CHP’de aday belirleme süreci devam ederken İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında çıkan iddialara yanıt verdi. Partideki adayları belirlerken İmamoğlu kendisinin müdahalede bulunduğu iddialarını net bir dille yalanlayarak “bu onların sahasıdır, yani Parti Meclisi’nin sahasıdır, MYK'nın sahasıdır ve buradaki en yetkili ve tek yetkili kişi Sayın Genel Başkan’dır. Dolayısıyla kararların alınma mekanizması oradadır. Böyle bir hadsizlik mümkün mü?” ifadelerini kullandı.
İstanbul’da AK Parti’nin de aday olarak Murat Kurum’u açıklamasının ardından başlayan seçim yarışı ile ilgili de konuşan İmamoğlu Sözcü gazetesinden İpek Özbey’e dikkat çeken açıklamalarda bulundu. İmamoğlu bu süreçte hükümetin kendisine yönelik zorluklar çıkarabileceğini belirterek “Yapılanlar bize gösteriyor ki boş durmayacaklar. Umarım yapmazlar” ifadelerini kullandı.
- Kime karşı?
Genel başkanıma karşı. Oradaki heyetlere karşı. Ama
İstanbul'da ayrıca bir sorumluluğum vardır. İstanbul'un beş yıldır belediye
başkanıyım. İstanbul'da en yetkili hazırlığı yapması gereken il başkanının
işini kolaylaştırmam lazım, ona katkı sunmam lazım.
- Peki bu nasıl yapılıyor?
Vallahi çok demokratik. Belki de tarihinde ilk kez bu kadar
araştırma yapılıyor. Bazen bir insanla en az 7-8 kez konuşuluyor. İstanbul'da
en sağlıklı aday tercihlerinin yapılması adına genel merkezin elini
kolaylaştırıcı bir altyapı hazırlanıyor.
- Yani ‘Ekrem İmamoğlu'na yakınsa aday olabilir’ diye bir
şey yok, öyle mi?
Yok tabii. 39 ilçenin 39'unda da hakkı, hukuku ve
temsiliyeti, kabiliyeti, profil araştırmalarını yaptık ve insanlar neyi temsil
etmeli, toplum neyi bekliyor, nasıl bir anlayışı bekliyor? Az önce
hemşehrilikten bahsettik. Mesela hemşehrilik duygusu eskisi kadar yoğun değil
artık. Şehirli olma bilinci İstanbul'da büyüyor.
- Geçen seçimde göğüslediğiniz güçlükleri, yasal problemleri
yine karşınıza çıkarırlar mı?
Yaşamayacağımızı düşünmek hayalcilik olur. Elbette yaşamak
mümkün. İnşallah yaşamayız. Keşke yaşamasak. Ama ne yazık ki bunun emarelerini
yakın zamanda gördük. Hakkımızda yapılan soruşturmalar, teftişler, İstanbul'u
bırakın 8-9 yıllık Beylikdüzü hikayelerine dönmeler, benim ailemin 30 küsur
yıllık şantiye dosyalarına bakacak kadar teftiş yapan insanlar hadlerini
aştılar. Ismarlama müfettişler gördük. Hakkımızda verilen mahkeme kararı, bir
hakimin dirençli ve adaletli duruşuna dönük hemen bir atama yaparak onun bir
karar almasını sağlamak... Bütün bunlar bize gösteriyor ki boş durmayacaklar.
Umarım yapmazlar. Çünkü halk nasıl 6 Mayıs'tan sonra nasıl bir demokrasi tokadı
attıysa daha büyüğünü 31 Mart seçimlerinde yaparlar.