacımızın olduğunu belirttik. Almanya’da PKK’lıların anlayışla karşılanmasından, FETÖ elemanlarının güvenceye alınmasından rahatsızlığımızı ve darbecilerin iltica taleplerinin kabul edilmesine tepkimizi en sert şekilde gündeme getirdik, “Bunu nasıl yaparsınız?” diye sorduk.
Maalesef bu hususların ellerinde olmadığını, hukukun ve anlayışın iltica taleplerine karşı farklı olduğu tarzında şeyler söyledi. Oysa bu tür şeyler, büyük oranda içişleri, adalet bakanlıklarının, bilemedin hükümetin elinde bir süreçtir. Almanya’da da anlatıldığı kadar zor olduğuna ihtimal vermiyorum.
İSİMLER UYGUNSA OLABİLİR:
Parlamenter heyetin İncirlik’i ziyaret talepleri oldu. Dedik ki: “Öncekinde isimleri gönderdiniz, isimleri uygun gördük, müsaade ettik. Bunda da listeyi Dışiş- leri Bakanı’nız gönderir, isimler uygunsa tabii olabilir...” Zira Alman vekillerinin arasında bazen teröristlere açıkça destek verenler de olabiliyor. Nitekim kendi partilerinden değil ama diğer partilerden olabilir, birilerinin teröristleri açıkça desteklemesinin, beraber hareket etmesinin hoş karşılanamayacağını ifade ettik. Şimdi dışişleri bakanlarımız görüşecek, ona göre adım atacağız.
‘AB’DEN 12 AYLIK TAKVİM ALDIK’
- AB ve üye ülke temsilcileriyle görüştünüz; kapıda karşılandınız. Olumlu bir hava oluştuğunu görebiliyoruz. Gelecek günlere ilişkin umutlu musunuz, ne tür aşamalar bekliyorsunuz AB ile? “Beyaz bir sayfa açıldı” diyebilir misiniz? Vize serbestisi konusunda bir gelişme var mı?
Tabii birtakım çalışmalar yapmışlar. Kendilerinden bu çalışmaya yönelik 12 aylık takvim aldık. Bu takvim üzerinde Dışişleri ve AB bakanlıklarımızla bir çalışma yapacağız, adımları atacağız. Tabii vize meselesi değil sadece, Kızılay ve AFAD’ın oralara yapacakları para yardımı hususunu da gündeme getirdik. Bu husus da gündemde kaldı. Bu konu üzerinde de çalışmaları karşılıklı yürüteceğiz.
‘NATO, YPG’YE PİRÜPAK BAKMIYOR’
- NATO’nun DEAŞ’la mücadeleye aktif katılımı, beraberinde bir başka soruyu da getiriyor. Acaba DEAŞ ile mücadelede NATO unsurlarıyla YPG arasında bir ilişki olacak mı? NATO’nun kurum olarak YPG’ye bakışının nasıl olduğu konusu hiç gündeme geldi mi?
Bu daha önce Stoltenberg’le özel görüşmemizde gündeme gelmişti. NATO’nun YPG’ye öyle müspet bir bakışı söz konusu değil. YPG’ye pirüpak bakmıyorlar. YPG konusunu NATO üyesi olan AB üyesi ülkelerle de konuştuk. YPG’yi ve bizim bu konudaki tavrımızı onlara da anlattık. ABD’nin malum, Rakka’da yapacağı bir operasyon var YPG ile beraber. Ama yine biz tekrar “Ülkemize yönelik herhangi bir yanlışlık olursa angajman kurallarını uygularız” dedik. Şu andaki süreç Irak için de Suriye için de geçerlidir.
‘TATMİN EDİCİ İZAHAT ALAMADIK’
- Merkel’le görüşmenizde bazı tutuklu isimler de gündeme geldi mi?
Onlar kafayı Deniz’e takmış durumdalar. Ben de kendilerine “Sizde çok Deniz var, ben size bunların dosyalarını da verdim” diye hatırlattım. “Ayrıca sizden iltica talebinde bulunanlar var. Bunları koruma altına alıyorsunuz. Önce 4 bin 500 dosyanın bize neticesini verin” dedim. Çünkü bu taleplerimizle ilgili halen netice alamadık. Oralarda PKK, FETÖ cirit atıyor. Bir de “Geçenlerde terörist subayların iltica talebini kabul ettiniz. Bunları bize teslim edin” dedik. Tabii ki tüm bu hususlarda kendilerinden tatmin edici bir izahat alamadık.
- Macron’un da buna benzer bir isteği var değil mi? National Geographic’in kameramanı, fotoğrafçısı istenmiş...
Evet; bunlardan biri Erol Önderoğlu. Çifte vatandaş- mış. Şu anda tutukluluğu kaldırılmış ama yargılanma süreci devam ediyor. Bunu kendilerine söyledik. Diğer Fransızla alakalı da kendisi geri gönderme merkezinde gözaltında. “Süreç devam ediyor” dedik.
‘MACRON POZİTİF ENERJİ VERDİ’
- Fransa’nın cumhuriyet tarihinin en genç cumhurbaşkanıyla bir araya geldiniz. Sizde Macron nasıl bir intiba bıraktı? Fransa’ya şifa verebilecek mi?
Çok iddialı bir soru (Gülüyor...) Dün bir, bugün iki. Genç, 40 yaşında bir arkadaşımız. Temenni ederim ki Türkiye-Fransa ilişkilerini bu dönemde çok daha farklı bir yere taşırız. Pozitif bir enerji verdi. Bu enerjinin, gerek yatırımlarda, gerek ticari ilişkilerde bizi iyi bir yere taşıyabileceğini düşünüyorum.
‘NATO’NUN KOALİSYONA KATILIMINI DESTEKLİYORUZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvede alınan kararlara dair şunları söyledi: “Küresel terörle mücadelede NATO’nun daha aktif rol alması gündeme hâkimdi. Yük paylaşımı konusu da gündeme geldi. Burada Trump çok açık, net. ‘NATO’nun yanındayız, bütün imkânlarımızı, gücümüzü, desteğimizi vereceğiz ama ülkelerin yük paylaşımında üzerine düşeni yapması lazım’ diyor.
NATO’nun DEAŞ’la mücadelede küresel koalisyona katılımını destekliyoruz. Bu kararın alınması ve ilanı mühimdir’ dedik ve bu karar alındı. Türkiye; PKK, DEAŞ ve FETÖ’ye karşı, yani 3 terör örgütüyle birden mücadele eden tek NATO ülkesidir. Ve burada hedef olarak sadece DEAŞ’ı hedef göstermenin yanlış olduğunu, diğer terör örgütlerinin de ıskalanmaması gerektiğini ayrıca gündeme getirdik. ‘Türkiye’nin hava ve füze savunma yeteneklerinin takviye edilmesi hayati önem taşıyor’ dedik.”
‘AÇIKLAMALARIMIN MUHATABI SAYIN BAHÇELİ DEĞİLDİ’
- Sayın Bahçeli’nin, açıklamalarınıza cevaben bazı açıklamaları oldu. Değerlendirmeniz olacak mı?
Burada tabii bir defa ciddi bir yanlış anlama var. Basın toplantısındaki açıklamalarımın muhatabı Sayın Bahçeli değildi. Birileri Sayın Bahçeli’yi yanlış yönlendirdi, yanılttılar gibi geliyor. Çünkü ne benim ifadelerim içerisinde Bahçeli’nin adı geçiyor, ne de onunla ilgili orada en ufak bir ifade var. Tam aksine, anamuhalefetin başındaki zatın birçok yanlışlarını pazara çıkaran bir cevap bu. Ona yönelik idi. Çünkü, şu anda ben partimin başındayım. Partimle ilgili herhalde bir cevap verme yetkim var. Bu konuda da FETÖ’ye karşı bu denli kararlı bir duruş sergileyen, adeta savaş açmış birisi olarak, eğer partimizin içinde böyle birisi varsa, bunu bize tevsik (kanıtlamak) edin, bir dakika partimizde tutmayız, göndeririz. Ama kalkıp partimizle alakalı olmayan, İstanbul Belediye Başkanı’nın damadıyla alakalı bir konu... Bir defa, onun partimizi siyasi temsil yetkisi var mı? Yok. Öbür taraftan yargı onu denetimli serbestlikle bırakmış. Bu yargıyla alakalı bir konu. Onun üzerinden bir siyasi rant devşirme yoluna gitmek bizi üzer. Bu konuda da herhalde sessiz kalmamak gerekir. Ama maalesef, bu denli bu tweet’lerin atılmış olması doğru değil. Kaldı ki ben öyle tweet işleriyle uğraşamam.
- Kılıçdaroğlu da ‘kontrollü darbenin ipliğini pazara çıkaracağına’ dair açıklamalarda bulundu.
Hâlâ orada mı Kılıçdaroğlu ya? Çıkarsın, zaten onun ipliği pazara çıkarması o kadar uzun sürüyor ki. Bu kadar uzun metrajlı ipleri nasıl buluyor anlamakta zorluk çekiyorum. Şimdi bir defa, onun da kongre sorunu var. Eğer varsa geç kalmasın, hemen çıkarsın. Ama önce o kendi içindeki FETÖ’cüleri bir temizlesin. FETÖ’yle el ele yürütüyorlar işlerini.
‘GRUP TOPLANTILARINDA KONUŞMA YAPABİLİRİM’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni Anayasa’nın öngördüğü sistemde, 2019’a kadar başka uygulanabilecek şeyler var mı?” sorularına şu yanıtı verdi: “Gazeteciler soruyor: ‘Grup konuşması yapacak mısınız? Parlamentoya gelecek misiniz?’ Parlamentoya gelirsin, gelirsin de genel kurula girmezsin. Ama parlamentoda grup odamız var, grup odama gelebilirim. Abdullah Bey 4 ay Başbakanlık yaptığ ında ben birtakım çalışmalarımı orada yü rü tmü şü mdü r. Ayrıca, salı gü nkü grup toplantılarında konuşma yapabilirim. Ama diyelim ki ben gelemedim, genel başkanvekili olarak Binali Bey grup konuşmasını aynı şekilde yapabilir, buna da mani yok. Bu da şimdi Tü rkiye’de bir reformun nasıl gerçekleştirildiğ ini gö sterecek. Cumhurbaşkanı var, yanında genel başkanvekili yahut Başbakan grubu yö netiyor, gayet uyumlu bir şekilde bunlar yü rü yor. Cumhurbaşkanlığ ı’nda Bakanlar Kurulu toplantısı olur mu? 2 aylık yapmıştık, 1 aya indirdik, 15 gü ne de indiririz. (Bakanlar Kurulu’na artık hep siz mi başkanlık edeceksiniz?) Cumhurbaşkanı olarak üzerimizde yükler var. Sayın Başbakan’la bu işin paylaşımını yapacağız.”
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.