Aranıza gelirken, evinize bir neşe, canlılık, hareket ve mutluluğu da birlikte getirdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Hepsinin nedeni o. Bir gülümsemesi ile bütün uykusuz geceleri, yorgunlukları unutturan, mümkün olsa kuşun kanadındaki rüzgardan koruyacağınız bebeğiniz. Her şey iyi, güzel gidiyor. Ama bir gün bir bakıyorsunuz ki yanaklar kızarmış. Hatta pul pul kabuklanmaya, kaşınmaya başlıyor. Bebeğiniz yüzünü yastığa sürtmeye çalışıyor. Banyoya sokmak için soyarken; minicik elleri rastgele gövdesini kaşıyor, yırtıp kanatıyor.
Bu kızarıklıklar belki de boynuna, ellerine-kollarına, bacaklarına da giderek yayılıyor. Hiç istemediğiniz bir misafir kapıyı çaldı! Hemen doktoruna koşuyorsunuz; bunların alerji olduğunu söylüyor. Bu haber sizi sonsuz üzüntülere sokuyor.
Durun! Bu kadar korkmayın; çaresi var!
Bebeklik döneminde sık karşılaşılan alerjik deri döküntülerinden “egzema”, tıbbi adıyla da “atopik dermatit”ten söz ediyorum.
Egzema, bazen şiddetle başlar, bazen yavaş başlayan kaşıntılı kızarıklıklar giderek artar. Çoğu zaman da önemsenmez, nasıl olsa geçer diye beklenir. Veya bir akrabanın tavsiyesi ile alınan krem sürülerek geçici iyileşme beklentileri yaşanır. Bebek soyulduğunda her defasında elleriyle karnını kaşımaya çalışıyorsa, bu egzemanın ilk belirtisi olabilir. Ardından kırmızı, kaşıntılı, ilerledikçe üzeri pul pul kabuk gibi sertleşmeye, bazen deri çatlayıp, sürtünmenin de etkisiyle sızıntı kanamalara bile neden olabilir. Tipik dağılımı; bebeklerde yanaklar, boyun, kulak arkası, eller, bilekler olabilir. Bazen de “para para” gibi diye nitelendirilen farklı yerlerde yuvarlak, keskin kenarlı döküntüler şeklinde görülebilir. Bebek büyüdükçe diz arkası, kolun dirsek ön taraf katlantı yeri gibi bölgelerde yoğunlaşabilir. Ailede astım, saman nezlesi gibi bir alerjik hastalık öyküsü varsa, bebekte alerjik egzema olma ihtimali artar.
Bebeklikte en önemli olan; bu cilt lezyonlarının besin alerjisi nedenli olmasıdır. Sade anne sütü alan bebeklerde bile annenin yediği besinlerin, anne sütü aracılığı ile bebeğe geçip, alerji yapma riski vardır. En sık nedenlerden birisi de inek sütü alerjisidir. Direkt inek sütü vermek gerekmez, hazır mama ile de olabilir. Öncelikle tanının doğru konması, nedenlerin araştırılması gerekir. Hemen bir Çocuk alerji uzmanına başvurmak ilk adım olmalıdır. Araştırılmadan, sadece tahmine dayanarak bebeğe bazı gıdaların yasaklanması, bebeğin normal büyüme ve gelişmesini engelleyebileceğinden çok tehlikeli bir yaklaşımdır.
Altta yatan neden ne olursa olsun; anne sütü asla kesilmemelidir. Tam tersine daha uzun süre verilmelidir. Araştırma sonucu gerekirse anneye yapılacak basit tedavilerle bebek de rahatlayacaktır.
Bazen çok şiddetli olmayan deri döküntüleri ihmal edilir. Oysa bunlar, ilerde ortaya çıkacak bir “astım” veya “allerjik bronşit”in ön habercileri olabilir. İhmal edilmeden araştırmalı, uygun tedavi verilmelidir. Tedavide genelleme yapılmaz. Her bebeğin tedavisi farklıdır. Önemli olan erken teşhis, doğru yaklaşımdır.
Hastalık yok, hasta vardır. Her bebek ayrıdır. Öyküsü, muayenesi, tetkikleri farklıdır. Aynı kefeye koyarak tedavi edilmemelidir. Zaman zaman, süt alerjisi deniyor, bir kan tetkiki ile her şey yasak, başlasın bir sürü ilaç…. Bu doğru değil. Bazen sınırın üstündeki değerlerde bile yasak uygulanmayabilir. Ya da kısmi yasaklar yapılabilir. “Yasak” demek çok kolay. Bebeği için fedakarlık yapmaya hazır anneler de bu yasakları uyguluyor. Peki anne ve bebeğin beslenmesi ne olacak? Kaş yaparken göz çıkarmamak da gerekli.
Bebeklere ne zamandan itibaren inek sütü verilebilir?