Tibet sınırında yaşayan Mosuolar, anaerkil toplum yapısının son örneklerinden. Yaşadıkları Yongning idari bölgesi, Çince “sonsuz huzur” anlamına geliyor. Gerçekten de yaşadıkları yerin adına yakışır bir düzen içinde sürdürüyorlar hayatlarını. Ataerkil toplumlarda yaşayan kadınların hayatlarıyla Mosuolar’ın hayatları ne kadar farklı gelin birlikte bakalım.
Mosuolar’da soy, dünyadaki pek çok kültürde olduğu gibi erkekten değil kadın üzerinden yürüyor. Bu da kadının “yarım insan” olmadığı, tek yaşam amacının “doğurmak, büyütmek, temiz tutmak” olmadığı, şiddet görmediği bir hayatı olduğu anlamına geliyor.
Kadınların aile reisi kabul edildiği bu toplumda mülkiyet kadın soyu yoluyla geçiyor. Yani burada verimsiz topraklar kız evlatlara, bereketliler erkeklere gitmiyor.
Sorumluluğun kadınlarda olması kadınların daha fazla çalıştığı anlamına da geliyor. Kadınlar toplumu örgütlüyor, erkekler tarım işlerini yapıyor, hayvancılıkla uğraşıyor. Kadın tarlada erkek kahvede oturmuyor.
Evlilik kurumu yok. Yaşanılan evler yetişkin kadınlara ait, eş veya birlikte yaşanılan erkek ancak kadının da onayıyla evde kalabiliyor. Kadın kendi kurduğu, çekip çevirdiği evinde mutsuz olup “baba ocağı”na dönmek zorunda kalmıyor.
Çocuk kararını kadınlar veriyor. Yani burada hiçbir erkek 16 yaşında küçük bir kız çocuğuyla evlenmiyor, hiçbir kadın ailesinden kaçmak için bir erkeğe sığınmıyor, hiçbir kadın damızlık boğa gibi olabildiğince çok, tabii bir de erkek çocuk doğurmak yükümlülüğünde yaşamıyor.
Paranın yönetimi kadınların elinde ve ticari kararları da kadınlar veriyor. Kadın, kazandığı parayı kocasının eline saymıyor.
Burada şiddet yok! Çünkü iktidar anlayışları farklı. Kadınlar bu toplumda güç sahibi olsalar da bunu daha fazla mülkiyet sahibi olarak pekiştirmeye çalışmıyorlar. Kadınlar güçlerini ailenin mutluluğu için kullanıyor. Bu toplumda hiçbir kadın sevgilisinden ayrıldığı, kocasından boşandığı, sokağa çıktığı ya da “kadın” olduğu için şiddet görmüyor.
Kadınlar eşitlik istiyordu, nerede bunda eşitlik derseniz evet Mosuolar eşitlikçi bir toplum değil. Burada eşitlik kadınlardan yana bozulmuş. Parayı yöneten kadınlar olduğu için erkeğin sorumlulukları çok çok az ve erkekler bu toplumda yaşamktan çok mutlu. Amaç zenginlik değil ailenin mutluluğu ve huzuru olduğundan güç savaşları olmuyor, şiddet yaşanmıyor. Hırçınlık ve intikam duyguları bu toplumda ayıp sayılıyor.
2 ay boyunca Mosuolar’la yaşamış Arjantinli yazar Ricardo Coler’e göre bu toplum feminist cennetin hareketi, ancak erkeklerin de bulunmaktan haz ettiği bir cennet!
1995 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından ‘model toplum’ olarak kabul edilen Mosuolar’la yaşadığınızı hayal edebiliyor musunuz? Böyle bir dünyanın içinde olmak ister miydiniz?