HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'den terörle mücadelede kararlı mesaj! "Teröristler için tek yol Türk adaletine teslim olmak"

Milli Savunma Bakanı (MSB) Yaşar Güler, gündeme dair Sabah Gazetesi ve A Haber'in sorularını yanıtladı. Bakan Güler, terörle mücadelede gelinen nokta, Türkiye'nin Afrika açılımı, Yunanistan ile ilişkiler, Rusya ve Ukrayna'yla yürütülen tahıl koridoru müzakereleri ve ABD'den istenen F-16'lardaki son durum hakkında kritik açıklamalarda bulundu. Ayrıca Bakan Güler, Karadeniz'in bir 'huzur denizi' olduğunu ifade ederek, "Montrö'yü uyguladık, uygulamaya devam edeceğiz." dedi.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'den terörle mücadelede kararlı mesaj! "Teröristler için tek yol Türk adaletine teslim olmak"

Bakan Güler, Sabah Gazetesi Ankara temsilcisi Okan Müderrisoğlu ve A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı.

PENÇE KİLİT HAREKÂTI

Bakan Güler, "Pençe Kilit Harekâtı Mehmetçiğin büyük fedakârlık ve kahramanlığı ile başarılı bir şekilde devam ediyor. Harekâtın icra edildiği Zap bölgesinin terör örgütünün tahkimatının ve faaliyetlerinin yoğun olduğu bir yer olduğu biliniyordu. MİT'in raporları ve bizim tespitlerimiz de bu yöndeydi.

"ŞEHİTLERİMİZE ALLAH'TAN RAHMET, GAZİLERİMİZE ACİL ŞİFALAR DİLİYORUM"

Bakan Güler sözlerine şöyle devam etti:

Bütün bunlara rağmen kahraman Mehmetçik, bu bölgenin büyük bir bölümünü temizledi. Şu anda da arama tarama faaliyetleri devam ediyor. Tüm mağara ve sığınıklara tek tek giriliyor. Bu faaliyetler icra edilirken kendilerini bekleyen sondan kaçamayacağını bilen teröristler, taciz ve saldırı girişiminde bulunuyorlar. Maalesef şehitlerimiz oluyor. Bu saldırı ve tacizlere anında gereken karşılık veriliyor. Mehmetçik silah arkadaşlarının kanını bugüne kadar yerde bırakmadı bundan sonra da bırakmayacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu vesileyle şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.

"TERÖRİSTLER İÇİN TEK YOL TÜRK ADALETİNE TESLİM OLMAK"

Bu bölgede son dönemde teslim olan teröristlerin görüntülerini paylaştık. Elebaşları tarafından ölüme terk edilen mağaralarda açlıktan bağırsağı delinen teröristler teslim olmayı seçiyorlar. Biz her zaman şunu söylüyoruz: Teröristler için tek yol Türk adaletine teslim olmaktır. Elebaşları bu yolun sonu olmadığını gördüler. Nitekim Karayılan'ın 6-7 ay önce sözde kendi televizyonlarında bir açıklaması var. Diyor ki: "Biz, 3-4 defa Batılı dostlarımıza artık teslim olmak ve bu işi bitirmek istiyoruz dedik. Ama onlar her defasında bize katiyen böyle bir şey olamaz, çatışmaya devam edeceksiniz. Biz de sizi desteklemeye devam edeceğiz." dediler.

Teröristler ve onların uşaklık ettikleri karanlık şer odaklarına karşı biz de diyoruz ki; kim nasıl destek verirse versin asil milletimizi terör belasından kurtarmakta azimliyiz ve kararlıyız. Bunun için gereken güç ve kudrete de sahibiz.

F-16 TALEBİNDE SON DURUM

ABD'den istenilen F-16'lardaki son durumu paylaşan Güler, yerli ve milli savunma sanayiinde ortaya konulan son çalışmaları aktardı.

Güler, "Biliyorsunuz, 40 adet yeni F-16 Viper alımı ve 79 tane de modernizasyon kiti almak istediğimizi ilettik. Süreç böyle başladı ve çoğunlukla olumlu gitti. ABD yönetimi de vermek istediğini beyan ediyor. Ama bir kongre süreci var. Bizim kabul etmememize rağmen açık olarak ifade edilmese de ABD'de bazılarının F-16 satışını İsveç'in NATO üyeliğine bağlama eğiliminde olduğu biliniyor. Biz, her zaman güçlü Türkiye'nin güçlü NATO demek olduğunu ifade ediyoruz. Sonuç olarak ABD tarafından artık somut adımlar atılmalı ve olumlu bir sonuç beklediğimizi ifade ediyoruz." ifadelerine yer verdi.

YERLİ VE MİLLİ SAVUNMA SANAYİİNDEKİ GELİŞMELER

Bakan Güler şunları kaydetti:

"Türk Savunma sanayisi çok hızlı bir şekilde gelişmeye devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın inatla ifade ettiği "yerli ve millî" mottosu gerçek anlamda ürünlerini vermeye başladı. Savunma sanayisi gelişen diğer ülkelerden farklı olarak ülkemizde havacılık alanındaki gelişim diğer alanlardan daha hızlı. Savunma sanayii gelişirken havacılık hiçbir zaman birden bire gelişmemiştir. Dolayısıyla bu bizim için büyük bir gurur.

Türk savunma sanayii ürünlerinin çok tercih edilmesinin sebebi sahada kendilerini ispatlamış olmaları. Bizim gerçek anlamda şuanda muharebe sahasında 70-80 bin personelimiz var, her gün çatışma alanındalar. Bu silahlarımızı, hemen hemen her gün gerçek çatışma ortamında kullanıyor ve deniyoruz.

TSK personelimizin fedakârlığı kadar savunma sanayiindeki personelin de fedakârlığı önemli. Savunma sanayi-ordu işbirliği ile sahadaki ihtiyaçlar ve iyileştirme önerileri de bu alandaki geliştirme faaliyetlerine yön veriyor.

Bir sivil mühendis gidiyor. Muharebe sahasında uzun süre oradaki personelle bir arada bulunuyor. Hatanın nasıl düzeltileceğini düşünüyor. Mühendis sorunu sahada görmüş olarak geliyor, burada ona göre fikir yürütüyor, ona göre çalışma yapıyor. Bana göre savunma sanayiimizin avantajı burada. Sahadaki tecrübelerimizi savunma sanayi tezgâhlarına aktarabilmemiz.

Havacılıkla ilgili ürün çeşitliliğini de arttırmaya çalışıyoruz. F-35'i bize vermediler. Bu bizi kendi uçağımızı yapmak konusunda teşvik etti. Bir nevi bize iyilik yaptılar. Biz de Kaan'ı üretiyoruz. Dost ve kardeş ülkeler de bu projeye ortak olmak için çaba harcıyorlar. Azerbaycan ile anlaşma imzalandı, Pakistan ile de imzalanmak üzere, başka ülkeler de var. Onlar da gelecekler.

En kısa zamanda Hürjet'i devreye alıp genç pilotların eğitimini yerli ve millî uçağımızla yapmak istiyoruz. Türk yıldızları da semalarımızda bunlarla uçmaya başlayacak inşallah.

SİHA'lara gelince; artık bütün dünya bu ürünlerimizin kabiliyetini ve etkinliğini kabullendi. Hem TUSAŞ'ın, hem BAYKAR'ın etkili ürünleri bütün dünyada tercih edilen ürünlere dönüştü. Bütün fabrikalarımız ve üretim tesislerimiz talepleri yetiştirebilmek içini gece gündüz çalışıyor. Çünkü çok talep var.

İçinde bulunduğumuz dönemde meydana gelen çatışma ve savaşlarda sivil zayiatın önlenmesi çok çok önemli. Savaşıyoruz diye her yere bomba atamayız. Bir hedefe ateş edebilmemiz için en az 7-8 kriterimiz var. Bu kriterlerin tamamının karşılandığı ilgililer tarafından onaylandıktan sonra atış yapabiliyoruz. Bizim modern SİHA'lar bize bu kriterlerin bazılarını otomatikman yapma şansı getirdi. Ve müthiş şekilde bize zaman tasarrufu sağladı."

SURİYE MESELESİ! BEŞAR ESED'İN SON AÇIKLAMALARI

Dünyanın yakından izlediği Başkan Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna ile yürüttüğü tahıl koridoru müzakereleri ile ilgili de dikkat çeken açıklamalar yapan Yaşar Güler; Libya, Suriye, Yunanistan, Mısır, İsrail ile ilişkilerini değerlendirdi.

Biz açıkçası Suriye'de barış istiyoruz. Suriye'de barış olması için Sayın Cumhurbaşkanımız çok samimi olarak yoğun çalışmalar yapıyor. Bunun başlangıcı olarak da kademeli görüşmeler yapıldı. Süreç en sonunda 3'lü ve 4'lü görüşmelere dönüştü. Türkiye samimi olarak barış istiyor. Ama bizim hassasiyetlerimiz var. Sınırlarımızın ve halkımızın güvenliği sağlanmadan bizim oraları terk etmemiz düşünülemez. Bu konuda Suriye Devlet Başkanı'nın da daha aklıselimle hareket edeceğine inanıyorum. Suriye'ye barış gelebilmesi için en önemli aşama ise Anayasanın yapılması ve insanların bunu kabul etmesi.

"TAHIL KORİDORUNU BAŞKAN ERDOĞAN ÇÖZER"

RF-Ukrayna savaşı sonrası bütün dünya Ukrayna ve Rusya'nın aslında bütün dünyanın tahıl ambarı olduğunu öğrendi. Çünkü bu iki ülkeden tahıl sevkiyatının durması çok ciddi sonuçlar doğurdu. Bu ikisinden tahıl çıkmadığı takdirde dünyada açlık tehlikesinin olabileceği ortaya çıktı. Bu sorunun çözülmesi için Sayın Cumhurbaşkanımız başından beri büyük sorumluluk üstlendi. Onun girişimleri sayesinde oluşturulan Tahıl Girişimi ile 33 milyon tondan fazla tahıl, ihtiyacı olan ülkelere sevk edildi. Bildiğiniz gibi 17 Temmuz'dan itibaren Rusya bunu durdurduğunu açıkladı. Şu anda BM Genel Sekreterinden tutun dünya liderlerinin tamamına yakını bu sorunun sadece ve sadece Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından çözülebileceğine inanıyor. Cumhurbaşkanımız da bu yoğun gündemin içinde sorunun çözümü için büyük çaba sarf ediyor. Ben kişisel olarak da bunu Sayın Cumhurbaşkanımızın çözebileceğine inanıyorum.

MONTRÖ

Karadeniz her zaman "huzur denizi" olarak anılmıştır. Karadeniz'in huzur denizi olma özelliğinin devam etmesinin de bölgesel sahiplik ilkesi ile sağlanabileceğine inanıyoruz. Bazı müttefiklerimizin zaman zaman dile getirdiği Karadeniz'de çok kuvvet bulundurma hususunun çok güvenlik anlamına gelmeyeceğini, aksine bölgede gerilimi artıracağını ifade ediyoruz. Batılı dostlarımız samimi olarak bir ihtiyacınız olduğunda hazırız diyorlar, bundan da memnuniyet duyuyoruz. Ama şu anda böyle bir durum yok.

Türkiye Cumhuriyeti olarak Montrö'yü şu ana kadar tarafsız, adil ve itidalli bir şekilde uyguladık, uygulamaya devam edeceğiz.

UKRAYNA LİMANLARINDAKİ GEMİLER

Ukrayna Limanlarında 12 ticari gemimiz ve 1 hasarlı vincimiz var. 6 gemimiz Ukrayna kontrolündeki Mikolayev ve Olivia'da. İlk etapta bu 6 gemiyi çıkaracağız. Her iki ülke ile de görüşmeler yapılıyor. İki taraf da olumlu yaklaşıyor. Ama garanti vermiyorlar.

Doğu taraftaki Herson'dakilerle ilgili sorun var. Kahovka barajı patlatılınca, selin getirdiği ağaçlar vb. malzemeler bu gemilerin olduğu limanı doldurdu. Şimdi bunların temizlenmesi gerekiyor. Bu gemilerin emniyetli olarak ülkemize getirilmesi için en uygun zaman bekleniyor.

YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLER

Yunanistan ile Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinden sonra pozitif bir döneme girdik. Bunu da sürdürmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Onlar da gösteriyorlar. Özellikle depremde Yunanistan'ın bize yardımları sonra Yunanistan'daki o üzücü tren kazası ve bizim yaptıklarımız. Daha sonra Rodos'taki yangına 2 uçak gönderdik. Bunlar olumlu havayı geliştiriyor.

Güven Arttırıcı önlemler (bilinen sorunlara dokunmadan iki toplumu, iki silahlı kuvvetleri birbirine yakınlaştırmak için alınması gereken tedbirler) kapsamında Harp Okulları arasında sportif etkinlikler gibi bazı faaliyetlere başlama konusunda iki taraf da olumlu düşünüyor. Bunu 2024'te uygulamaya başlayabiliriz.

Yunanistan Savunma Bakanı deprem bölgesini gezmek istediğini ifade etti. Onunla Ağustos sonrası deprem bölgesini ziyaret edebiliriz.

Sayın Dendias ile Vilnius'daki görüşmemiz çok samimiydi, çok rahat, çok güzel bir ortamda geçti.

HUDUT GÜVENLİĞİ

Hudutlarımız Cumhuriyet tarihinin en yoğun tedbirleri ile korunuyor. Hudut emniyeti konusunda, hiçbir ülkede böyle bir sınır sisteminin olduğuna inanmıyorum. Bunu çok samimi olarak söylüyorum. Hududa götürdüğümüz kişi ben böyle bir şey görmedim deyip diğer gün yazıyor.

Sınır hattında çok katmanlı bir sistemimiz var. (şema verilebilir) Modüler beton duvarlar, Yüksek Güvenlikli Tel Çitler, 4 metre derinliğinde 4 metre genişliğinde hendekler. Hendekler çok önemli. İran sınırında planlanan 376 kilometre hendeğin 341 kilometresini bitirdik. Bu sene tamamını bitireceğiz. Bu hendeklerden geçilmesi çok zor.

Suriye sınırındaki duvarlarımızın yüksekliği 3 metre idi. İran sınırında yeni yaptığımız duvarların yüksekliğini 4 metreye çıkardık. Bunun üzerinde de bir buçuk metre tel çit var. Buradan kimse geçemez gibi bir şey söylemiyorum. Belki 1 kişi 2 kişi falan geçebilir. Ancak duvarı geçseler bile onun arkasında komando keşif unsurları var. Daha arkada jandarmanın pusuları var, onun arkasında polisin pusuları var. Hudut güvenlik sistemimiz dünyadaki örnekleri arasında en iyilerden biri.

FETÖ İLE MÜCADELE

FETÖ'den Türkiye'de en çok zararı gören TSK'dır. Bu yapılanlar bize karşı yapılmıştır. Bu hain örgütten çok büyük zarar gördük, bunlar terörist. 24 binden fazla personeli attık. Bize gelen her bir bilgi doğrultusunda gerekli işlemi yapıyoruz ve ilgili şahısların ilişiğini kesiyoruz. TSK içindeki en son FETÖ'cünün de ilişiği kesilinceye kadar mücadelemiz devam edecek.

Benim şahsi görüşüm (TSK içindeki FETÖ'cüler) büyük oranda temizlendi.

İLK KADIN AMİRAL

Bu terfiye çok olumlu yaklaştık. Bizim zamanımıza denk geldi. Arkadaşımız lisanıyla, kariyerindeki görevleri ile son derece iyi yetişmiş bir subay. Şu anda yurt dışında. Deniz Kuvvetleri Stratejik Plan ve Proje Yönetim Başkanı olarak atandı. Kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum.

LİBYA'DAKİ FAALİYETLER

Türkiye, tarihi ilişkisi olan dost ve kardeş ülkeleri zor günlerinde hiçbir zaman yalnız bırakmamış, onların yanında yer almıştır. Hiçbir ülke, hiçbir dostumuz ve kardeşimiz, "benim çok ihtiyacım olduğu ortamda çok bekledik Türkiye gelmedi" diyemez. Öyle bir örnek yok. Libya'ya oradaki BM tarafından tanınmış meşru hükümetin Devlet Başkanı'nın bir davet mektubuyla gittik. 5 ülkeye davet gitti ve sadece biz olumlu cevap vererek geleceğiz dedik. Sayın Cumhurbaşkanımız çok büyük bir liderlik gösterdi ve derhal geliyoruz dedi. Aynı şekilde "Azerbaycan'a da yanınızda olacağız" dedi ve savaşın seyrini değiştirdi.

Biz Libya'ya geç gitseydik belki de Trablus düşmüş olacaktı. Biz hariç herkes diğer taraftaydı. Sonuçta bizim çabalarımızla bir denge sağlandı ve siyasi süreç başlayabildi.

Herkes Türkiye olmadan orada bir çözümün olmayacağının farkında. Çünkü diğer ülkelerin ne için orada dolaştığını herkes biliyor. Ama Türkiye'nin böyle bir derdi yok. "Libya Libyalılarındır diye bir motto ile orada bütün faaliyetlerimizi yürütmeye devam ediyoruz. Biz tek bir ordu kuralım istiyoruz. Askerî eğitim, iş birliği ve danışmanlık kapsamında 5 tane eğitim merkezimiz var, orada batının yani meşru hükümetin askerlerini eğitiyoruz. Ayrıca orada Harp Okulları kuruldu. Bu okullarda Libyalı askerler Arapça ve Türkçe eğitim alıyorlar. Doğu ile ilişkiler de giderek gelişiyor. İnşallah gelecekte tek bir Libya'da oradaki insanlar da huzur içerisinde yaşayacaklar. Onların da bekledikleri günlere ulaşabileceklerine inanıyorum.

Libya yaptığımız Deniz Yetki Alanları Anlaşmasına, oradaki bazıları başta karşı çıksa da aslında Libya'ya çok büyük bir avantaj sağladı.

İSRAİL SAVUNMA BAKANI İLE GÖRÜŞME

Göreve yeni başlayan iki Bakan olarak karşılıklı tebrikleşme için bir telefon görüşmesi yaptık. İsrail Başbakanı Netanyahu, Sn. Cumhurbaşkanımızı ziyarete gelecekti ama bir rahatsızlık geçirdi. O gelsin, gitsin ondan sonra biz de görüşürüz.

MISIR İLE İLİŞKİLER

Mısır ile ilgili açıkçası çok zaman kaybetmedik. Her sene oraya Arapça kurslarına personel gönderiyorduk, onu kesmedik. Askeri Ataşemiz de var. Mısır ile ilişkilerin çok hızlı düzelebileceğine inanıyorum.

TÜRKİYE'NİN AFRİKA AÇILIMI

Türkiye'nin Afrika politikası Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle çok hızla gelişen bir politika. Dışişleri Bakanlığı ile çalışıyoruz. Bunun yanında TİKA orada, Yunus Emre Enstitülerimiz orada, THY orada ayrı bir boyut. Sağlık turizmi nedeniyle bazı liderler dahil ülkemize gelen Afrikalı sayısı her geçen gün artıyor. İstanbul Havalimanının fonksiyonunu da unutmamak lazım. Afrika'nın neresine gidecekseniz önce İstanbul'a geliyorsunuz. Buradan istediğiniz Afrika ülkesine aktarma yapıyorsunuz.

Dışişleri Bakanlığımızın Afrika'da çok ciddi çalışmaları var. 44 ülkede Büyükelçiliğimiz var. Bizim de Askeri Ataşe sayımız 19 ama bunlar 29 ülkeye akredite olarak görev yapıyorlar. Afrika'da en fazla faaliyetimizin olduğu ülke Somali. Bizim orda bir eğitim üssü diyebileceğimiz tesislerimiz var. Onun içinde Harp Okulu, Astsubay Okulu ve eğitim imkânları var. Dışişleri Bakanlığımızın da çok güzel bir Büyükelçilik kompleksi var.

Somali'de 2018'e kadar terör örgütü El-Şebap (Havarij) çok hakim bir konumdaydı. 2018 yılında biz El-Şebap (Havarij) ile savaşacak askerleri eğitme kararı aldık ve onları Türkiye'ye Isparta'daki Dağ Komando okuluna taşıdık. Burada onlara 3 aylık komando eğitim verdikten sonra silah ve teçhizatını da vererek kendilerini ülkelerine gönderdik. Bu sene 4'üncü dönem mezunlarını vereceğiz. Bu yetiştirdiğimiz komandolar, terörle mücadelede çok başarılı oldular. Bizimle görüşmeye gelen birçok Afrika ülkesi Somali'deki eğitim modelinden kurmamız için talepte bulunuyorlar.

Somali'de şimdi "Kız çocuklarımızın askeri eğitimi için ilk defa bir girişimde bulunmak istiyoruz. Bunun da Türkiye'ye olan güvenimiz nedeniyle sizin tarafınızdan yapılmasını arzu ediyoruz." dediler. Subay/Astsubay Okulu için söylüyorlar. Onlar için oraya kadın subay ve astsubaylarımızı da götürürüz. O konuya da başlayacağıız. Bu konuda da onlara yardımcı olacağız.

Yakın zamanda icra ettiğimiz IDEF-2023'te 22 Bakanla görüştük. Bunların büyük bir çoğunluğu Afrikalıydı. Görüşmelerde bazı Afrikalı Bakanlar, Türkiye'nin sömürgeci olmadığını bildiklerini ifade ederek iş birliği konusunda yeni modeller oluşturulmasını teklif ettiler.

LÜLEBURGAZ'DAN KOSOVA'YA GİDEN TABUR

Taburumuzun Kosova'ya giderek orada sükûnetin sağlanmasına katkı sağlaması NATO için olması gereken iyi bir örnek, belki de ilk örnek. Önemli olan olması gereken zamanda olması gereken yerde olmak. Bizim tabur oraya gidince hiçbir olay olmadı.

Ekimden itibaren KFOR'un komutanlığını da biz alıyoruz. 1 yıl boyunca bizde kalacak. (SABAH Gazetesi)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler