HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Türkiye'nin dışarıda bırakılması hata"

Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'ye yönelik yayımladığı ilerleme raporu, Avrupa basınında da geniş yer buldu. Avrupa'daki gazeteler, ilerleme raporuyla Türkiye'nin yaşadığı hayal kırıklığını öne çıkardılar.

"Türkiye'nin dışarıda bırakılması hata"

Berlin Duvarı'nın yıkılmasından 13 yıl sonra AB'nin dün attığı en kapsamlı genişleme adımı, bugün gazetelerin geniş şekilde işledikleri konuların başında. İngiliz Independent gazetesinin ana başlığı, "Yeni Avrupa şekilleniyor. Avrupa Birliği 10 ülkeyi ve 75 milyon insanı daha kabul ediyor" şeklinde.

AB'nin eski Komünist Blok ülkelerine bir yılı biraz aşan bir süre içinde Birliğe katılma yolunu açarak en büyük kumarını oynadığını yazan gazete, bu genişlemenin, boyutları, siyasi iddiası ve tehlikeleri bakımından, daha önceki genişleme adımlarını çok geride bıraktığını kaydediyor. Bu adımın başarısız sonuç vermesi olasılığı da bulunduğunu kaydeden Independent, o zaman şimdiki AB'nin başarılarının ve tek pazar uygulamasının da zarar göreceğini belirtiyor. Gazete, daha güçlü bir diğer olasılığınsa, 25 üyeli AB'nin karar alamaz hale gelmesi olacağını ve Birlik içinde, Euro kullanan ülkelerden oluşan bir çekirdek Birlik yaratılacağını kaydediyor.

"TÜRKİYE'NİN DIŞARIDA BIRAKILMASI HAYSİYETSİZLİK" Independent'in iç sayfalarındaki, "Türkiye'nin dışarda bırakılması, haysiyetsizlik, akılsızlık ve miyopluk" başlıklı haber, şu sözlerle başlıyor:

"AB'nin tarihi genişlemesine ilişkin dünkü raporda iki şey eksikti: İyimserlik ve Türkiye."

Adrian Hamilton imzalı yazıda, halen Birlik içinde bulunanlardan hiç kimsenin, başka üye alınmasını istemediği gerçeğini, hiçbir politikacının itiraf edemediği; Fransa, Almanya ve diğer ülkelerdeki kamuoyu yoklamalarının Birliğin kurumlarına duyulan güvenin yitirildiğini ortaya koyduğu belirtilmekte. Yazıdan alıntılar şöyle:

"Giderek artan ekonomik bir gerileme içinde, fikirleri sorulacak olsa Avrupa yurttaşları bu genişlemenin getireceği kişi başına 60 sterlin tutarındaki ek yükün aleyhinde oy verirler. Türkiye'ye üyelik görüşmelerine başlama tarihi bile verilmemesi kararının ardındaki gerçek bu. Komisyon, sözde, Türkiye'nin bu noktaya gelmeye hazır bile olmadığı kanısında. Türkiye'nin 'güzel bir demokrasi' olmadığı kuşku götürmez. Görüşlerini açıkladıkları için gazeteciler, yazarlar hapiste, ordu, geri planda güçlü varlığını sürdürüyor, Kürtler hala baskı altında.

"TÜRK İŞÇİSİNİN İŞGALİNDEN KORKULUYOR" "Komisyon 'hazır olmaktan' sözediyor ama gerçek olan nokta, Birlik içindeki birkaç üyenin, Türkiye'nin asla dahil edilmemesine kararlı olduğu. Bunlar, tarihten gelen nefret duygusu yüzünden Yunanistan, Türk işçilerinin işgalinden korkan ve Akdeniz çevresinde denge oluşturan bir Avrupa'dan ziyade, Kuzey Avrupa odaklı, Berlin merkezli bir örgüt oluşmasını isteyen Almanya. Bu karar, hem haysiyetsiz, hem de uzağı göremeyen bir tavır. Türkiye'nin insan hakları konusunda ve nüfus büyümesi bakımından sorunlar yarattığı doğru. Ama ekonomik kalkınma ve siyasal olgunluk bakımlarından, Yunanistan ile Portekiz'in üyelik öncesi durumlarından daha ileri bir konumda. Türkiye, Avrupa tarzı bir değişim çizgisinde. AB üyeliğinin getireceği sorumlulukları ciddiye alacak bir ülke. Türkiye'nin üye olması ya da üye adayı olarak benimsenmesi, Kıbrıs sorununun çözülmesi için daha fazla olanak yaratır. Türkiye'nin, genel seçime gitmesinden yalnızca birkaç hafta önce küçümsenmesi, tam bir akılsızlık... "

Avrupa ile Müslüman dünya arasında köprü kuran, Ortadoğu ve Orta Asya açısından büyük önem taşıyan konumda olan ve uzun erimde nice yararlar sağlayacak olan Türkiye'ye, genişlemede yer verilmemesini, "aptallık" diye yorumlayan Independent yazarı, genişleme sürecinin, başlamadan karaya oturmuş göründüğünü; Avrupa siyasi liderlerinin Aralık ayındaki Kopenhag doruğunda genişleme vizyonunu yeniden keşfetmeleri ve Türkiye'ye, görüşmelere başlama tarihi vererek, "geleceği dengelemeleri gerektiğini" kaydediyor.

"TÜRKİYE'DE MODERNLEŞME YANLILARI KIZACAK" Times gazetesinin yorum sütunundaki, "Aykırı akımlar" başlıklı makalede, Brüksel'in 13 aday ülkeye adil ve hatta cömert davrandığı, ama Türkiye'ye, üyelik için kapıyı açmadığı gibi, yapması gereken övgüleri bile dile getirmediği kaydediliyor. Ankara'nın, her biri, önemli siyasi cesaret gerektiren siyasi ve hukuki reformlarının, ülkeyi bir yere getiremediğini kaydeden Times, Komisyon'un Ankara'yı önemsemez tavrının yalnızca dikkatsiz bir adım olmayıp, ileriyi de göremeyen bir davranış olduğunu belirtiyor ve şöyle sürdürüyor:

"Bu tutum, Türkiye'deki modernleşme yanlılarını kızdıracak, Türkiye'nin stratejik rolünü dikkate almayan AB'den bıkıp usanan Bush yönetimini memnun etmeyecek. Türkiye'ye karşı bu kadar sert davranmaya gerek yoktu. Akıllıca bir hareket olmadı bu."
Dally Telegraph gazetesindeki, "Türkiye'ye henüz kulübe katılamayacağı bildirildi" başlıklı haberdeyse, Avrupa Komisyonu yetkililerinin, kapalı kapılar ardında, Birliğin bir "Hristiyan Kulübü" olduğunu söylememe tabusunu yıkmamaya dikkat ederek, 70 milyonluk Türkiye'nin Birliğe alınıp alınamayacağını tartıştıkları belirtiliyor. Haberde Türkiye'nin siyasi kıstasları tam anlamıyla yerine getirmediği belirtilerek küçümsenmesinin, Ankara'da öfke yarattığı, Birliğin, ayrıca, yaraya tuz basarcasına, adada barış sağlansa da, sağlanmasa da, Kıbrıs'ı, ilk üye adayları arasına aldığı kaydediliyor.

Guardian gazetesindeki yorumdaysa, "Kıbrıs sorunu ve bununla bağlantılı olan, Türkiye'nin üyelik emellerinin reddedilmesi, çözümü çok zor sorunlar.Komisyon yakınlarda gerçekleştirdiği önemli insan hakları reformlarına rağmen Türklerin bekletilmesi gerektiğini söyledi. Bu tutumu uzun erimde koruyabilmek mümkün değil. Kopenhag doruğunda, Kıbrıs sorununun çözümüyle bağlantılı, daha olumlu bir işaret verilmesinin düşünülmesi gerekir" deniyor.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler