Depremler önceden tahmin edilebiliyor mu? Prof. Dr. Süleyman Pampal'ın açıklamalarına göre şimdiye dek yapılan çalışmalarda tespitler deprem olduktan sonra yapıldı. Ancak Pampal'ın "Önümüzdeki dönemlerde depremlerin önceden tahmin edileceğini, can kayıplarının minimuma ineceğini biliyorum" sözleri umut verdi. Çin'deki Haicheng depremini örnek veren Pampal, "Depremden 4-5 saat önce pek çok ipucunu değerlendiren bilim insanları, depremin olacağını tahmin etmişler, kesin konuşmuşlar. Otoriter rejimin avantajını kullanarak zorla insanları evlerinden çıkarmışlar. Gerçekten de 4 saat sonra deprem olmuş ve insanların canı kurtulmuş" diye konuştu. Öte yandan Prof. Dr. Hasan Sözbilir de Konya'daki depremi değerlendirirken bölgede 6.5 ve 7.2 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip fay hatlarını açıklayıp obruk tehlikesine dikkat çekti.
"'2-3 SAAT SONRA DEPREM OLACAK KAÇIN' DİYEN BİR TAHMİN OLMAMIŞ"
Prof. Dr. Süleyman Pampal, kabuk deformasyonlarının izlenmesi ile depremlerin önceden tahmini konusunda çok sayıda çalışma olduğunu, özellikle de Japonların bu konuda çok çalıştığını kaydetti. Prof. Dr. Pampal, "Depremlerden sonra yaptıkları çalışmaların; yükselmeler, alçalmalar, deniz seviyesinde, karada, fay zonundaki gerilme artışları, birikimleri ya da kabuktaki deformasyonun hızı ve bu deformasyonda bazen anomaliler belirlenirse, bu da depremin gelmekte olduğunu gösteren bir ipucu olabilir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda hep deprem olduktan sonra tespitler yapılıyor. Bu, önemli bir veri. Ama önceden bunun kullanıldığı ve depremin tahmin edildiği bugüne kadar söz konusu olmamış. ‘Bu deformasyonlarda hızlanma var, anomali var, pik yaptı, deprem olacak, 2 saat sonra, 3 saat sonra olacak kaçın’ diyen başarılı bir tahmin olmamış" diye konuştu.
Çin'de yaşanan Haicheng depremini örnek gösteren Prof. Dr. Pampal, "Depremden 4-5 saat önce pek çok ipucunu değerlendiren bilim insanları, depremin olacağını tahmin etmişler, kesin konuşmuşlar. Otoriter rejimin avantajını kullanarak zorla insanları evlerinden çıkarmışlar. Gerçekten de 4 saat sonra deprem olmuş ve insanların canı kurtulmuş. Ama aynı bölgede 8 ay sonra daha büyük bir deprem, aynı çalışan bilim insanları tarafından tahmin edilemediği için yüz binlerce insan ölmüş. Bunun dışında önceden tahmin edilmiş yıkıcı bir deprem yok. Çalışmalar var, çok önemli ipuçları var. Depremlerin önceden tahmini konusunda çok sayıda yöntem dünyanın her yerinde yoğunlukla kullanılıyor ve çalışılıyor. Çok sayıda bilim çevresi, merkezler bu konuya zaman, kaynak ayırıyorlar. Önümüzdeki dönemlerde depremlerin önceden tahmin edileceğini, can kayıplarının minimuma ineceğini düşünüyorum, biliyorum" dedi.
"YIKICI DEPREM ÜRETME ARALIKLARI..."
Öte yandan DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir ise 1 Ağustos'ta art arda gerçekleşen Konya, İzmir ve Erzurum depremlerinin ardından yaptığı değerlendirmede Konya ile ilgili bazı uyarılarda bulundu. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, Konya'nın Selçuklu ilçesinde 5 büyüklüğünde meydana gelen depremin Konya fay zonundan kaynaklandığını söyleyen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, depremin odak mekanizma çözümlerinin bunu doğruladığını dile getirdi. Prof. Dr. Sözbilir, "Konya Fay Zonu, yaklaşık K-G uzanımlı eğim atımlı normal bir fay olarak tanımlanmaktadır. Konya Ovası'nı sınırlayan fayların kayma hızı çok düşüktür. Dolayısıyla yıkıcı deprem üretme aralıkları binlerce yılı bulmaktadır. Bu fay zonu içindeki fay segmentleri maksimum 6.5 büyüklüğüne varan depremler üretebilir. Fakat fayın kayma hızı çok küçük olduğundan deprem tehlike kaynağı olarak riski de düşüktür" dedi.
"7.2 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM ÜRETEBİLİR"
Konya Ovası'nı kuzeyden sınırlayan Tuzgölü Fay Zonu'nun 200 kilometreye varan bir uzunluğa sahip olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sözbilir, birbirinden bağımsız 6 fay segmenti içeren bu fay zonu içindeki Acıpınar segmentinin 7.2'ye varan büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu açıkladı. Bu fayın da kayma hızının düşük olmasına bağlı olarak deprem üretme aralığının birkaç bin yılı bulduğunu kaydeden Prof. Dr. Sözbilir, şöyle devam etti:
OBRUKLARDA GÖÇME TEHLİKESİ
"Bu kapsamda Konya Ovası'nda önemli tehlike kaynaklarından biri de obruklardır. Bölgede binlerce obruk olduğu bilinmektedir. Acaba bu depremde obruklar ne derecede etkilenmiştir? Kritik dengede bulunan obruklarda deprem sırasındaki sarsıntı nedeniyle göçme tehlikesi artmış mıdır? Bunun yerel üniversiteler tarafından incelenmesinde fayda vardır. Bununla birlikte Konya yerleşim yerlerine yakın fayların da deprem tehlike boyutu ve riski açısından incelenmesi ve bu doğrultuda gerekli önlemlerin alınması hayati derecede önem taşımaktadır."
"İZMİR DEPREMİ ARTÇIDIR"
İzmir'in Buca ilçesinde meydana gelen 3.9 büyüklüğündeki depremin 4 Kasım 2022 tarihinde meydana gelen 4.9 büyüklüğündeki ana şokun artçı depremi olduğunu belirten Prof. Dr. Hasan Sözbilir, sosyal medyada İzmir fayı üzerinde meydana geldiği iddia edilse de bunun bilimsel bir dayanağı olmadığına dikkat çekti. Sözbilir, "Bu deprem Tuzla fayının kuzeye Gaziemir civarına doğru çatallanan fay kolları tarafından üretilmiştir. Artçı bir deprem olması nedeniyle panik yapacak bir durum söz konusu değildir. İzmir fayının doğu segmenti Konak-Altındağ-Işıklar- Pınarbaşı hattı boyunca geçmektedir. 1 Ağustos'ta meydana gelen 3.9 büyüklüğündeki depremin dış merkezi ise İzmir fayına göre çok daha güneyde, Buca ile Gaziemir arasındaki dağlık alana karşılık gelmektedir. Bu bölgede 4 Kasım 2022 tarihli Buca merkezli 4.9 depreminden beri yüzlerce artçı şok meydana gelmiştir" ifadelerini kullandı.
(DHA)