Renk körlüğü renkleri ayırt etme yeteneğinin bozukluğudur. Genel olarak her 20 erkek ve her 200 kadından birinde görülür. Birçok kişi renk körü olduğunun farkında değildir.
Op. Dr. Mitat Altuğ Göz Hastalıkları Uzmanı
Normal bir insanın renkleri eksiksiz algılayabilmesi üç ayrı cins koni ( renkli görme hücresi) nin uyum içinde çalışması ile mümkündür. Renkli görme hücrelerinin mavi-mor, yeşil ve sarı-kırmızı olmak üzere ışığa duyarlı olan üç türü vardır. Eğer insan renk görme ve algılamada sadece iki renkli görme hücresine sahip ise eksik olan renkli görme hücresine ait dalga boylarındaki renkleri göremez ve bu durumdaki kişilere de dikromatik yani renk körü denilir.
Renk körlüklerinin büyük bir bölümü kalıtımla kuşaktan kuşağa geçer. Renk körlüğü olan erkeklerin kız çocukları renk körü olmamakla birlikte, renk körlüğünün taşıyıcısı durumundadırlar. Taşıyıcı kadınların erkek çocuklarının yarısı da renk körü olarak doğmaktadırlar.
Üç tip renk körlüğü vardır. Kırmızı renge duyarlı renkli görme hücresi yok ise kırmızı renk körlüğü (Protonopia), mavi renge duyarlı renkli görme hücresi yok ise mavi renk körlüğü (Tritanopia), yeşil renge duyarlı renkli görme hücresi yok ise yeşil renk körlüğü (Deuteranopia) adı verilir.
Renk körlüğü hastalığı tam renk körlüğü ve kısmi renk körlüğü olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Tam Renk Körlüğünde, üç renkli görme hücresi de yok ise kişi renkleri yanlızca siyah ve beyaz olarak algılayabilir. Bu durumdaki kişi tam renk körü (Anopia) olarak nitelenir.
Renk körlüğünün ortaya çıkmasındaki diğer etken kalıcı beyin hasarları yada gözün sinir tabakasının hasarlarıdır. Ayrıca çocukluk çağında maruz kalınan yüksek ultraviyole ışınlar kalıcı olarak renk körlüğü yapabilmektedir.
Renk körlüğünün teşhis edilmesi ve ayrıca renk körlüğü veya renk görme eksikliği tipinin belirlenmesine yarayan pek çok test vardır (Ishihara, Farnsworth Munsell D-15, Farnsworth Lantern).
Renk körlüğü olanlarda ehliyet almalarının önündeki engel yeni yapılan bir düzenlemeyle kaldırılmıştır. Yani Türkiye'de renk körlüğü olanlar diğer şartları yerine getirdikleri taktirde sürücü belgesi alabilirler. Ancak renk körlüğü genel olarak yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır ve renk körlüğü olanlar renkleri ayırt etmenin önemli olduğu bir takım işlerde çalışamazlar.Renk körlüğünün tümüyle tedavisi mümkün olmasa da özel kontak lens ve gözlüklerle kişilerin renkleri doğru algılaması sağlanabilmektedir.
GECE KÖRLÜĞÜ
Halk arasında tavuk karası ismi verilen gece körlüğü A vitamini eksikliğinin sebep olduğu bir göz problemidir. Beyne giden sinirlerin işlevlerini tam anlamıyla yapamamasından oluşan bu rahatsızlık genetik olarak da geçebilir ve ilerleyici özelliktedir. Ülkemizde akraba evliliklerinin çok yapılması nedeniyle sık rastlanan bir hastalıktır.
Hasta olan kişinin loş bir ortamda ve gece alacakaranlıkta gerektiği kadar görememesiyle belirti verir. Gece körlüğü küçük yaşlarda pek belirgin olmasa bile yaş ilerledikçe belirti vermeye başlar ve ilerleyen dönemlerde körlüğe kadar giden görme azalması olabilir.
Gece körlüğünün en önemli belirtisi karanlıkta net görememektir. Öncelikle karanlıkta meydana gelen görme zorluğu belli bir süre sonra loş ışıkta da kendisini gösterir. Hastalık ilerledikçe gözün etrafta olup biteni yeteri kadar algılayamaması sonucunda gündüz de etrafa çarpmalar, takılma ve düşmeler meydana gelebilir. Gece körlüğünün diğer belirtileri arasında konsantrasyon bozukluğu, ışık çakması veya etrafın parlaması, ayrıca ileri derecede gözlük ihtiyacı ( astigmat ve miyop) sayılabilir.
Gece körlüğünün teşhisinde ve takibinde görme keskinlikleri, göz dibi muayenesi, görme alanı incelenmesi ve elektrofizyolojik ölçümler ( ERG ) kullanılmaktadır. Son zamanlarda OCT ( optik kohorens tomografi) ile gözün sinir lifi tabakasının incelenmesinden faydalanılmaktadır.
Gece körlüğünün kesin bir tedavisi yoktur. Ancak sinir hücresi nakli ve genetik ile ilgili bir takım çalışmalar yapılmaktadır. Bu konudaki gelişmeler umut vericidir. Günümüzde A vitamini, D vitamini ve Omega 3 takviyesiyle rahatsızlığın ileriye gitmesine engel olmaya çalışılmaktadır. Akraba evliliği yapılmaması konusunda halkın bilinçlendirilmesi hastalığın önlenmesi açısından önemli bir faktördür.