Olası Marmara depreminde İstanbul’da yaklaşık 100 bin binanın yıkılacağını söyleyen afet yönetimi uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Her bina başına 100 kişi koyarsak, 10 milyon arama kurtarmacı lazım. Biz insanları nasıl enkaz altından kurtarırız?’ değil, ‘ne yaparsak insanlar enkaz altında kalmaz?’ diye çalışmamız lazım. Biz afet yönetimini tersten anlamışız. Bir an önce riskli 100 bin binayı 100 binaya indirmemiz lazım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’a gelip belediye başkanları, valilik, STK’lar, ticaret odası, sanayi odası hepsini toplamalı, acil olmayan bütün yatırımları dondurup ‘bu 100 bin binayı deprem olmadan nasıl güçlendirebiliriz’ diye düşünmeliler. Bu bir milli güvenlik ve beka problemi. Büyük bir seferberlik yapılırsa 3-5 senede deprem riskini azaltabiliriz” dedi.
Olası Marmara depreminde İstanbul’da çok kayıp verileceğini ifade eden İstanbul Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’de afete dair plan ve programın olmadığını ifade etti.
Prof. Dr. Kadıoğlu, “Deprem olduktan sonra bu şehri yeniden nasıl yapılandıracağız, enkazı nereye dökeceğiz, kalıcı konutları nerede yapacağız? buna yönelik plan ve program yok. Tamamen refleks üzerine hareket ediyoruz, bu bizim en büyük problemimiz. Büyük bir seferberlik yapılırsa 3-5 senede deprem riskini azaltabiliriz. Bunu tek başına bakanlık, valilik, belediye yapamaz, bütün herkes bir araya gelecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan herkesi toplamalı, yurt dışından kredi alması gerekiyorsa alınmalı ve herkesi yönlendirmeli, yoksa bu işin altında kalacağız” diye konuştu.
Marmara Bölgesi’ndeki fayların 1509,1766 ve 1902 yıllarında kırıldığını ifade eden Prof. Dr. Kadıoğlu, “Kuzey Anadolu Fay Hattı Marmara Denizi’nin içinden geçiyor. En son 1999’da Kocaeli’nde kırıldı. 1902’de kırılan bir kısım var ortadaki kısmın kırılmasını bekliyoruz. En eski kırılan 1509, o daha önce kırılır, orada enerji birikmiş diye düşünüyoruz.
Marmara’da deprem olacak mı olmayacak mı diye bir şey söz konusu değil, deprem olacak ama tam zamanını, gününü ve saatini bilmiyoruz. Baktığınız zaman 500 yılı geçtik, o yüzden depremin eli kulağında.
Bana ‘deprem ne zaman olacak ?’ diye soranlara ‘yarın olacak’ diyorum. Depreme, yarın olacakmış gibi hazırlanmamız lazım. Bu oynanacak bir kumar değil, burada canımız söz konusu. Herkes; aile, birey, iş yeri, sanayi, fabrika, sokak, okul, ilçe, şehir ve ülke yarın deprem olacakmış gibi hazırlanmak zorunda” dedi.