Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, yeni anayasa hazırlıkları sürecinde, ilerleyen dönemde Meclis'e ve AK Parti grubuna önemli görevler düşeceğini, partisinin bu zorlu çalışmaları başarıyla yürüteceğini belirtti. Erdoğan, "Ülkemizi 2023 hedeflerimize adım adım yaklaştıracağınıza inanıyorum. Her bir milletvekilimiz, kendi şehrinin temsili yanında, yasama faaliyetlerine de en aktif şekilde katılarak, bu yükü paylaşacaktır" dedi.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun tüm konuşmalarında, yarısı yalan, yarısı yanlış bir sürü iddia ortaya attığını belirterek, "Öyle ki, bir grup emekli amiralin, buram buram darbe iması kokan açıklamalarını, ekonomiyle ilgilendirerek 'gündem saptırma' olarak aklamaya çalışacak kadar şirazesinden koptu. Şu ifadeye bak, darbecinin emeklisi-muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar bunlar cahil. Yoksa bu bir sinsilik mi? Orasının takdirini milletimize bırakıyoruz. Bununla da kalmayıp bizi, herkesi terörist, herkesi darbeci ilan etmekle suçluyorlar. Tabii kendileri teröristlerle al takke-ver külah ilişkisi içinde oldukları için teröriste 'terörist' dememizden rahatsız oluyorlar. Çünkü bakıyorlar ki Gabar, Cudi, Tendürek, Bestler Dereler çökertildi. Bütün bunları gördükçe rahatsız oluyorlar" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbeciye darbeci demelerinden CHP'nin rahatsız olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
"Teröristlerle ve darbecilerle mücadelemizi ekonomiyle ilişkilendirerek, güya kendi akıllarınca, bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem teröristleri ve darbecileri aklıyorlar hem de ekonomi üzerinden milletimizin, özellikle de gençlerimizin umudunu kırarak, ülkemizi güven ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar. Türkiye, daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken bir grup emekli askerin, aslı astarı olmayan meseleler üzerinden milli iradeyi, ülkenin seçilmiş yönetimini tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Çok açık net söylüyorum, şu anda bu emekli generallerin merkezinde CHP'nin kendisi vardır. Bu 104'ün içerisinde şu anda CHP üyesi olanlar vardır. İncelemeler devam ediyor, kim bilir daha ne kadar çıkacak. Hadi 15 Temmuz'da Bay Kemal, tankların arasından sıvışıp milletin sokakta verdiği mücadeleyi rahat koltuklarında kahve içerek televizyonda seyretmiş olabilirsin. Bu senin korkaklığındır. Ama bundan sonra yemezler, bundan sonra yutmazlar. Bundan sonra hesabını bu işin çok ağır vereceksiniz ve siz kaçacaksınız, biz kovalayacağız. Zira darbe heveslilerini bu derece hararetli bir şekilde savunmanıza asla millet müsaade etmez, biz ise hiç müsaade etmeyiz. Demek ki mesele korkaklık, mesele yüreksizlik, mesele geçmişinden utanmak değilmiş. Oturduğu koltuğa, mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata, diyet olarak darbecilerin sözcülüğü vazifesinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Aksi takdirde, akıl ve izan sahibi hiçbir siyasetçi, doğrudan kendi varlığını hedef alan anti-demokratik bir girişim karşısında böyle bir tavır içine giremez. Kendi iktidarını, ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti, en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz."
Bazı video görüntüleri izleten Erdoğan, daha sonra CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Sağlık Bakanlığı Bilim Kuruluna yönelik sözlerini eleştirerek, salgınla mücadeleyi siyaset üstü ve milli bir mesele olarak gördüklerine dikkati çekerek, "Bilim Kurulu üyelerimize kadar, bugüne kadar verdikleri hizmetler için de ben şahsım, ailem, grubum ve milletim adına kendilerine teşekkür ediyorum. Bilim Kurulu başta olmak üzere sağlıkta bugüne kadar ölen nice kardeşlerimiz, arkadaşlarımız oldu. Bunlarla ilgili Bay Kemal, senin bir derdin oldu mu? Kılıçdaroğlu'nun bir dakikalık şov uğruna, bunca emeği silip atmasının, bilimin konuşulması gereken yerde, bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sağlık çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum. Rabb'im ülkemizi bu habis zihniyetin tasallutundan, bu zihniyetin yol açacağı tahribattan, bu zihniyetin sebebiyet vereceği yıkımdan muhafaza eylesin diyorum. Ve bununla da kalmayıp tabii Sağlık Bakanımıza da bindiriyor. Atılacak tırnağı olsan ne ala, değilsin. O kadar zavallısın" ifadesini kullandı.
Bir yandan sınırlar içinde ve dışında terör örgütlerinden darbecilere kadar geniş bir cephede mücadele verirken, diğer yandan da Türkiye'yi kalkındırma, büyütme ve güçlendirme mücadelesini sürdürdüklerini ifade eden Cumhurbakanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Çevremize baktığımızda, Türkiye'nin, Kılıçdaroğlu'nun ısrarla göstermeye çalıştığı gibi dizlerinin üstüne çökmüş, yerle yeksan olmuş bir ülke haline gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler olduğunu zaten görüyoruz. İşin acı tarafı, düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmiş olmasıdır. Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, Türkiye iflas etse, kalkıp göbek atacak kadar kendi halkından nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, ülkede çıkacak her türlü kaosu, kargaşayı, krizi, yıkımı dört gözle bekler hale gelmiştir. Bunlar, insanlar hastaneye gidemedikleri için sokakta kıvranarak ölse, iş bulamadıkları için sokakta yatıp kalkmaya başlasa, destek alamadıkları için evlerinde sefalete mahkum olsa, 'yaşasın bize iktidar yolu açılıyor' diye birbirlerini tebrik edecek hale gelmiştir."
Türkiye'nin böyle bir siyaset anlayışını, muhalefet tarzını, rekabet yöntemini hak etmediğini dile getiren Erdoğan, "Bu ülkede tenceresini kaynatmakta zorlanan her vatandaşımızın derdine, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da yine biz derman olacağız. Bu ülkede iş bulmakta zorluk çektiği için geleceğine tereddütle bakan her gencimizin, her vatandaşımızın sıkıntısına, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da biz çözüm bulacağız. Bu ülkede salgın şartları sebebiyle ekmek teknesini çevirmekte zorlanan her esnafımızın, sanatkarımızın, KOBİ'mizin önünü, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da biz açacağız. Bu ülkede tek bir insanımızın bile kendini sahipsiz hissetmemesi için tarihimizin en kapsamlı ve en etkin sosyal destek mekanizmalarını 19 yıldır olduğu gibi bugün de, yarın da biz işleteceğiz. Üstelik biz bunları sadece vaat olarak değil, sadece taahhüt olarak, sadece afaki sözler olarak ifade etmiyoruz. Söylediğimiz her sözün arkasında 19 yıllık bir müktesebat var. Türkiye’yi bugüne kadar demokraside ve kalkınmada, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 5 katı, 10 katı hizmetlere nasıl kavuşturduysak, bundan sonra da çok daha fazlasını gerçekleştirecek azme ve hazırlığa sahip tek parti biziz" dedi.
Erdoğan, milli geliri, döviz kurundaki ekonomik temeli olmayan dalgalanmalara rağmen 238 milyar dolardan 3 katlık bir artışla 717 milyar dolara yükselttiklerini belirterek, "Sağlanan ekonomik istikrar ve iyileşen yatırım ortamı sayesinde, özel sektör sabit sermaye yatırımlarının milli gelirimize oranı yüzde 14,8'den yüzde 22,6’ya yükseldi. Tüketici enflasyonunu, 2002 yılındaki yüzde 29,7 seviyesinden yüzde 6,2'e geriletmiştik. Son dönemde bir miktar artış gösteren enflasyonu, yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlıyız. Bunu başaracağız. Disiplinli maliye politikalarından taviz vermeyerek, bütçenin kalitesini önemli ölçüde iyileştirdik. Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını 2002'deki yüzde 11,1 seviyesinden 2020 yılında hem de salgına rağmen yüzde 3,4'e gerilettik. Bu oran, dünya genelinde geçen sene yüzde 11,8 olarak gerçekleşti. Aynı şekilde, 2002'de bütçemizden faiz ödemelerine ayrılan pay yüzde 43,2 iken, bu oranı da geçen sene yüzde 11,1'e düşürdük. Bir başka ifadeyle, 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 87 lirası faize giderken, 2020 yılında bu rakam 16 liraya indi. İnşallah faizleri de tek haneli rakamlara indirerek, bu rakamı çok daha azaltacağız. Bu konuda kararlıyız" diye konuştu.
Erdoğan, sınır ötesi harekatlarla DEAŞ ve PKK-YPG gibi terör örgütlerini çökerterek, Türkiye'yi güneyden kuşatmayı hedef alan terör koridorunu paramparça ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Sınırlarımızda huzuru, güveni ve dirliği hakim kılmak için tüm gücümüzle mücadelemizi sürdürüyoruz. Buradan, Genelkurmay Başkanından erine kadar, karasıyla, deniziyle, havasıyla, özel kuvvetleriyle ve diğer tüm birimleriyle, kahraman ordumuzun tüm mensuplarına sevgilerimi, saygılarımı, şükranlarımı gönderiyorum. Mavi vatanını korumak için aylardır denizlerde bayrağımızı dalgalandıran, hak ve menfaatlerimize göz dikenlere göz açtırmayan denizcilerimizi ayrıca selamlıyorum. Milletimizle birlikte biz de tüm kalbimizle, darbecilerden temizlenen TSK'nın yanındayız, yanında olmayı sürdüreceğiz. Rabbime, bana böyle bir ordunun 'başkomutanı' sıfatını bahşettiği için binlerce kez hamdüsenalar ediyorum. Tabi bu emekli amiraller filan bu işin dışında onları karıştırmayalım. O da bize leke olur. O emekli amiraller ne yazık ki talimatı kendi başkomutanları Kılıçdaroğlu'ndan alıyor. Zaten orada onun imzası var."
Kanal İstanbul projesi ile ilgili hazırlıkları büyük ölçüde tamamladıklarını kaydeden Erdoğan, projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun 56 kurum ve kuruluşun, 200'den fazla bilim insanının, medyanın ve vatandaşların katkılarıyla tamamlandığını bildirdi. Erdoğan, "İsteseniz de istemeseniz de biz Kanal İstanbul'a başlıyoruz, yapacağız ve milletimizin emrine amade edeceğiz. İnşallah bu önemli projenin, etaplar halinde yapılacak ihalesine çok yakında çıkıyor, yaz aylarında da temelini atıyoruz. Epeyce bir gecikmeyle de olsa inşasına başlayacağımız Kanal İstanbul'un şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
DHA
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.