Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Kanal İstanbul'la ilgili açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, "Uluslararası şirketlerden çok ciddi talep var. Kanal İstanbul'un Montrö Anlaşması'na bir etkisi yoktur." ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus mevkidaşı Lavrov ile Antalya'daki ortak açıklamada şunları kaydetti:
Sayın Putin Cumhurbaşkanımızı Rusya'ya davet ettiler. Bugünkü görüşmelerimizde ticaret, enerji, salgınla ilgili konuları ele aldık. İkili ticareti geliştirmekte hemfikiriz. Hedefimiz 100 milyar dolardır. Cumhurbaşkanlarımızın belirlediği gibi. 30 Temmuz'da Moskova'da Karma Ekonomi toplantısı gerçekleştirilecek.
Turizm önemli. Rusya'nın en son 22 Haziran itibarıyla uçuş sınırlamalarını kaldırılması isabetli karar oldu. Rus turistlerin de dört gözle beklediği karardı.
Rus misafirlerimizi güvenli turizm konsepti çerçevesinde tesislerimiz hazır. Sayın Lavrov bizzat Antalya'da görmüş oldu. Sputnik aşısının 400 bin dozu Türkiye'ye geldi. Aşı sertifikasyonlarının karşılıklı tanınması konusu da görüşüldü. Güvenli turizm bakımından da işbirliğimizi devam ettirilmesi arzusundayız.
İkili ilişkilerimizde ciddi sorun görmüyoruz. Ticaretimizin önündeki engeller dahil varolan küçük sorunları çözme azmimiz var. Bugün Suriye, Libya, Afganistan'ı ele aldık. Karabağ yine bölgesel konularımızdan bir tanesiydi.
Bölgenin iki büyük ülkesi olarak işbirliğimiz somut sonuçlar doğuruyor. Birbirimize saygı d uyuyoruz. Karşılıklı güven içinde ilişkilerimizi önümüzdeki süreçte de devem edeceğiz.
Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Çok kapsamlı bir şekilde konuları ele aldık. İşbirliğimiz çok yönlü olarak devam ediyor. İktisadi alanda işbirliğimizi sürdürüyoruz. Üst düzeyde liderlerimiz arasındaki mutabakatı hayata geçirmeye çalışıyoruz. Akkuyu Nükleer Santralı'nın açılış törenine liderlerimiz katıldı.
Aynı şekilde karma ekonomik komisyon toplantısı yakın zamanda Moskova'da yapılacaktır. Çalışmalarımız aktif olarak devam ediyor. Bu kapsamda kesintisiz olarak Türk Akımı çalışmalarını yürütüyoruz. Türkiye'nin askeri teknik işbirliği çalışmalarını destekliyoruz.
Koronavirüs pandemisi kapsamında Sputnik aşısını Türkiye'ye sevkiyatını yaptık. Turizm çok büyük bir popülariteye sahip. İleride de gelişmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Turistlerimizin sağlığı ve güvenliği için her türlü tedbiri alacaklarını ifade ettiler.
Karabağ konusunda çabalarımızı sıkı bir şekilde devam ettiriyoruz. Suriye konusunda uluslararası toplantıyı ele aldık. İdlib'deki durumu ele aldık. İdlib'de askerden arındırılması çalışmalarını ele aldık.
Suriye sorununun BM'de barışla çözülmesini ele aldık. Afganistan, Doğu Akdeniz, Ukrayna'daki durumu ele aldık. Bu tür temaslar düzenli olarak yapılıyor. Dış politika koordinasyonu konusunda çalışmaları yürütüyoruz. Heyetimize gösterilen ilgi için teşekkür ediyoruz."
SORULAR VE YANITLAR
ÇAVUŞOĞLU: Cumartesi günü Kanal İstanbul'un ilk köprüsünün temelini attık. Sayın Cumhurbaşkanımız düşüncelerini tüm dünya ile paylaştı. Şu anda boğazdaki trafik ciddi bir risk oluşturuyor. Yılda 45 bini geçmiş durumda. 2050'de 80 bine ulaşacak. Bugün bu projeyi hayata geçirmek için diğer aşamaları üzerinde ilgili kurumlarımız çalışıyor. Uluslararası şirketlerden çok ciddi talep var. Kanal İstanbul'un Montrö Anlaşması'na bir etkisi yoktur. Montrö sadece boğazdan geçişleri düzenlemiyor. Montrö anlaşmanın nasıl sonlandırılacağı anlaşmanın içeriğinde var. Türkiye bugüne kadar anlaşmayı harfiyen uygulamış bir ülkedir. Özellikle ticari gemilerin uzun bekleme durumu var. Tüm bunlar Kanal İstanbul'la yeniden düzenlenecek. Montrö Anlaşması'nın Kanal İstanbul'a bir etkisi olmayacak.
LAVROV: Ben de ilave etmek isterim, biz Türk dostlarımızla Montrö Sözleşmesi kapsamında yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusunda memnunuz. İstanbul Kanalı yabancı askerlere zemin hazırlamaz. Görüşmeler konusunda Cumhurbaşkanı bugün açıklama yaptı, olup biteni kapsamlı olarak değerlendirdi. ABD'liler Cenevre'de konuşulan bütün konuları kendi çıkarları doğrultusunda değerlendiriyor. Bir heyetimiz hazırlanıp görüşmeler yapacak. Bu tür ön görüşmeler kapsamında her iki tarafın çıkarlarına uygun sonuç olabilir. Birbirimizden ne beklememiz gerektiğini biliyoruz.
Burada tuhaf bir durum var, biz dürüst bir şekilde yaklaşmak istiyoruz. Bizim kaynaklarımıza saldırılar ne olacak? ABD'lilerin yaklaşımı pek doğru bir yaklaşım değildir.