HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Tarihçi Prof. Dr. Neşe Özden: "Misakımilli, zamanı aşan değeriyle ölçülmelidir"

"Misakımilli'yi 'Bir asır önceki eski bir belge' diye düşünürsek değerini yeterince anlayamayız" - "Tarihsel önem açısından bu belge, Sivas kararlarına dayanır, milli bir ruh taşır, stratejik önemi haiz bir belgedir" - "Lozan'ın 2023’te geçerliliğini yitireceği ya da bu yönde gizli maddelerinin olduğu şeklindeki spekülatif yorumlar, bu antlaşmanın aslında ne kadar güçlü bir tesir yarattığını da bize göstermiş oluyor"

YASEMİN KALYONCUOĞLU - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neşe Özden, "Misakımilli"nin "Bir asır önce imzalanan eski bir belge" diye düşünüldüğünde değerinin yeterince anlaşılamayacağını belirterek, "Tarihsel önem açısından bu belge, Sivas kararlarına dayanır, milli bir ruh taşır. Stratejik önemi haiz bir belgedir, zamanları aşan değeriyle ölçülmelidir." dedi.

Prof. Dr. Özden, AA muhabirine Misakımilli'nin kabulünün 100. yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 28 Ocak 1920 tarihindeki kabulünün ve anlamının Türk tarihi açısından çok önemli olduğunu belirtti.

Misakımilli'nin, Osmanlı Devleti'nin son Mebusan Meclisince kabul edildiğini hatırlatan Özden, 1919'daki Milli Kongre kararlarını yansıtan bir milli duruşla, istilacı yabancı işgallerine karşı kayda değer bir mesaj verildiğini vurguladı.

Özden, şunları kaydetti:

"Misakımilli bir taraftan gerçekçi bir sınır talebi içerisinde 'Savunulabilecek bir vatanın sınırları neresi olacak ve bu vatanın bağımsızlığını temin edecek egemenlik unsuru için asgari şartlar neler olacak' ve 'Hukuk kavramı nasıl dile getirilecek' sorularına verilmiş net bir cevaptır. Bu yönüyle de Misakımilli'nin, zamanların ötesinde bir önemi ve etkisi söz konusudur. Misakımilli, stratejik önemi haiz bir belgedir. Strateji, zaman ötesi bir kavramdır. Türkiye'nin jeostratejik önemi üç kıta arasındaki yegane toprak olmasıdır. Dünya egemeni olmak isteyen güçler, her zaman diliminde buraya ve civar topraklara yerleşmek istemişlerdir, isteyeceklerdir. Ama stratejinin, zamanlı taktikleri olur. O nedenle bir ülkenin, örneğin Rusya'nın sıcak denizlere inmek istemesi bir devlet stratejisidir. Ama bunu nasıl ve hangi yöntemlere göre yaptığı, dönemsel taktiklere göre değişmiştir. Misakımilli'yi 'Bir asır önceki eski bir belge' diye düşünürsek değerini yeterince anlayamayız. Tarihsel önem açısından bu belge, Sivas kararlarına dayanır, milli bir ruh taşır. Stratejik önemi haiz bir belgedir, zamanları aşan değeriyle ölçülmelidir."

- Türk yurdunu çizen antlaşma: Misakımilli

Misakımilli'nin hedefinin hayati ve gerçekçi olduğunun altını çiten Özden, içeriğinin ince düşünüldüğünü ve haklı gerekçelere dayandığını kaydetti.

Özden, 6 maddeli Misakımilli'nin, milli hakimiyeti anlatacak şekilde sınırların çizilmesine yönelik ilk 4 maddesinin oluşmasında, 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Türk ordusunun içinde bulunduğu durumun önem arz ettiğini belirtti.

Türk yurdunun Toroslar hattından Akdeniz ve Ortadoğu çevresinden Afrika kıtasına, Doğu Anadolu ve Kafkaslar hattından Asya kıtasına erişimi ve nihayetinde Trakya üzerinden Avrupa kıtasına uzanışının ana hatlarıyla ve asgari sınırlar dahilinde çizildiğini ifade eden Özden, 4'üncü madde ile vatanın bütünlüğü ve egemenliği için hayati olan İstanbul ve Boğazlar'da Türk egemenliği vurgusu yapıldığını söyledi.

Özden, Misakımilli'deki 5'inci maddenin azınlık haklarına işaret ettiğini ve mütekabiliyete göre oluşturulduğunu belirterek, "Hiçbir zaman gayrimüslim vatandaşlarımız, ikinci sınıf vatandaş değildir. Atatürk'ümüzün de değişik vesilelerle ifade ettiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, bu ülküyü paylaşan herkes Türk'tür ve Türk milletidir." ifadelerini kullandı.

Türk Kurtuluş Savaşı'nda dönemin "manda", "dominyon", "kondominyum" gibi moda terimlerinin peşinden gidilmeden, "tam bağımsızlık" ekseninde savaş verildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Özden, Mustafa Kemal Paşa'nın "istiklal-i tam" vurgusunun da bu anlamda çok önemli olduğunu ve diğer dünya milletlerine örnek teşkil ettiğine işaret etti.

- "Lozan Antlaşması, Türkiye var oldukça devam edecek"

Türkiye'nin, Misakımilli'nin ve Lozan'ın önemi, milli sınırların ve milli egemenliğin korunması hususlarında kararlı olduğunu dile getiren Özden, güvenliği tehdit eden noktalarda sınır ötesine haklı ve başarılı harekatlar düzenlediğini belirtti.

Lozan’da 24 Temmuz 1923’te imzalanan barış antlaşmasının da Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedi varlığı boyunca devam edeceğini savunan Özden, "Lozan'ın 2023’te geçerliliğini yitireceği ya da bu yönde gizli maddelerinin olduğu şeklindeki spekülatif yorumlar, bu antlaşmanın aslında ne kadar güçlü bir tesir yarattığını da bize göstermiş oluyor." dedi.

Prof. Dr. Özden, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, güçlü bir devlet geleneğini yansıtmak suretiyle milli birliği ve egemenliği, vatanın bütünlüğünü esas alması açısından dünya tarihine örnektir. Atatürk Türkiyesi, dünyanın jeostrateji merkezini, üç kıta çıkışını tutan hür ve gerçek bir devlettir. Günümüzde gönüllülük üzere bir yeri işgal ettiği iddiasında bulunan 'hegemonik güç' ya da küresel eylem yapabilen bir 'süper güç' varlığından bahsedebiliriz. Fakat bu tür güçlerin hiçbirinin dünyanın üç kıta arasında daimi olacak bir 'dünya gücü' olamayacaklarını düşünüyorum. Büyük emperyal güçlerin, bizim ve komşu coğrafyalarımızın ev sahipliğindeki 'merkez gücü' ele geçirme ve bu şekilde kendilerine bağlı, özellikle de 'konfederatif mandalar' yaratma çabalarını da görüyoruz, ama bunu nafile buluyorum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı, hem bölgemiz hem de dünya açısından barış ve huzurun teminatıdır."

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler